Davacı istirdat davası açacağına menfi tespit ve çek iptali davası açmıştır. Halihazırda ...20. Asliye Ticaret Mahkemesinde zaten açılan bir çek iptali davası var iken aynı çek için açılan ikinci çek iptali davası yönünden derdestlik nedeniyle davanın reddi gerekir. Yine davacı tarafa istirdat davası açması için süre verilmesine rağmen borçlu olmadığının tespiti yani menfi tespit davası açılmıştır. İkisi farklı davalardır. İstirdat çekin iadesi şeklinde bir dava iken borçlu olunmadığının tespiti yani menfi tespit davasında çekin iadesi değil bu çekten davalıya karşı borçlu olunmadığnın tespiti istenir. Taleple bağlılık ilkesi gereği menfi tespit davası açısından değerlendirme yapılması gerekir. Çekin son hamili davalı ...Bankası Anonim Şirketi olmayıp çek ciro silsilesinde de görüldüğü üzere çek aslını mahkememize sunan ...Şirketi'dir. Yani istirdat davası veya menfi tespit davası son hamil olan ... Anonim Şirketi'ne açılması gerekirken davalı ......
Mahkeme ise, davacının eda davası niteliğinde tazminat davası açması imkanı olduğunu, tesbit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesi ile davayı red etmiştir. H.U.M.K'nununda tesbit davası düzenlenmemiştir. Yürülüğünde açılan tesbit davaları hem Yargıtay uygulamnın da hem de Daire uygulamamızda kararlarımızda hukuki yarar yokluğu nedeniyle kabul görmüyor bu davaların reddedilmesi gereğine değiniliyordur. 1.10.2011'de yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunun 106.maddesinde tesbit davası açıkça yer almıştır. 106/2.maddesinde yine hukuki yarardan söz etmiş, 107/3 madde de ise, kısmi eda davasının açılabildiği hallerde tesbit davasının açılabileceği ve bu durumda hukuki yararın var olduğunun kabulü göreceği hükmünü öngörmüştür. O halde hukuki yarar yokluğundan söz edilemeyecektir....
Davası" açılmasının mümkün olduğu hallerde tesbit davası açılmasında hukukî bir yararın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve eda davası açılabilecek hallerde tesbit davası açılamayacağı gözönünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 16/09/2013 gününde oy birliği ile karar verildi....
Zaman zaman, 6100 sayılı Kanun ... birlikte kabul edilen belirsiz alacak davası ... kısmi davaya ilişkin yeni düzenlemedeki sınırın ... olarak tespit edilemediği, birinin diğeri yerine kullanıldığı görülmektedir. Oysa... ... davanın amacı... niteliği ayrıdır. Alacak, belirli veya belirlenebilir ..., belirsiz alacak davası açılamaz; ancak şartları varsa kısmi dava açılması mümkündür. Kanunun kısmi dava açma imkanını sınırlamakla birlikte tamamen ortadan kaldırmadığı... gözetildiğinde, belirli alacaklar için, belirsiz alacak davası açılamasa..., şartları oluştuğunda... hukuki yarar bulunduğunda kısmi dava açılması mümkündür. Aksi halde, sadece... belirsiz alacak davası açma veya belirli ... alacak davası açma şeklinde ... imkandan ... edilebilir..., o zaman... kısmi davaya ilişkin 6100 sayılı Kanunun .... maddesindeki hükmün fiilen uygulanması ... konusu olamayacaktır....
Alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak delillerin incelenmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda da belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmelidir. Ne var ki, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesi belirsiz alacak davasının açılabilmesi için yeterli değildir. Bir davada bilirkişiye başvurulmasına rağmen davacı dava açarken alacak miktarını belirleyebiliyorsa, belirsiz alacak davası açılamaz (C. Simil, Belirsiz Alacak Davası, I. Bası, ... 2013, s. 225). Kategorik olarak, belirli bir tür davanın veya belirli kişilerin açtığı davaların baştan belirli veya belirsiz alacak davası olduğundan da söz edilemez. Belirsiz alacak davası, bu davaya ilişkin ölçütlerin somut olaya uygulanarak belirlenmesi gerekir....
Davalı vekili, dava konusu alacakların gerçekte belirli alacaklar olduğunu ve davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarına ilişkin belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Karar davacı vekili tarafından dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığına dair kayıt bulunmadığı belirtilerek temyiz edilmiştir....
Alacak, belirli veya belirlenebilir ise, belirsiz alacak davası açılamaz; ancak şartları varsa kısmi dava açılması mümkündür. Kanunun kısmi dava açma imkanını sınırlamakla birlikte tamamen ortadan kaldırmadığı da gözetildiğinde, belirli alacaklar için, belirsiz alacak davası açılamasa da, şartları oluştuğunda ve hukuki yarar bulunduğunda kısmi dava açılması mümkündür. Aksi halde, sadece ya belirsiz alacak davası açma veya belirli tam alacak davası açma şeklinde iki imkandan söz edilebilir ki, o zaman da kısmi davaya ilişkin 6100 sayılı Kanunun 109. maddesindeki hükmün fiilen uygulanması söz konusu olamayacaktır. Çünkü belirsiz alacak davası, zaten belirsiz alacak davasının sağladığı imkanlardan yararlanarak açılabilecek; şayet alacak belirli ise de, o zaman sadece tam eda davası açılabilecektir....
Alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak delillerin incelenmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda da belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmelidir. Ne var ki, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesi belirsiz alacak davasının açılabilmesi için yeterli değildir. Bir davada bilirkişiye başvurulmasına rağmen davacı dava açarken alacak miktarını belirleyebiliyorsa, belirsiz alacak davası açılamaz (C. Simil, Belirsiz Alacak Davası, I. Bası, İstanbul 2013, s. 225). Kategorik olarak, belirli bir tür davanın veya belirli kişilerin açtığı davaların baştan belirli veya belirsiz alacak davası olduğundan da söz edilemez. Belirsiz alacak davası, bu davaya ilişkin ölçütlerin somut olaya uygulanarak belirlenmesi gerekir....
Alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak delillerin incelenmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda da belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmelidir. Ne var ki, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesi belirsiz alacak davasının açılabilmesi için yeterli değildir. Bir davada bilirkişiye başvurulmasına rağmen davacı dava açarken alacak miktarını belirleyebiliyorsa, belirsiz alacak davası açılamaz (C. Simil, Belirsiz Alacak Davası, I. Bası, İstanbul 2013, s. 225). Kategorik olarak, belirli bir tür davanın veya belirli kişilerin açtığı davaların baştan belirli veya belirsiz alacak davası olduğundan da söz edilemez. Belirsiz alacak davası, bu davaya ilişkin ölçütlerin somut olaya uygulanarak belirlenmesi gerekir....
Alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak delillerin incelenmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda da belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmelidir. Ne var ki, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesi belirsiz alacak davasının açılabilmesi için yeterli değildir. Bir davada bilirkişiye başvurulmasına rağmen davacı dava açarken alacak miktarını belirleyebiliyorsa, belirsiz alacak davası açılamaz (C. Simil, Belirsiz Alacak Davası, I. Bası, İstanbul 2013, s. 225). Kategorik olarak, belirli bir tür davanın veya belirli kişilerin açtığı davaların baştan belirli veya belirsiz alacak davası olduğundan da söz edilemez. Belirsiz alacak davası, bu davaya ilişkin ölçütlerin somut olaya uygulanarak belirlenmesi gerekir....