Hizmet sözleşmeleri açısından cezai şartla ilgili olarak 818 sayılı Yasada açık bir hüküm bulunmaz iken, Dairemizin uygulamasına paralel olarak; 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 420 nci maddesi “Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir.” hükmünü getirmiştir. Bu itibarla hizmet sözleşmelerine işçi aleyhine konulan cezai şartlar geçersiz, işçi lehine konulan cezai şartlar ise geçerli kabul edilmelidir. Cezai şartın işçi ve işveren hakkında ve iki taraflı olarak düzenlenmesi gereği, işçi aleyhine kararlaştırılan cezai şartın işveren aleyhine kararlaştırılandan daha fazla olmaması sonucunu da ortaya koymaktadır. Başka bir anlatımla işçi aleyhine olarak belirlenen cezai şartın, koşulları ve ceza miktarı bakımından işverenin sorumluluğunu aşması düşünülemez....
İki taraflı cezai şartta işçi aleyhine bir eşitsizlik durumunda, cezai şart hükmü tümden geçersiz olmamakla birlikte, işçinin yükümlülüğü işverenin sorumlu olduğu miktarı ve halleri aşamaz. İşçiye verilen eğitim karşılığı belli bir süre çalışması koşuluna bağlı olarak kararlaştırılan cezai şart tek taraflı olarak değerlendirilemez. İşçiye verilen eğitim bedeli kadar cezai şartın karşılığı bulunmakla eğitim karşılığı cezai şart hükmü belirtilen ölçüler içinde geçerlidir. Gerek belirli gerekse belirsiz iş sözleşmelerinde, cezai şart içeren hükümler, karşılıklılık prensibinin bulunması halinde kural olarak geçerlidir. Ancak, sözleşmenin süresinden önce feshi koşuluna bağlı cezai şartın geçerli olabilmesi için, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirli süreli olması zorunludur....
Bu itibarla hizmet sözleşmelerine işçi aleyhine konulan cezai şartlar geçersiz, işçi lehine konulan cezai şartlar ise geçerli kabul edilmelidir. Cezai şartın işçi ve işveren hakkında ve iki taraflı olarak düzenlenmesi gereği, işçi aleyhine kararlaştırılan cezai şartın işveren aleyhine kararlaştırılandan daha fazla olmaması sonucunu da ortaya koymaktadır. Başka bir anlatımla işçi aleyhine olarak belirlenen cezai şartın, koşulları ve ceza miktarı bakımından işverenin sorumluluğunu aşması düşünülemez. İki taraflı cezai şartta işçi aleyhine bir eşitsizlik durumunda, cezai şart hükmü tümden geçersiz olmamakla birlikte, işçinin yükümlülüğü işverenin sorumlu olduğu miktarı ve halleri aşamaz. İşçiye verilen eğitim karşılığı belli bir süre çalışması koşuluna bağlı olarak kararlaştırılan cezai şart tek taraflı olarak değerlendirilemez. İşçiye verilen eğitim bedeli kadar cezai şartın karşılığı bulunmakla eğitim karşılığı cezai şart hükmü belirtilen ölçüler içinde geçerlidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında petrol istasyonu satımı konusunda gayri resmi sözleşme akdedilmiş ise de davalının taşınmazı satın almaktan vazgeçtiğini bunun üzerine sözleşmede kararlaştırılan cezai şart bedelinin tahsili için müvekkilince davalı aleyhine takip başlatılmış ise de itiraz sonucu takibin durduğunu belirterek itirazın iptaliyle takibin devamına ve %40 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, akdedilen sözleşmenin kanuni şekil şartlarına uygun olmaması nedeniyle geçersiz olduğunu ve feri nitelikteki cezai şartın da geçerli bulunmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur....
KARAR Davacı, sahibi bulunduğu eczaneye 18/04/2014 belge tarihli yazılı uyarı ve cezai şart olarak para cezası bildirimi yapıldığını, yapılan cezai uygulamanın haksız ve hukuksuz bir uygulama olduğunu, bu nedenle mağdur duruma düşürüldüğünü, sözü edilen.... işleminin öncesinde taraflar arasında temel protokol olan....kapsamındaki kişilerin......... teminine ilişkin protokolün 2012 yılı protokolünün 20163/1 ek protokolü ile değiştirildiğini, ....ca verilen uyarı ve para cezası konulu cezai işlemin yersiz olduğunu ileri sürerek,..... tarafından 18/04/2014 tarih ve 19966705/9340117330877/2103956sayılı uyarı ve para cezası konulu cezai işlemin iptaline, iptali istenen cezai işlem sebebi ile davacıdan tahsil edilen para cezasının faizi ile davacıya iadesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur....
