Somut olayda uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen adi ortaklık sözleşmesi uyarınca devredilen işyerinin kar payından davacının mahrum edildiği ve sözleşme şartlarının yerine getirilmediği iddiasıyla sözleşmeden kaynaklanan alacak ve bu nedenle uğranılan maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, Borçlar Kanunundan kaynaklanan alacak davası niteliğinde olduğu ve davanın mutlak ticari nitelikte bulunmadığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 03.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
K A R A R Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine dava konusu 3 nolu daireyle ilgili önceki kesinleşen bozma ilamında açıkca belirtildiği üzere değer artış payı alacağı isteğinde bulunulduğu, başkaca bir istekte bulunulmadığı, talep edilen değer artış payı alacağı isteğinin kanıtlamadığının dosya kapsamından anlaşılmasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul, kanun ve bozma gereklerine uygun bulunan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 35,90 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 8,50 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına, 15/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Dava; mal rejiminden kaynaklanan davalar (değer artış payından doğan alacak) talebine ilişkindir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir. Değer artış payı alacağı; eşlerden birinin diğerine ait ......ın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun karşılık almaksızın esaslı katkıda bulunması durumunda, tasfiye sırasında bu ......da meydana gelebilecek değer artışı için katkısı oranında sahip olduğu alacak hakkıdır (4721 Sayılı TMK mad.227). Denkleştirme (TMK mad.230) hariç, tasfiyeye konu ...... varlığında katkı tarihine göre değer kaybı söz konusu ise, katkının başlangıçtaki değeri esas alınır (TMK mad.227/1). Böyle bir ......ın daha önceden elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler (TMK mad.227/2). Değer artış payı alacağı talep edebilmek için, ......sal ya da ...... ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunul......ıdır....
Dava, katılma alacağı ve değer artış payı isteğine ilişkindir. 1. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacının ve davalı S.. Ç..'ın tüm, davalı Ü.. G..'in aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının REDDİNE, 2- Davalı Ü.. G..'in faizin başlangıç tarihine yönelen temyiz itirazlarına gelince; davacı lehine hükmedilen 33.270,87 TL alacak TMK'nun, 219, 231, 236. maddeleri uyarınca katılma alacağı ve değer artış payı alacağına ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 239/3.maddesi hükmüne göre; aksine anlaşma yoksa, tasfiyenin sona ermesinden başlayarak katılma alacağına ve değer artış payına faiz yürütülür. Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi buna ilişkin mahkeme kararının verildiği tarihtir....
şirkete ait hisselerini devretmek suretiyle değer artış kazancı elde ettiğinden bahisle gerçekleştirilen dava konusu cezalı tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır....
Mahkemece, dava konusu taşınmazın bedelsiz olarak davalıya bağışlandığı, bağıştan rücu şartlarının oluşmadığı, bağışlanan mal nedeniyle katılma alacağı istenemeyeceği, değer artış payı alacağına ilişkin somut bir vakıa ve talep ileri sürülmediğinden davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejimin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 285.maddesine göre bağış (hibe), bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak kazandırma yapması olarak tanımlanmıştır....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, katılma alacağı miktarı ve değer artış payı alacağının ispatı noktasında toplanmaktadır. Dava, değer artış payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 228 nci maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası. 3....
mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artış kazancı kapsamına alındığı, davacının 1988 yılında satın aldığı arsanın belli bir payının mülkiyetini müteahhide devretmesi karşılığında aldığı dairelerin, 1988 yılında satın alınan arsadan başka ve yeni bir edinim olduğu, böyle bir ivaz karşılığında edinilen bağımsız bölümlerin, kat irtifakı kurularak dört yıl içinde ticari amaç olmaksızın elden çıkarılmış olması nedeniyle sağlanan gelirin, değer artış kazancı olarak vergilendirilmesine ilişkin tüm koşullar gerçekleştiğinden, matrahın hukuka uygun olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, tarhiyatın kaldırılmasında yasaya uygunluk görülmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur....
Mahkemece verilen ilk kararda, davanın kısmen kabulü ile 6 numaralı bağımsız bölümde kayıtlı taşınmaz yönünden 31.880,25 TL denkleştirmeden doğan değer artış payı alacağının karar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz itirazı üzerine yapılan inceleme sonucu, Daire'nin 11.12.2014 tarihli ve 2013/20271 Esas, 2014/2079 Karar sayılı ilamı ile dava konusu taşınmazın tasfiye tarihi itibariyle sürüm değerinin belirlenmesi ve dosya kapsamındaki bilgiler doğrultusunda değer artış payı alacağı hesabı için %75,47, katılma alacağı hesabı için %24,53 oranlarının kullanılması gerektiğine işaret edilerek, davacı tarafın temyiz itirazların kabulü ile hüküm bozulmuş, davalı tarafın temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir. Davalı vekili tarafından yapılan karar düzeltme talebi de reddedilmiştir....