vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Yüklenici tarafından açılan asıl ve birleştirilen dava ile ıslah dilekçesinde eser sözleşmesinin davalı iş sahibi tarafından haksız olarak feshedildiği iddiası ile maddi manevi tazminat ve cezai şartın tahsili, iş sahibi tarafından açılan karşılık davada ödenen iş bedelinin iadesi talep edilmiş, mahkemece asıl davanın kısmen kabulü, birleştirilen davanın kabulü ve karşı davanın reddine dair verilen kararın onanmasına ilişkin olan Dairemizin 19.11.2007 günlü ilâmına karşı davalı karşı davacı vekili tashihi karar talebinde bulunmuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık 17.10.2003 tarihli “Televizyon Programları Yapım Sözleşmesi”nden kaynaklanmaktadır....
Mahkemece davalının itirazlarını karşılayacak ve Yargıtay denetimine elverişli, konusunda uzman bilirkişi eliyle ariyet konusu malların ve özellikle davacıya iadesi gerekip de iade edilmeyen malların değerleriyle birlikte tespit edilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. 3- TTK’nun 24.maddesi uyarınca tacir sıfatına haiz borçlu fahiş olduğu iddiası ile BK’nun 161/son maddesine dayalı olarak cezai şartın tenkisini talep edemez. Ancak BK’nun 19-20 ve BK’nun 161/2.maddeleri gereğince cezai şart tacir borçlunun ekonomik olarak mahvına sebep olacak derecede ağır ve yüksek ise bu husus genel adap ve ahlaka aykırı sayılacağından, mahkemece cezai şartın tamamen veya kısmen iptaline karar verilmesi mümkündür....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, kira sözleşmesinden kaynaklanan kiralananın kiracıya teslim edilmemesi sebebiyle peşin ödenen kira bedelinin iadesi ve cezai şartın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalılar vekili istinaf etmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre; taraflar arasinda, davacının kiracı, davalı Ayla'nın kiraya veren, davalı Mustafa'nın ise garantör olduğu, 16/12/2016 tanzim, 01/02/2017 başlangıç tarihli 5 yıl süreli yazılı kira sözleşmesi bulunduğu, yıllık kira bedelinin 25.000,00 TL olarak belirlendiği hususu ihtilafsızdır. 6098 sayılı TBK'nın 301.maddesi gereği kiraya veren, kiralananı kararlaştırılan tarihte sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlüdür....
Mahkemece, sözleşme tarihinde tapulu olan taşınmazın haricen devrinin geçersiz olduğu açıklanarak tapu iptali ve tescil talebinin reddine, sözleşmenin geçerliliği bulunmadığından cezai şart da geçersiz olduğu bu nedenle cezai şart talep edilemeyeceği ancak, haricen sözleşme ile taraflar aldıklarını iade ile yükümlü oldukları gerekçeleriyle davacının ... mirasçıları aleyhine açmış olduğu bedel iadesi talebinin kabulü ile 10.000,00 TL'nin davacıya ödenmesine, davalı ... hakkındaki bedel iadesi talebinin husumetten reddine karar verilmesi üzerine hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu 101 ada 30 parsel sayılı taşınmaz kadastro çalışmaları sırasında senetsizden, 16.06.1993 tarihinde ... adına tespit edilmiş, ..., Aziz Kale ve arkadaşlarının itirazları neticesinde ......
