Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : İştirak Nafakası - Kişisel İlişkinin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından; ortak çocuklar ile davalı baba arasında kurulan kişisel ilişkinin tamamen kaldırılması talebinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın, davalı ile ortak çocuklar arasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılması ve çocuklar lehine iştirak nafakası hükmedilmesi talebiyle dava açmış, ilk derece mahkemesince her bir çocuk için 750'şer TL iştirak nafakasına hükmedilmiş, kişisel ilişkinin tamamen kaldırılması talebi ise kısmen kabul edilip kısmen reddedilmiş, davalı baba ile ortak çocuklar arasındaki kişisel ilişki sınırlandırılarak her ayın 1. ve 3. haftasına denk gelen pazar günleri saat 09:00 ile 17:00 arasında, dini bayramların 2. günü saat 09:00 ile 17:00 arasında ve Temmuz ayının 1. günü saat...

    Velayet ve kişisel ilişki kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Çocuklarla ana ve/veya babaları arasında tesis edilen kişisel ilişkinin amacı, aile bağlarını geliştirmek; bu suretle çocuğun kişisel ve ruhsal gelişimini sağlıklı bir şekilde sağlamaktır. Bu sebeple bir çocuk için ana ve babasıyla düzenli şekilde kişisel ilişkiyi elde etmek ve sürdürmek, onun temel hakkı olduğu gibi, anne ve baba için de çocuklarıyla düzenli kişisel ilişki kurmak bir haktır. Bu hak, sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya engel olunabilir. Ya da onun yüksek yararı gerektiriyorsa bu ilişkinin gözetim altında kurulması veya sürdürülmesi öngörülebilir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar ayrı şehirlerde yaşamaktadırlar. Velayet kendisine verilmeyen taraf ile müşterek çocuk arasında kurulacak kişisel ilişkide çocukların üstün yararı yanında analık ve babalık duygularının da tatmin edilmesi gerekmektedir. Davacı babayla müşterek çocuklar Arda ve Nazlı İpek arasında, tarafların ayrı şehirlerde yaşadıkları dikkate alınmaksızın, aynı veya farklı yerde oturma durumuna göre kişisel ilişki düzenlemesi yapılması doğru olmadığı gibi, tarafların ayrı şehirlerde yaşamaları halinde çocuklarla baba arasında her ayın belirli hafta sonları da kişisel ilişki kurulmaması babalık duygularını tatmin etmekten uzaktır....

      GEREKÇE; Dava; kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebi niteliğindedir. HMK.nun 355.maddesine göre; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir. İncelenen aile nüfus kayıtlarına göre; müşterek çocuk Alparslan Nazım'ın 12/02/2018 doğumlu olduğu anlaşılmaktadır. Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Uygun kişisel ilişki süresi, ebeveyni tatmin edeceği gibi, çocuğun açıklanan kişisel gelişimine de hizmet etmiş olacaktır....

      Somut olayda; Davacı ve davalı tanıklarının dinlendiği, davacı ve davalı ile görüşülmek suretiyle sosyal inceleme raporlarının alındığı, tarafların daha önceden anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma kararıyla müşterek çocuğun velayetinin davacı annesine verilmesine, davalı baba ile müşterek çocuk arasında ise protokol gereğince kişisel ilişki kurulmasına karar verildiği, iştirak nafakası talebi olmadığından bu hususta karar verilmediği görülmüştür. Müşterek çocuğun kreşe gittiği, kreş eğitiminden sonra da ilkokula başlayacağından boşanma kararıyla belirlenen kişisel ilişki günlerinin sürdürülebilir olmadığı, bu sebeple mahkemece kişisel ilişki günlerinin değiştirilmesinde isabetsizlik yoktur....

