İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; "Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; Dava, kooperatif yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin genel kurul kararlarının iptali nedeni ile yönetim kurulu oluşturulamadığından kooperatifin organsız kaldığı iddiasına dayalı yönetici kayyum atanması isteğine ilişkindir. Görev süresi sona eren yönetim kurulunun bu sıfatlarının, sürenin salt sona erme ile kendiliğinden düşeceğine ilişkin anasözleşmede, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nda ve bu Kanun'un 98. maddesinin atıf yaptığı dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK'nda hüküm bulunmamaktadır. Bu itibarla, eski yönetim kurulunun görev süresinin bitmesi ile ortaklığın kendiliğinden organsız kaldığı ve başvuru olanağının kalmadığı söylenemeyecektir. Kaldı ki, eski yönetim, bu tarz bir yorum sayesinde şirket için acil ve önemli bulunan iş ve işlemleri yapma olanağına da kavuşmuş ve şirketin devamlılığı sağlanmış olur....
Bu nedenle davalıya yapılan tebligatın usulsüz olduğu ve beyanına göre öğrenme tarihinden itibaren yasal süre içerisinde cevap dilekçesinin verilmiş olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı şirket tarafından, davacı şirketin eski yönetim kurulu üyesi davalının tek başına imza yetkisini kullanarak şirkete ait taşınmazın bağımsız bölümlerini satarak bedelini şirket hesabına yansıtmadığı ve ayrıca rayiç bedellerinin altında gösterildiği gerekçeleriyle şirketin uğradığı zararın tahsilini talep etmiştir....
Ancak; Kooperatifin eski yönetim kurulu üyesi olan sanıkların, "yeni seçilen yönetim ve denetim kurulu üyelerine kooperatif defter ve belgelerini teslim etmemeleri" şeklindeki eylemlerinin 1163 sayılı Kanun'un 66/2. maddesindeki suçu oluşturduğu gözetilmeyerek aynı Kanun'un 90. maddesine aykırılık kabul edilerek fazla ceza tayini, Kanuna aykırı ve sanıklar müdafiilerinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 12/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi...
Davacı tanıklarından ...’ın, dinlendiği, 11.10.2018 tarihli duruşmada,”……şirkette dışarıdan imza yetkisi olmayan yönetim kurulu üyesi olarak 2017 yılı Eylül ayından beri görev yaptığını,davacı şirketin Anonim Şirket olup halka açık şirket olduğunu, davacı şirketin merkezinin ... ... olduğunu, ticari defter ve belgelerin şirket merkezinde bulunduğunu, 2018 yılı Mayıs ayı sonunda yönetim kurulu karar defterinin kayıp olduğunun ortaya çıktığını, Ticaret Sicil Memurluğu'ndan kendisi ve Yönetim kurulu başkanı ...’in imzasının taklit edilerek imza yetkisinin değiştirilmesi talebinin yapıldığının kendilerine ulaştırıldığı, bunun üzerine yönetim kurulu olarak toplanıp karar almak istediklerini ancak, tüm aramalara rağmen yönetim kurulu karar defterinin şirkette olmadığını tespit ettiklerini, eski yönetim kurulu başkan ve üyesi olan ... ve ...'dan yönetim kurulu karar defterini şirket merkezinden aldıkları yönünde şüpheleri olduğu…” yönünde beyanda bulunduğu görülmüştür....
Hukuk Dairesi’nce verilen 05/05/2017 tarih ve 2017/107-2017/121 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi ek karar davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı ve yönetim kurulu üyelerinden birisi olduğunu, davacının 13/04/2015 tarihinde yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiğini, ... 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/384 sayılı dosyasında görülen şirketin feshi davasını açtığını, tek kişilik kalan yönetim kurulu nedeniyle şirketin genel kurul toplantısının da yapılması amacıyla ihtiyati tedbir yoluyla kayyım atandığını, buna rağmen davalı şirketin diğer yönetim kurulu üyesinin, tek başına aldığı tek kişilik yönetim kurulu kararıyla Mehmet Dilaver isimli şahsı geçici...
Davacı üyeden söz konusu fazla ödeme kooperatif tarafından alınmıştır. İhbar olunan eski yönetim kurulu üyeleri kendi namlarına değil kooperatif namına bu parayı tahsil etmişlerdir. Bu nedenle, söz konusu paranın iadesi ile kooperatif sorumlu olup; ancak kooperatifin ödemeden sonra eski yöneticilere, o da şartları varsa rücu etmeleri mümkündür. Bu nedenle açılan davanın kabulü ile aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/792 Esas KARAR NO : 2023/713 DAVA : İtirazın İptali DAVA TARİHİ : 10/10 2022 KARAR TARİHİ : 25/09/2023 Mahkememizde görülen itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesiyle; ... Bankası A.Ş. ile davalı ... Tekstil ve Turizm İşletmecilik Sanayi Ticaret Limited Şirketi arasında 26.01.2004 tarihli genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesi akdedildiğini, davalılar ...,..., ... ve ...'ın kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, borcun ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edildiğini ve davalılar aleyhine İzmir .... İcra Müdürlüğü’nün ... Esas (... Eski Esas, ... Eski Esas) sayılı dosyasıyla ilamsız takip başlatıldığını, takibe konu alacağın ... Bankası A.Ş. Tarafından ... Yönetimi A.Ş.’ye temlik edildiğini, ... Yönetim A.Ş. ile ... Yönetim A.Ş.'...
Bir üyenin istediği, herhangi bir defter, defter kaydı, sözleşme, yazışma veya belgenin yönetim kuruluna getirtilmesi, kurulca veya üyeler tarafından incelenmesi ve tartışılması ya da herhangi bir konu ile ilgili yöneticiden veya çalışandan bilgi alınması reddedilemez. Reddedilmişse dördüncü fıkra hükmü uygulanır. (2) Yönetim kurulu toplantılarında, yönetim kurulunun bütün üyeleri gibi, şirket yönetimiyle görevlendirilen kişiler ve komiteler de bilgi vermekle yükümlüdür....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/183 KARAR NO : 2022/174 DAVA : Anonim Şirkette İnceleme ve Bilgi Alma Hakkı DAVA TARİHİ : 22/02/2022 KARAR TARİHİ : 01/03/2022 Mahkememizde görülen davanın dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda; İDDİA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Türk Ticaret Kanunu’nun “Bilgi alma ve inceleme hakkı” başliğını taşıyan 392. maddesinde; “(1) Her yönetim kurulu üyesi şirketin tüm iş ve işlemleri hakkında bilgi isteyebilir, soru sorabilir; inceleme yapabilir. Bir üyenin istediği, herhangi bir defter, defter kaydı, sözleşme, yazışma veya belgenin “yönetim kuruluna getirtilmesi, kurulca veya üyeler tarafından incelenmesi ve tartışılması ya da herhangi bir konu ile ilgili yöneticiden veya çalışandan bilgi alınması reddedilemez. Reddedilmişse dördüncü fıkra hükmü....
(Eski Ünvanı: Artı Varlık Yönetim A.Ş.) avukatı ile davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: YARGITAY KARARI Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalı .... (Eski Ünvanı: Artı Varlık Yönetim A.Ş.) ile davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nun 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, dava dosyasının İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, 09/12/2019 gününde oybirliği ile karar verildi....