Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Olayda, davalı idare tarafından, davacının ihtirazi kaydını kabul etmemesi, değinilen hasılatın değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi gerektiği yolundaki iradesine dayanmaktadır. Bununla birlikte, davalı idare iradesini, değinilen hasılatın ticari kazanç olarak vergilendirilmesi gerektiğinden hareketle beyan edilen gelir vergisinin değer artış kazancı olarak tahakkuk ettirilmemesi gerektiği yolunda kullanmamıştır. Davacının 2012 ve 2013 yılında elde ettiği kazancın değer artış kazancı olarak vergilendirilemeyeceği yolundaki ihtirazi kaydı kabul etmeyen davalı idarece, aynı vergiyi doğuran olaydan kaynaklanan geliri hem ticari kazanç hem değer artış kazancı olarak vergilendirilmesinde hukuki isabet bulunmadığından, dava konusu vergi ve cezaların, kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında edinilen taşınmazların satışından kaynaklanan kısmında hukuki isabet görülmemiştir....

    Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Katılma Ve Değer Artış Payı Alacağı İLK DERECE MAHKEMESİ : Elazığ 1. Aile Mahkemesi Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Elazığ 1....

      Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur. Somut olayda ise davalı lehine denkleştirme yapılırken izah edilen şekilde oranlama yapılmadığı, sadece mal rejimi sona erdikten sonra kalan kredi borcunun, meskenin tasfiye tarihi itbariyle sürüm değerinden düşümü ile yetinildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan davacının kişisel malı olan altınlarla mesken alımına katkısı yönünden değer artış payı alacağı hesabı da dosya kapsamına uygun düşmemektedir....

        HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/326 KARAR NO : 2021/357 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : CİHANBEYLİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 05/11/2020 NUMARASI : 2018/362 ESAS 2020/446 KARAR DAVA KONUSU : Mal Rejiminden Kaynaklanan Davalar (Değer Artış Payından Doğan Alacak) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....

        HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/326 KARAR NO : 2021/357 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : CİHANBEYLİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 05/11/2020 NUMARASI : 2018/362 ESAS 2020/446 KARAR DAVA KONUSU : Mal Rejiminden Kaynaklanan Davalar (Değer Artış Payından Doğan Alacak) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....

        TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü: Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 80/7 nci maddesinde, iktisap şekli ne olursa olsun, ivazsız olarak iktisap edilenler hariç bu Kanunun 70 inci maddesinin birinci fıkrasının 1,2,4 ve 7 numaralı bentlerinde yazılı mal ve hakların,iktisap tarihinden başlayarak bir yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançların, değer artış kazancı olarak vergiye tabi tutulacağı belirtilmiştir....

          Diğer yandan davacı tarafın faiz isteği üzerine mahkemece değer artış payı alacağı bakımından dava tarihinden, katılma alacağı bakımından kararın kesinleştiği tarihten geçerli olarak yasal faize hükmedilmiştir. TMK.nun 225. maddesine göre, evliliğin boşanma ile son bulması halinde mal rejimi boşanma dava tarihi itibariyle sona erer. Ancak, TMK.nun 232.maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde malların sürüm değerleri esas alınmakta olup TMK. nun 239. maddesinde de, aksine bir anlaşma yok ise tasfiye tarihi olan değer artış payı ve katılma alacağı davasının karar tarihi itibariyle faiz yürütüleceği hükme bağlanmıştır. Bu bakımdan, davanın kabulüne karar verildiği takdirde faizin başlangıç tarihinin, değer artış payı ve katılma alacağı davasının hükme bağlandığı 9.11.2010 karar tarihi olması gerekirken her iki taraf aleyhine değişik tarihler itibarıyla faize hükmedilmiş olması da doğru olmamıştır....

            Dava, 4721 sayılı TMK.nun 202, 218, 227, 231, 235 ve 236. maddeleri gereğince açılan yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejimi ile değer artış payından kaynaklanan katılma ve değer artış payı alacağı, (bağımsız bölüm ve diş hekimliği için yapılan donanımdan kaynaklanan alacak) ziynet eşyaları bakımından bağışlama amacının ortadan kalkmış olması nedeniyle BK. nun 244 ve devamı maddeleri gereğince dava dilekçesinde açıklanan takı ve ziynet eşyalarının iadesi, davalı tarafından diş hekimliği ofisi olarak kullanılan iş yeri nedeniyle istenen kira bedeline ilişkindir. Davacı vekili dava dilekçesinde; 224 ada 25 parselde bulunan 24 nolu bağımsız bölüm için ½ oranında tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tescil, olmadığı taktirde aynı oranda bedelin tahsiline karar verilmesini istemiştir....

              Bu halde Mahkemece aradan geçen zaman da dikkate alınarak yeniden bilirkişi marifetiyle taşınmazın mal rejiminin tasfiye tarihi olan karar tarihine en yakın tarihteki değeri belirlendikten sonra katılma alacağı hesaplanması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. 3-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Davacı vekili, dava dilekçesinde gösterilen 50.000 TL katılma alacağı ile 30.000 TL değer artış payı alacağı olmak üzere toplam 80.000 TL dava değeri üzerinden yatırdığı peşin harç ile dava açmış; 03.03.2015 tarihli dilekçe ile katılma alacağı taleplerini 68.614,15 TL'na yükselttiklerini, değer artış payı alacağı hakkında bilirkişi hesaplama yapmadığından bu konudaki fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarını bildirmiş, yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile 68.614,15 TL katılma alacağının davalıdan tahsiline, davacının değer artış payı alacağına ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir....

                İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, değer artış payı alacağı isteğine ilişkindir. Değer artış payı alacağı; eşlerden birinin diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun karşılık almaksızın esaslı katkıda bulunması durumunda, tasfiye sırasında bu malda meydana gelebilecek değer artışı için katkısı oranında sahip olduğu alacak hakkıdır (4721 sayılı TMK 227 m). Denkleştirme (TMK 230 m) hariç, tasfiyeye konu malvarlığında katkı tarihine göre değer kaybı söz konusu ise, katkının başlangıçtaki değeri esas alınır (TMK 227/1 m). Böyle bir malın daha önceden elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacak miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler (TMK 227/2 m). Değer artış payı alacağı talep edebilmek için, parasal ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunulmalıdır....

                  UYAP Entegrasyonu