Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Oysa ki tesbit edilen bulgulara göre, yapıların fen ve teknik kurallara ve tâbi olduğu 1975 tarihli Deprem Yönetmeliği hükümlerine aykırı, yani yasal yönden ayıplı inşa edildiği saptanmış bulunmaktadır. Bu ayıplar yapının tesliminden sonra, meydana gelen deprem nedeniyle oluşan hasarların incelenmesi sırasında anlaşılabilmiştir. Bu nedenledir ki, gizli ayıp niteliğinde olduklarının kabulünde zorunluluk vardır (BK. m. 362). Gerçekten de gizli ayıp, kısa bir tanımlama yapmak gerekirse; eserin teslimi sırasında ilk bakışta görülemeyen, muayene ile hemen anlaşılamayan, sonradan kullanılmakla veya somut uyuşmazlıkta görüldüğü gibi deprem ve benzeri bir olay vesilesiyle ortaya çıkan ayıptır. Ayıplı iş ise vasıf eksikliğini ifade eder (YHGK, 08.10.2003 T., 2003/15-474 E., 2003/545 K.)....

    Dosyadaki bilgi ve belgelerden ve davalı savunmalarından davacının dava konusu edilen konutunu 25/10/2011 tarihinde davalı nezdinde zorunlu deprem sigortası kapsamında sigortalattığı, 23/10/2011 ve 09/11/2011 tarihlerinde depremlerin meydana geldiği, davalının binanın poliçenin tanzim edilmesinden evvel meydana gelen deprem nedeniyle hasar aldığından bahisle ödeme yapmayı reddettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacıya ait taşınmazın 23/10/2011 tarihinde meydana gelen birinci depremde zarar gördüğü, ... poliçesi ile ... teminatını aşan kısımlar için ihtiyari sigorta poliçesinin zararın meydana gelmesinden sonra düzenlenmiş olduğunun anlaşıldığı, riskin meydana geldiği tarihte poliçe kapsamında olmayan taşınmazda deprem nedeni ile meydana gelen zararın, davalılardan talep edilemeyeceği kabul edilmiş ve da...ın reddine karar verilmiştir....

      Bina; plan ve projesine, imar düzenlemelerine ve deprem yönetmeliğine uygun yapılmış olsa bile, gerçekleşen depremin 7,2 şiddetinde olduğu, gözönünde tutulduğunda binanın deprem nedeniyle hasara uğraması kaçınılmazdır (Aynı yönde bkz. ...nun 06.03.2013 günlü ve 2012/786 Esas 2013/318 Karar sayılı ilamı). TBK. nun 51/1 (BK.nun 43/1) maddesine göre; “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler." Davacıların oluşan zararı, müteveffanın bulunduğu binanın deprem nedeniyle yıkılması sonucu doğmuştur....

        Dava konusu zarar, 09.11.2011 günü gerçekleşen deprem nedeniyle oluşmuştur. Bina; plan ve projesine, imar düzenlemelerine ve deprem yönetmeliğine uygun yapılmış olsa bile, gerçekleşen depremin ... ölçeğine göre 5,6 şiddetinde olduğu, gözönünde tutulduğunda binanın deprem nedeniyle hasara uğraması kaçınılmazdır (Aynı yönde bkz. ...nun 06.03.2013 günlü ve 2012/786 Esas 2013/318 Karar sayılı ilamı). TBK. nun 51/1 (BK.nun 43/1) maddesine göre; “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler." Davacıların oluşan zararı, müteveffanın bulunduğu binanın deprem nedeniyle yıkılması sonucu doğmuştur....

          Dava, zorunlu deprem sigorta poliçesi nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Davacı taraf, davacıya ait olup davalı nezdinde zorunlu deprem sigorta poliçesiyle sigortalı olan 11 nolu bağımsız bölümün deprem nedeniyle ağır hasar gördüğünü ileri sürerek tazminat isteminde bulunmuş; davalı ise, depremin doğrudan sebep olduğu zarar bedelinin eksperce belirlenmesi üzerine gerekli ödemeyi yaptığını savunmuştur. Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından, 18.12.2020 tarihli bilirkişi heyeti raporu benimsenerek, depremin doğrudan etkisiyle oluşan zarardan davalının sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiş; davalının bu karara itirazı da İHH tarafından reddedilmiştir....

            davacının taşınmazında deprem sonucu oluşan hasar bedelinin tazmini istemine ilişkindir.Davacı taraf, davaya konu deprem olayı nedeniyle taşınmazında oluşan hasar bedelinin tahsilini talep etmiş; mahkeme ise, benimsediği 16.06.2014 tarihli bilirkişi heyeti raporunda belirlenen miktarı esas alarak kısmen kabul kararı vermiştir....

