Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kanun'un 5. maddesinin ikinci fıkrasında tam süreli-kısmî süreli işçi ile belirli süreli-belirsiz süreli işçi arasında farklı işlem yapma yasağı öngörülmüş, üçüncü fıkrada ise cinsiyet ve gebelik sebebiyle ayrım yasağı düzenlenmiş ve bu durumda olan işçiler bakımından iş sözleşmesinin sona ermesinde de işverenin eşit davranma borcu vurgulanmıştır. Bununla birlikte, işverenin işin niteliği ile biyolojik nedenlerle faklı davranabileceği bahsi geçen hükümde açıklanmıştır. Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı ile aynı durumda olup iş sözleşmesi feshedilmeyen işyerinde şube müdürü olarak çalışan Cantürk Yıldırımın da bulunmasına rağmen çalışmaya devam ettiği, davacı dışında diğer çalışanların da şifrelerini birbirleriyle paylaştıkları sabit olmasına rağmen sadece davacının iş akdine son verildiği, işverenin bu şekildeki yaptırımının eşit işlem borcuna aykırı olduğu açıktır....

taktirine yer olmadığına, 8- Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 7/3 maddesi yollaması ile 6100 sayılı HMK'nın 362/1- a ve 352/1 maddesi uyarınca kesin olmak üzere, 13/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

    Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Davacının ispat için tanık deliline dayandığı, dosyada aksi bir yazılı delil de bulunmadığından işbu alacak kaleminin tanıkla ispatının mümkün olduğu anlaşılmakla; tanık beyanlarına göre, davacının haftanın 6 günü ara dinlenmelerin düşümü ile 48 saat çalıştığının, haftalık 3 saat fazla çalışma yaptığının kabulü ile 4.234,07 TL fazla çalışma alacağının olduğu, tanık beyanlarına dayalı hesap nedeniyle takdiren %30 hakkaniyet indirimi neticesinde çıkan 2.963,85TL fazla çalışma alacağı hüküm altına alınmıştır. UBGT'de çalışma yapıldığına dair ispat külfeti fazla mesai alacağı ile aynı kurallara tabi olup, dinlenen tanık beyanlarına göre UBGT günlerinde nöbetleşe çalışıldığının kabulü ile hesap edilen 840,42 TL UBGT alacağı hüküm altına alınmıştır....

    TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından; dava konusu işleme esas alınan 2010/91 sayılı komisyon kararının genel bir yasaklama kararı olduğu ve idarece hiçbir inceleme yapılmadan talebinin reddedildiği, dava konusu işlemin İçişleri Bakanlığının 06/03/2010 tarihli genelgesine aykırı olduğu, İdare Mahkemesince, sunulan ceza tutanaklarında gösterilen maddi vaka ve olayların incelenmediği, inceleme yapılsaydı bu cezaların fuhuş nedeniyle verildiğinin ortaya konulacak olduğu, idarenin iddialarının peşinen kabul edildiği, bu durumun adil yargılanma hakkını ihlal ettiği, cinsiyet değişikliği öncesinde aldığı cezaların Tüzük kapsamı dışında olduğunun kabul edilmesinin eşitlik ilkesine ve ayrımcılık yasağına aykırı olduğu ileri sürülmektedir. KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir. DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ... DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir....

      Maddesi anlamında haklı neden oluşturduğu dosya kapsamı ile ispatlandığı halde, mahkemece "davacının cinsiyetinin erkek olduğu dış görünüşünün ise kadın rolü ile uyumlu olduğu, davacının cinsiyet değişikliğine ilişkin müracaatı olmadığı, talep edilen adın kadın adı olduğu, talebin haklı nedene dayanmadığı" şeklinde gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de; isim değişikliği talebinde TMK 40. Maddesine uygun cinsiyet değişikliği müracaatında bulunulmuş olması şeklinde bir şarta yer verilmemiştir. Davacının kişiliğinin ayrılmaz parçası olan ve benimsemiş olduğu, yine çevresinde de tanındığı ismi taşımak istemesi en doğal hakkıdır. Benimsemediği, kişiliği ile özdeşleştirmediği ismi taşımaya zorlanmasında hiç bir yarar bulunmadığı gibi dış görünüşüne uygun ve benimsediği ismi kullanmasının, başkalarına veya çevreye zarar veren, inciten bir yönü olmayacağından davanın kabulü yerine yasal olmayan gerekçeyle talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Cinsiyet ve İsim Düzeltilmesi KARAR DÜZELTME İSTEYEN :Davacı #Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; onanmasına dair Dairemizin 19.1.2011 gün ve 19847-426 sayılı ilamiyle ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Kanunun 442/3. maddesi gereğince; bu maddede gösterilen para cezasının miktarı 5252 sayılı Kanunun 4. maddesiyle artırıldığından ve aynı yasanın 7. maddesiyle, ceza, idari para cezasına dönüştürüldüğünden, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17. maddesinin 7. fıkrasıyla da idari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yıl uygulanan miktarın, o yıl için belirlenmiş olan yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacağı...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Halkın bir kesimini sosyal sınıf din, mezhep, cinsiyet, bölge farklılıklarına dayanarak alanen aşağılama HÜKÜM : Mahkumiyet Gereği görüşülüp düşünüldü: Sanığa yüklenen suçun Yasa maddesinde öngörülen cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu 5237 sayılı TCK.nın 66/1-e ve 67/4. maddelerinde belirlenen 12 yıllık olağanüstü dava zamanaşımının, suç tarihi olan 28.09.2010 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmakla; sanığın temyiz itirazı bu nedenle yerinde görülmekle sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak; yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta anılan Yasanın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan sanık hakkında açılan kamu davasının gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı TCK.nın 66/1-e, 67/4. ve CMK.nın...

          in nüfus kütüğüne cinsiyetinin erkek olarak yazıldığını ileri sürerek, adı geçenin nüfus kütüğündeki cinsiyet kaydının kız olarak düzeltilmesini istemiş, yargılama sırasında ... ile annesinin dinlenmesi ve küçüğün dış görünüşü ile yetinilerek istem gibi karar verilmiştir. Davanın niteliği göz önünde tutularak ...'in bir uzman hekime gönderilerek cinsiyetini tespit eden rapor alınmasından sonra karar verilmesi gerekirken anne ve baba ile küçüğün dinlenmeleri ve harici gözlemle yetinilmesi sonucu hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ceza Dairesi Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm, temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: 24.10.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile değişik CMK'nın 286. maddesi gereğince, halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama suçundan kurulan hükmün temyiz edilebilir hale geldiği anlaşıldığından Tebliğnamedeki temyiz isteminin reddine dair karara iştirak edilmemiştir....

              Ayrıca failin maddede belirtilen seçimlik ve bağlı hareketlerden en az birini nefret saiki ile işlemesi gerekir. 6521 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik ile ayrımcılık niteliğindeki hareketlerin nefret saiki ile işlenmesi manevi unsur olarak eklenmiştir. TCK 122. maddesinde ırk, devlet, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefrete dayalı ayrımcılığı suç saymıştır. Yasa koyucu burada açık bir şekilde on koruma grubu belirlemiş ve bu on koruma gurubuna yönelik seçimlik ve bağlı hareketleri suç olarak düzenlenmiştir. Suç ve Cezada Kanunilik İlkesi gereği bu on koruma grubu dışındaki bir gruba nefret saikiyle de olsa ayrımcılık yapılması durumunda veya bu on koruma grubuna karşı maddede belirtilen dört farklı seçimlik hareket dışında bir eylemle ayrımcılık yapılması halinde de ayrımcılık suçu oluşmayacaktır....

                UYAP Entegrasyonu