Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

SAYILI DOSYASINDA; DAVACI : ADRES : VEKİLİ : DAVALI : VEKİLİ : ADRES : ASIL DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Alacak BİR. DAVA KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı İtirazın İptali KARAR TARİHİ : 27/10/2022 KARAR YAZIM TARİHİ : 28/10/2022 Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan asıl dava eser sözleşmesine dayalı alacak, birleşen dava eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Asıl dava eser sözleşmesine dayalı alacak, birleşen dava eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nın 344. maddesi hükmünde "İstinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve tebliğ giderleri de dahil olmak üzere tüm giderler ödenir....

    -TL vekalet ücreti alacağına ilişkin ilama istinaden ihtiyati haciz talebinde bulunmuştur.Mahkemece, talep konusu kararın kesinleşmediği, ilama dayalı alacak için ilamlı takip yapılabileceği belirtilerek ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiş, hüküm ihtiyati haciz isteyen vekili tarafından temyiz edilmiştir.HMK’un 367’inci maddesinde mahkeme kararlarının kural olarak kesinleşmeden icra edilebileceği belirtildikten sonra bu kuralın istisnaları da açıkça düzenlenmiştir. İhtiyati haciz istemine dayanak ilâm para alacağına ilişkin olup, icrası için hükmün kesinleşmesine gerek bulunmamaktadır. Ayrıca İİK’nun 259,II hükmünde ilama dayalı ihtiyati haciz taleplerinde teminat dahi aranmayacağı belirtilerek ilama dayalı alacaklara bu konuda ayrıcalık tanınmıştır....

      Mahkemece, davacı-karşı davalı erkeğin zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasının kabulüne, davalı-karşı davacı kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiş, Dairemizin 04/04/2017 tarihli ilamı ile; davacı-karşı davalı erkeğin zina hukuki sebebine dayalı davası olmadığı gibi bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah da bulunmadığı, bu durumda, erkeğin davasının evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1-2) hukuki sebebine dayalı olduğu, delillerin bu çerçevede değerlendirilerek, sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, Türk Medeni Kanunu'nun 161. maddesi gereğince kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği belirtilmiştir....

        Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı kadın, evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) hukuki sebebine dayalı olarak boşanma talebinde bulunmuş, davalı-karşı davacı erkek karşı davasıyla zina hukuki sebebine dayalı boşanma istemiş, daha sonra birleşen davasıyla TMK’nun 166-1. maddesi uyarınca ayrı bir dava daha ikame etmiş, mahkemece kadının davasının, erkeğinde TMK 161. maddesine dayalı boşanma talebinin reddine, erkeği birleşen davasının kabulüyle tarafların TMK 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına karar vermiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı erkek tarafından, kadının kabul edilen boşanma davası, reddedilen zina hukuki nedenine dayalı açtığı boşanma davası, kusur bilirlemesi ve manevi tazminat talebi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacının aşagıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı-davalı kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı açtığı boşanma davasında, davalı-davacı erkek birleşen (2012/452 esas) dava ile aynı hukuki sebebe dayalı boşanma davası açmış, birleştirilen (2012/879 esas) davada ise zina hukuki sebebine dayalı boşanma isteminde bulunmuştur...

            Hukuk Dairesi’nin 22.05.2014 tarih ve 2012/ 16397 Esas 2014/8020 Karar sayılı ilamı ile, İİK'nun 96.maddesi uyarınca açılan istihkak davasının dinlenebilmesi koşullarından birisinin de geçerli bir alacağa dayalı takip yapılmış olması olduğu,davacı 3.kişinin, takip konusu alacağın gerçek olmadığını gerçek bir alacak ilişkisi bulunmadığını, takibin danışıklı olduğunu iddia ettiği alacaklının, gerçek olmayan bir alacağa dayalı olarak hak elde etmesi mümkün olamayacağından, alacak gerçek değilse davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuş, Mahkemece, bozma kararı gereğince yaptırılan bilirkişi incelemesi uyarınca davanın reddine karar verilmiş, karar davacı 3. kişi vekili tarafından vekalet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK'nun 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. Mahkemece hükmüne uyulan Yargıtay .......

              Davacının irade fesadına dayalı tapu iptal ve tescil talebine yönelik itirazlarına gelince; Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 s.lı HMK'nun 33 m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, irade fesadına dayalı tapu kaydının iptali ile tescil isteğine ilişkindir. Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; davacının dava dilekçesinde irade fesadına dayalı tapu iptal ve tescil isteğinde bulunduğu anlaşılmıştır. Tüm bu açıklamalara göre, davacının ... parsel sayılı taşınmazın davacı adına kayıtlı hisselerinin davalı adına devrine ilişkin tapu iptal ve tescil talebinin irade fesadına dayalı tapu iptal ve tescil niteliğinde olduğu anlaşılmakla, davacının iddiası genel hükümlere dayalı (TBK m. 30 vd.) olup, mal rejiminin tasfiyesi kapsamında bir talep niteliğinde değildir....

                Davalı vekili cevabında takibin muamele yapılmaması nedeniyle işlemden kaldırılması sonucu çeke dayalı başvuru süresinin geçirildiğini, alacaklının bu durumda ciranta ve keşidecilerden çeke dayalı alacak talep edemeyeceği ancak temel ilişkiye dayalı olarak dava açılabileceğini, müvekkilinin davacıdan önceki ciranta olmadığı için bonoların da ticari bir ilişki bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece taraflar arasında kambiyo ilişkisi dışında başka bir ilişki bulunmadığının ihtilafsız olduğu, davanın münhasıran kambiyo senedine dayalı olup senet zamanaşımına uğradığından alacak talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                  .- TL. değer gösterilerek açılan noter senedine dayalı taşınmaz, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkindir. Taşınmaz Mal Satış Vaadi Sözleşmeleri mülkiyeti geçirim borcunu doğuran akitlerden (T.M.Y.’nın 706. m.) olup, sözleşmede belirtilen miktar ve değerin hayatın ve günün olağan koşullarına uygun olmadığı gibi kamu düzenine ilişkin görev konusu taraf iradesine bırakılmakla sözleşmede belirtilen değerin harç kaybına neden olacağı da gözetilerek, Taşınmaz Mal Satış Vaadi Sözleşmelerine dayalı uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin dava tarihindeki değere göre belirlenmesi gerekir. Yargıtay H.G.K.'nun 29.03.2006 gün 2006/14-91-2006/115 sayılı kararında da taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali, tescil davaları ile benzer nitelikteki şufa ve tenkis davalarında da dava tarihindeki değerin esas alınması gerektiği kabul edilmiştir....

                    K A R A R 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, murisi ...’nın davalıya ait işyerinde 01.01.1998-01.03.2000 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tesbitini istemiştir. Mahkemece davanın kabulü ile davacının 01.01.1998-01.03.2000 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tesbitine karar verilmiştir. Davalıya ait işyerinde davacı murisi ...’nın yerine, davacının 01.01.1998-01.03.2000 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tesbitine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden H.U.M.K.’nun 438/7. maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı düzeltilerek onanmalıdır....

                      UYAP Entegrasyonu