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosya kapsamına göre talep edilen cezai şartın, tek taraflı olması ve tek taraflı olan cezai şartın geçerli kabul edilemeyeceği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi yerinde ise de kararda gerekçe olarak tekrar edilen bilirkişi tespitinin dosya kapsamına uymaması karşısında karar gerekçesine “işçi aleyhine tek taraflı olarak belirlenen cezai şartın geçersiz olduğu” yazılmak suretiyle gerekçesi değiştirilen red kararının ONANMASINA 04/04/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda, bölge adliye mahkemesince ; taraflar arasında düzenlenen 2012 yılı eczane protokolünün 5.3.5 maddesi kapsamında davacı hakkında uygulanması gereken cezai şartın 11.528,95 TL olduğu belirtilip, fazladan uygulanan 2.535,70 TL cezai şartın iptaline karar verildiği gözetilerek, davacı lehine kabul edilen miktar üzerinden 2.535,70 TL vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının düzeltilerek onanması, HMK'nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir....
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; "İlk derece mahkemesi tarafından 27.10.2020 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda esasında cezai şartın, davacı şirketin mali yönden mahvına sebep olmayacağı, ekonomik yönden zora sokacağının belirtildiği, İstinaf kararında 'dava konusu cezai şartın davacının mahvına sebebiyet verip vermeyeceğinin değerlendirilmesi' istenmiş olup, bilirkişi raporunda cezai şartın davacının mahvına sebebiyet vermediğinin açıkça tespit edildiğini, Yerleşik Yargıtay kararlarında, 'Tacir tarafın cezai şartın indirilmesi talebinde bulunamayacağı, ancak cezai şart miktarının tacirin mahvına sebep olması halinde cezai şart miktarından indirim talep edebileceğinin' benimsendiği, Cezai şart miktarında indirim yapılması gerektiği bir an için kabul edilse dahi mahkemece %50 oranında çok yüksek indirim yapılmasının haksız olduğunu." beyanla ilk derece mahkemesi...
Hakem Heyeti tarafından yapılan yargılama sonunda, davacının ibrasına ilişkin kararın verildiği genel kurul toplantısının zamanında yapılmadığı iddiasına dayalı olarak istenilen cezai şart isteminin yerinde olmadığı, ancak davacının kendisine karşı açılan icra takibi nedeniyle cezai şart isteminde bulunmakla haklı olduğu, cezai şart isteminin dayanağını oluşturan “Beyan” başlıklı belgenin 3. paragrafında belirlenen cezai şartın 4. paragraf için de geçerli olduğu, davacıya karşı yapılan icra takibinin iptal edilmiş olması nedeniyle davacının bir zarara uğramadığı yönündeki savunmanın da cezai şartın hukuki niteliği ve amacı karşısında yerinde olmadığı, bu durumda davacının cezai şart isteminde haklı olduğu ancak cezai şartın miktarından indirim yapılması gerektiği, cezai şarttan icra takibinde bulunan davalı şirket ile icra takip tarihinde şirketin yönetim kurulu üyesi olan ... , ... ve ......
HD 2019/4589 E 2020/1714 K) .......Somut olayda; davacı yapı kooperatifi Türk Ticaret Kanunu kapsamından tacirdir. (12.11.2021 tarih, 2020/2 Esas, 2021/3 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı) bu sebeple yukarıda değinildiği üzere dava konusu sözleşmenin 2. maddesinde kararlaştırılan cezai şartın tenkisi, ancak cezai şartın tacir olan davacının ekonomik olarak mahvına sebep olacak derecede ağır ve yüksek olması halinde mümkündür. Nitekim, kararlaştırılan cezai şartın bu nitelikte olduğunun tespit edilmesi halinde cezai şart, aynı zamanda genel ahlak ve adaba aykırı olduğu da kabul edilecektir. Ancak cezai şartın davacı için iktisadi yıkım teşkil edip etmediğinin, tarafların veya hâkimin subjektif değerlendirilmesine göre takdir edilmesi mümkün değildir....