              Davalı yüklenici yanca inşa edilen binaların 2003 yılında meydana gelen deprem sonucu hasara uğraması nedeniyle idarece yaptırılan incelemelere göre yapının uyulması zorunlu fen ve teknik kurallara uygun olmadığı saptanmış, buna istinaden de hesaplanan onarım bedelinin tahsili talep edilmiştir.Mahkemece yargılama sırasında alınan ve hükme esas oluşturan 17.09.2010 günlü ikinci bilirkişi kurulu raporu ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Teftiş Kurulu Müfettişliğince alınan raporda, yapılan deney sonuçları itibariyle özetle; binaların inşa edildiği zaman yürürlükte bulunan 1975 tarihli Deprem Yönetmeliği hükümlerine göre beton dayanımının düşük olduğu, etriye donatılarının yetersiz olup sıklaştırma bölgelerindeki donatıların iyi bağlanmaması nedeniyle beton dökümü sırasında yer değiştirdikleri, kolon-kiriş birleşim yerlerindeki sıklaştırmaların düzenli yapılmadığı tesbit edilmiştir....

                Adresinde bulunan taşınmazı sırasıyla AFAD tarafından deprem sonucunda ağır hasarlı yapılar listesine alındığı taşınmazın 17.12.2018 ve 17.12.2019 tarihlerini kapsar şekilde zorunlu deprem sigorta poliçesi ile sigortalandığını, 26/09/2019 tarihinde İstanbul-Silivri'de meydana gelen deprem nedeniyle apartmanın ağır hasar gördüğünü, alınan raporlara göre binanın riskli olduğu, Güngören Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nün bina yıkım işlemlerinin gerçekleştirildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 40.001,00 TL'nin tarafına ödenmesini talep etmiştir. Davalı vekili; Davanın reddini savunmuştur. Sigorta Hakem Heyeti tarafından, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; başvuru sahiplerinin taleplerinin reddine karar verilmiş; bu karara davacı vekili İtiraz Hakem Heyeti nezdinde itiraz etmiştir. İtiraz hakem heyeti tarafından davacının itirazının reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                  Dava, zorunlu deprem sigorta poliçesi nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Davacı taraf, davacıya ait olup davalı nezdinde zorunlu deprem sigorta poliçesiyle sigortalı olan 18/A nolu bağımsız bölümün deprem nedeniyle ağır hasar gördüğünü ileri sürerek tazminat isteminde bulunmuştur. Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından, 09.11.2020 tarihli kök ve 04.12.2020 tarihli ek bilirkişi raporu benimsenerek, depremin doğrudan etkisiyle oluşan zararın giderildiği ve binanın yapım eksiği ile zaman içinde oluşan yapısal kusurları nedeniyle oluşan zararların da ZDS teminatında olmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş; davacının bu karara itirazı da İHH tarafından aynı gerekçelerle reddedilmiştir....

                    Yapılan deprem konutunun sağlam olmaması nedeniyle yıkılması gerektiği anlaşıldığından davalı yüklenici 29.07.2002 tarihinde verdiği taahhütnameyle yapılan deprem konutunun yıkılarak yerine bina maliyetini karşılayacak nitelikte bir kamelya yapılmasını taahhüt etmiş, mahkemece alınan bilirkişi raporuyla kamelyanın 60 m2 yerine 30,25 m2 alanında yapıldığı ve değerinin 1.100,00 TL olduğu belirtilmiştir. Davalının verdiği taahhütnameye aykırı olarak düşük alanda kamelya yaptığı anlaşıldığından ve taahhütnamede asıl işin yapımı için ödenen bedelin dava tarihine eskale edileceğine dair bir hüküm yer almadığından davalıya deprem konutu yapımı için ödenen 3.000,00 TL'den fiilen yapılan kamelyanın taahhütname tarihindeki değeri olan 1.100,00 TL'nin mahsubu ile kalan 1.900,00 TL'nin tahsiline karar verilmesi gerekirken 1999 yılında ödenen 3.000,00 liranın dava tarihine eskale edilmesi suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu