Davacı satın aldığı aracın ayıplı olduğunu, satıcının araçtaki ayıpları kendisine söylemediğini iddia etmektedir. Davacının satın aldığı araçla ilgili olarak Trafik Şube Müdürlüğünce tutulan kayıtları, aracın sigorta kayıtlarını, tramer kayıtlarını inceleme ve tramer kayıtlarına ilişkin bilgi edinme yükümlülüğü yoktur. Ancak, davacının satın aldığı aracın değerinin ayıplı halde 20.300 TL bedel edeceği bilirkişi raporlarıyla belirlenmiş olup, satış bedelinin de 20.300 TL olduğu anlaşılmakla davacının herhangi bir zararın oluşmadığı göz önüne alındığında, davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. O nedenle davacı istinaf talebinde haklı değildir. Bu değerlendirmeler ile dava konusu uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemeler doğrultusunda; davacının istinaf başvurusunun HMK m.353/1- b-1 uyarınca oybirliğiyle esastan reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Davalı T6 vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu aracın ayıplı olmadığını, dış etkenler nedeniyle meydana gelen arıza nedeniyle müvekkili şirketinin sorumluluğunun doğmayacağını, bilirkişi raporlarında aracın arızasının ne olduğu ve neden kaynaklandığı tespit edilmediğini, bu haliyle raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, davacının ayıpsız misli ile değişim seçimlik hakkının daha önce kullanmış olduğunu, dava konusu aracın davacının değiştirilmiş 2.aracı olduğunu, dolayısıyla bu seçimlik hakkını kullandığı ve tükettiği için ayıpsız misli ile değişim kararı verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Dava, ayıplı araç satışından kaynaklı misli ile değişim talebinin yanı sıra aracın onarımı için yapılan masrafların tahsili; mümkün olmaması halinde ise onarım masrafları ile birlikte araçtaki değer kaybı belirlenerek bunun tahsili isteklerine ilişkindir. Davacı, davalı şirketten satın aldığı aracın ayıplı olduğu ve bu ayıbın üretimden kaynaklı olduğuni ileri sürmüş; davalılar ise ayıp iddialarının doğru olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Şirketi, araçtaki boya kalınlığının fabrika çıkısında olması gereken aralıkta ve standartta olduğunu, araçtaki problemin ayıp niteliğinde olmadığını, aksi düşünülse bile araçtaki sorun ile davacının talepleri arasında adil bir dengenin olmadığını, bedel iadesi isteminin haksız ve dayanaksız olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Davalı ... Oto LTD. Şirketi, aracın ayıpsız olarak tüketiciye teslim edildiğini, araçta esaslı bir arızanın bulunmadığını, boya kalınlığının farklı olduğu iddiasının doğru olmadığını ve davacının aracı halen kullandığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, dava konusu aracın ayıplı olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, aracın boya kalınlığının standartlardan daha fazla olduğu, homojen dağılım göstermediği ve aracın bu haliyle ayıplı olduğu iddiasıyla eldeki davayı açmıştır. Davalılar aracın ayıplı olmadığını savunmuşlardır....
A.Ş.’den teslim alındıktan sonra İzmir’den İstanbul’a dönüş yolunun 250. metresinde arızalandığını, müvekkili şirket yetkilileri tarafından aracın satın alındığı firmaya haber verilerek, davalı yetkili bayii tarafından servis kaydı açılmaksızın, tamiri yapılarak, müvekkili şirkete teslim edildiğini, dava konusu aracın birden çok kez arıza verdiğini ve yetkili servis Tamaş'a götürülerek, birden fazla iş emri açılarak, arızanın giderilmesine çalışıldığını ancak bir netice alınamadığını, dava konusu satın alınan aracın Türk Ticaret Kanunu’nun 23. maddesi göndermesi ile Türk Borçlar Kanunu m. 219/1 ve devamı maddeleri gereğince gizli ayıplı mal niteliğinde olduğundan müvekkili şirketçe işbu gizli ayıplı aracın iadesi ve ayıpsız benzeri ile değişimi için her iki davalıya da ihtarname gönderildiğini, bunun üzerine her iki davalı aleyhine ticari arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu, her iki davalı ile yapılan görüşmede anlaşma sağlanamadığını ve sattıkları malın arkasında durmadıklarını...