      Tarafların Akşehir 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/265 Esas 2021/364 Karar sayılı ilamı ile boşanmalarına karar verildiği, müşterek çocukların velayetinin babaya verildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına alınan sosyal inceleme raporuna göre, müşterek çocukların baba ile birlikte yaşadıkları, idrak çağında olan çocuklar Emirhan ve Beyza Sultan'ın baba ile birlikte yaşamayı tercih ettikleri, babanın çocuğun bakımını üstlendiğinin rapor edildiği, davalı babanın velayet görevini fiilen yerine getirdiği, babanın yaşam şartlarının çocukların yaşantısına uygun olduğu, babanın velayet görevini kötüye kullandığının ispatlanamadığı, davacı annenin kişisel ilişkinin engellendiğini iddia etmiş ise de kişisel ilişkinin icrası için yaptığı yasal girişimin engellendiğini ispat edemediği anlaşılmakla, davanın reddi yerinde görüldüğünden davacının istinafının reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

      arkadaşı olarak tanıştırdığını, bu şahsın çocuklara pahalı telefon tablet ve play station aldığını, davacının gayri ahlaki yaşam tarzı ve yalanlarının ortaya çıkması nedeniyle mahkemenin belirlediği görüş gününde babasının Beylikdüzündeki evinde görebileceğini davacıya iletince davacının kışkırtması ile yeni eşinin kendisine saldırdığını, çocuğun hasta olduğu gün icra kanalıyla çocuğu almaya kalkıştığını, mahkeme kararında kişisel ilişki günlerinde her zaman esnek davrandığını ancak son yaşanan olaylarda artık çocukların gelişim ve ruhsal sağlıkları da dikkate alınarak geceleri yatılı kalmaksızın kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile anne ile çocuklar arasında kişisel ilişkinin gece yatılı kalmayacak şekilde yeniden düzenlenmesine karar verilmesini talep etmiştir....

      Somut olayda; baba ile çocuklar arasında kişisel ilişkinin düzenlendiği Sinop Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 2008/397 Esas 2008/371 Karar sayılı ilamı ile; çocuklar ile baba arasında "3 ayda bir 3. ayın son haftası ve her yıl Temmuz ayında 20 gün" şeklinde kişisel ilişki kurulduğu, bu kişisel ilişkinin infazda tereddüt doğuracak nitelikte olduğu, müşterek çocukların 2005 ve 2008 doğumlu oldukları, müşterek çocukların yaşı, ilk derece mahkemesince aldırılan uzman raporu dikkate alındığında; ilk derece mahkemesince davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesinde ve kişisel ilişki sürelerinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır....

      Sayılı 26/11/2021 tarihli kararı gereğince boşandığını, tarafların müşterek çocukları Azra Kök ile Ayşe Erva Kök'ün velayetinin annelerine verildiğini, davacı müvekkilinin ise müşterek çocukların dedesi olduğunu, taraflar arasında yaşanan tatsız olaylar nedeniyle davalının müşterek çocukları davacıya göstermediğini, davacı müvekkilinin Türkiye'de olduğu dönemler torunları ile kişisel ilişki kurmak istediğini, aile bağlarının korunmak istediğini beyan ederek torunları Azra ve Ayşe ile davacı arasında kişisel ilişki tesisine karar verilmesini talep etmiştir....

      Davacı-davalı baba 13.03.2012 tarihinde açtığı davada annenin çocukla kişisel ilişki kurmaması ve annenin yeniden evlenmesi nedeni ile çocuğun anne yanında yatılı kalmayacak şekilde kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini talep etmiştir. Annenin yeniden evlenmesi tek başına kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi için yeterli sebep değildir. Davacı-davalı baba kişisel ilişkinin değiştirilmesini gerektirir maddi bir hadisenin varlığını kanıtlayamamış, çocuğun menfaatinin bunu gerekli kıldığına ilişkin bir olgu da ortaya konulamamıştır. Öyleyse davacı-davalı babanın kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebini içerir davasının reddi gerekirken kabulünün doğru olmadığı” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozma sonrası verilen kararda yeniden “davalı-davacı anne ile müşterek çocuk arasında kişisel ilişki düzenlenmiştir.” Bozmaya uyulmakla, mahkeme, bozma gereğince hüküm vermek zorundadır....

        UYAP Entegrasyonu