Davalı kurumun davacı hakkında cezai şart kesinti işlemine ilişkin kararının yerinde olmadığı, bu nedenle dosyaya sunulan deliller kapsamında reçete bedelinin 5 katı tutarındaki cezai şart uygulanması yönündeki kurum işleminin iptali ve cezai şarta ilişkin kesintinin, kesinti tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle iadesi gerekir...." gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği görülmüştür. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 08/10/2020 tarihli 2020/1179 Esas 2020/5718 Karar sayılı ilamında; "Dava konusu cezai işlemin dayanağı olan protokol maddesinde değişiklik olduğu sabit olup, 2016 yılında yürürlüğe giren protokolün ilgili maddesinin olaya uygulanıp uygulanamayacağı üzerinde durulmalıdır. Davacı her ne kadar, davalı kuruma, hakkında 2016 protokolünün uygulanması için başvurmamışsa da, dava açmış olması davacının 2016 protokolünün uygulanmasına ilişkin müracaatı olduğu anlamına gelir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, dava dışı iş ortaklığı ile davalı arasında yapılan alacağın devri sözleşmesi gereği, davalının alacaklı olduğu bonoların bedeli karşılığı, iş ortaklığının vergi dairesinden olan alacağının davalıya temliki karşılığında, bonoların icra takibine konu edilmemesinin ve takibe konu yapılması halinde cezai şartın kararlaştırıldığı, davalının sözleşme hükmüne rağmen bonoları takibe koyması sebebi ile gerçekleşen ve davacıya temlik edilen cezai şart bedelinin tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Dava dışı ... ve ......
Karşı davacı 4011683 nolu satış sözleşmesinin 14. maddesinde alıcının sözleşme imzalandıktan sonra haklı bir neden olmaksızın cayması ve sözleşme hükümlerini Bu nedenle yerine getirmemesi halinde satış bedelinin yüzde onu oranında miktarı cezai şart olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder hükmü gereğince 7.440 Euro'nun cezai şart tutar olarak ödenmesini talep etmiş, mahkemece arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğinden davanın reddine doğru olarak hükmedilmiştir....
isabet eden Taahhüt Bedelinin iadesini talep edebileceğini belirterek baştan sona hatalı şekilde bir kıstelyevm hesaplaması yaptığı, ayrıca bu şekildeki hatalı hesaplamaya dayalı olarak Yerel Mahkemenin paraya çevrilen 202.637,- USD tutarındaki banka teminat mektupları ile davalının cari hesap alacağı olan 2.048,49 TL’nin karşılığı 909,39 USD’nin toplamı olan 203.546,39 USD’yi; 289.489,- USD’den değil de hatalı surette hesaplanan 105.876,71 USD’den mahsup etmesi, böylece iadesi gereken bir Taahhüt Bedelinin kalmaması neticesinde, buradan artan tutarı da Yerel Mahkeme’nin de kabulünde olan 110.000,- USD tutarındaki haklı feshe dayalı cezai şarttan mahsup etmek suretiyle 12.330,32 USD cezai şarta hükmetmesinin hatalı olduğu, davalının alım taahhüdünün eksik ifasından kaynaklı cezai şart istemleri bakımından, “fazlaya ilişkin haklarımız saklı tutulmuş” olmasına rağmen kararda bu hakkının korunmadığı, kararın hüküm fıkrasında işletilecek faizin başlangıç tarihinin hatalı olduğu bildirilmiştir...
cezai şart talebinde bulunamayacağını, diğer yandan ise istenen 11.250.000 $ tutarındaki cezai şartın müvekkillerinin iktisaden mahvına neden olacak nicelikte bulunması nedeniyle BK’nun 20. maddesi uyarınca butlan ile malul bulunduğunu, ayrıca santral faaliyete geçirildikten sonra davalının tasarrufu ile planlanan üretim miktarında %10 oranında azaltma yapılması nedeniyle gecikmeden ötürü davalının herhangi bir zararı olmadığının anlaşılması nedeniyle dahi cezai şart istenemeyeceğini beyanla öncelikle istenen cezai şartın iptaline, bu mümkün olmayacak ise makul bir hadde çekilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davadan önce Mahkememizce verilen 18.06.2003 tarih ve ......
Netice olarak davanın kısmen kabulü ile; 20.000,00-TL cezai şart bedelinin, 1.000,00-TL promosyon bedelinin ve 1.000,00-TL emtia bedelinin temerrüt tarihi olan 06/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kar mahrumiyeti ve emtianın geç tesliminden kaynaklı kullanma bedeli taleplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....