Davacı, ayıpl mal nedeni ile sözleşmeden dönerek ödemiş olduğu bedelin tahsili amacı ile eldeki davayı açmış, davalı davanın reddini dilemiştir. Mahkemece,yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde ürünlerde gizli ayıp olduğu kanaatine varılmış, sözleşmeden dönülmesi taraflar arasındaki hak ve menfaatler dengesini aşırı ölçüde bozacak olması sebebiyle davaya konu ürünlerin ayıpsız misli ile değiştirilmesi yönünde karar verilmiştir. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4. maddesine göre ayıplı mal satın aldığı anlaşılan tüketici bedel iadesi, ücretsiz onarım, bedel indirimi veya ayıpsız misli ile değişim yönündeki seçimlik haklarını kullanmakta serbesttir. Kaldı ki 6100 sayılı HMK.’nın “taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26/1 maddesinde hâkimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ve talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği hüküm altına alınmıştır....
den 06/12/2013 tarihinde 2013 model Nissan marka aracı 67.250 TL bedel karşılığında satın aldığını, aracın ilk kez 14/01/2014 tarihinde olmak üzere bir yıl içinde 5 kere aküden kaynaklanan sebeplerle yolda kaldığını, yetkili servis tarafından arızanın tespit edilip giderilemediğini, ayıpsız misli ile değişim talebinin reddedildiğini, ileri sürerek aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine olmazsa 67.250 TL'nin yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar aracın ayıplı olmadığını yetkili servisin araçta kaçak, akü şarj sisteminde bir sorun tespit edemediklerini ileri sürerek davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, davalılar tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalıların istinaf başvurusu bölge adliye mahkemesince esastan reddedilmesi ile hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Dava satım konusu ayıplı malın ayıpsız misli ile değiştirilmesine ilişkindir....
Alınan bilirkişi raporunda ayıbın tamirat ile giderilebilecek nitelikte olduğu anlaşıldığı, ayıbın öneminin aracın kullanımına ve beklenen faydaya bir etkisinin olmaması, aracın ayıplı ve ayıpsız değeri arasındaki farkın araç bedeli nazara alındığında azlığı, misli ile değişim hakkının kullanılmasının satıcı bakımından orantısızlık yaratacağı, karşılıklı menfaatler dengesi ile hukukun temel prensibi olan hakkaniyet kuralları değerlendirilerek ayıp nedeni ile bedel indirimi hakkının kullanıldığı sonucuna varılmıştır. Davasının kısmen kabulü ile 9.000,00 TL alacağın ayıplı mal nedeniyle bedelden indirim hakkı olduğu değerlendirilerek" gerekçesiyle karar vermiştir....
Maddesine göre işlem yapılamasına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı, eldeki davalıdan satın aldığı aracın ayıplı olduğunu ileri sürerek araç bedelinin iadesini istemiş; bilahare vermiş olduğu 4.7.2012 tarihli dilekçe ile aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini talep etmiştir. Dava konusu aracın ayıplı olduğu mahkemenin de kabulündedir. Ancak dava konusu araç davacı elinde iken hasar görmüş olup araçta değer kaybı meydana gelmiştir. Aracın değişimine hükmedildiğinden araçtaki değer kaybı davacı tarafça karşılanmalıdır....
KARAR Davacı, dava konusu ... plaka sayılı ... marka 2011 model aracın 27.07.2010 tarihinde 49.045, 40 Euro bedel ile davalıdan satın aldığını, satın aldığı aracın Limited Edition yani dünyada sınırlı sayıda ve 500 adet üretilmiş 397 numaralı araç olduğunu, ihtiyacı nedeniyle aracını satmak istediğinde aracın sol ön kapısının boyalı olduğunun ve navigasyon donanımının olmadığının anlaşıldığını, dünyada 500 adet üretilen özel imalat araçların bütün donanımlarının standart olması gerektiğini ayrıca boya kalınlığının aynı olması gerektiğini bu nedenle aracın gizli ayıplı olduğunu ileri sürerek aracın iadesi ile ödediği bedelin tahsilini istemiştir....