Davaya konu olayda; paylaşımın içeriği, sebebi, paylaşım tarihi(04/04/2015), paylaşım tarihindeki paranın satın alma gücü, tarafların sıfatı, statüsü, sosyal ve ekonomik durumları ile eylemin işleniş biçimi ve yöntemi ile manevi tazminat adı altında hükmedilecek bu paranın, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek nitelikte olması fakat bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmediği ilkesi gözetildiğinde hükmedilen manevi tazminat miktarının somut olayın özelliklerine uygun ve davacıda manevi huzuru gerçekleştirecek mahiyette olduğu, az olmadığı kanaatine varılmıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1- b-1. maddesi gereğince duruşma yapılmaksızın esastan reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, sosyal medya hesabından yapılan hakaret içerikli paylaşım sebebiyle manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davacı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır. Dava konusu olaya ilişkin davalı hakkında hakaret suçundan Ankara 34. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/204 Esas sayılı dosyasında açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, 16/11/2020 tarih ve 2020/1401 Karar sayılı karar ile neticeten 5.300TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve kararın 15/01/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır....
sonra dava açmakla kötüniyetini ortaya koyduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, araç ve banka hesapları yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, 6402 parsel sayılı taşınmazda yer alan bağımsız bölümler yönünden işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile davacının payı oranında tescile dair verilen karar Dairece; “...Somut olaya gelince; toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden, çekişme konusu taşınmazdaki inşaatın muris, eşi ve davalı oğulları tarafından ... ’da çalışılarak elde edilen para ile yaptırıldığı, davalıların katkılarından dolayı kat irtifakı kurulduktan sonra 1 dükkan ve 3 meskenin davalı ...’a, 1 dükkan ve 2 meskenin davalı ...’ya, 1 dükkan ve 2 meskenin davalı ...’a, 1 meskenin davalı eş Zahide’ye, 2 meskenin de mirasbırakana kalacak şekilde paylaşım yapıldığı, bilahere 2005 yılında muris adına tescil edilen 2 bağımsız bölümün davalı ...’a satış suretiyle temlik edildiği, murisin ölümünden kısa...
Hükmüne uyulan bozma ilamında "mahallinde yeniden keşif yapılarak keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından miras bırakan ... terekesine dahil olan taşınmazların tüm mirasçıların bizzat ya da yasal temsilcilerinin katılımı ile paylaşıma konu edilip edilmediği, edilmiş ise paylaşımın ne zaman yapıldığı, çekişmeli taşınmazın kime bırakıldığı, her bir mirasçıya miras hakkına karşılık taşınmaz, para ya da başkaca bir mal verilip verilmediği, çekişmeli taşınmazın paylaşım dışı bırakılıp bırakılmadığı hususu sorulup, maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, davacıdan paylaşıma konu olmadığını iddia ettiği diğer arsa niteliğindeki taşınmazların neresi olduğu sorularak, bildirilen taşınmazların kadastro tespit tutanakları ve tapu kayıtlarının dosyaya getirtilmesi ve bu taşınmazların kimler adına tespit edildiğinin araştırılması" gereklerine işaret edilmiştir....
Muris tarafından sağlığında paylaştırılarak zilyetlikleri teslim edilen ve bu yolla mülkiyetleri nakledilen tapusuz taşınmazlar, tereke malı olmaktan çıkacaklarından, ayrıca murisin ölümünden sonra mirasçılar arasında yeniden taksim edilmelerine de gerek bulunmamaktadır. Öte yandan, taşınmazın evveliyatı itibariyle tapusuz olması nedeniyle menkul mal hükmünde olduğu durumlarda, maliki tarafından zilyetliğinin devredilmesi şartıyla istediği şekilde ve istediği kişiye bağışlanabileceği ve satılabileceği, diğer bir anlatımla tapusuz taşınmazlarda muvazaa yada mal kaçırma iddiası ileri sürülemeyeceğinden mirasçılar arasında adil olma ve tüm mirasçılarının paylarını gözetme gibi bir yükümlülüğünün bulunmadığı açıktır. Taşınmaz mallar dışındaki değerlerde, eş söyleyişle taşınır mal, alacak ve haklarda, zilyetliğin geçişi yollarından olan kısa elden teslimde, zilyetliğin havalesi ve hükmen teslimi ile bağışlama yapılabileceği, burada özel olarak bir biçim öngörülmediği kuşkusuzdur....
Zira bu saptama yapılmadan sanki davalılar arasında kararlaştırılmış bir paylaşım şekli varmış ve dava konusu bağımsız bölümler yükleniciye isabet etmiş gibi çekişmeli bağımsız bölümlerin ondan temlik alan davacı üçüncü kişilere tescil olanağı yoktur. O yüzden mahkemece yerinde keşif yapılmalı sözleşme yorumunda katkı sağlayacak hukukçu, mimar veya inşaat mühendisi bilirkişiden oluşacak heyete davalıların binadaki bağımsız bölümlerin sözleşmede yazılan iradelerine uygun adil ve dengeli paylaşmanın nasıl yapılacağı belirletilmeli, bu belirlemede adil ve dengeli paylaşım ivaz suretiyle yapılabilecekse tarafların yek değerine ödemesine gereken ivaz tutarı aynı şekilde hesaplattırılmalı, tarafların paylaşım iradeleri hükmen belirlenmelidir. Açıklanan bu yön gözetilmeksizin orta yerde paylaşım yapılmışçasına istemin eksik araştırma ve incelemeyle kabulü yanlıştır....
belirtilen oranlarda davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Taraflar arasındaki 06.05.2005 tarihli sözleşmede %50 paylaşım oranı kabul edilmiş, ancak 08.07.2005 günlü sözleşmede bu paylaşım oranının geçersiz hale geldiği ve parsel üzerine iki ayrı blok yapılacağı, birinin tamamen yükleniciye ait olacağı, diğerinin ise arsa sahibine ait olmakla beraber bu blokta yer alan işyerinin, arsa sahibinin başka bir yerdeki dairelerinin tadilatı karşılığında yüklenici tarafa verileceği hüküm altına alınmıştır. Davacı, kendisine kalan bloğun, eşit olması gerekirken, yükleniciye kalan bloktan daha küçük . yapılması nedeniyle uğradığı zararı da davada talep etmiştir. Yukarıda sözü edilen 08.07.2005 günlü ek sözleşmede % 50 paylaşım oranının geçersiz olduğu bildirilmiş ise de, kararlaştırılan yeni paylaşım oranının ne kadar olduğu konusunda sözleşmede açıkça bir madde bulunmamaktadır....
Taraflar arasındaki muarazanın giderilmesi için sözleşmedeki paylaşım oranı 15.H.D. 2010/2403 2010/4224 ve şekline göre bağımsız bölümlerin paylaştırılması gerekir. Kat irtifakı kurulmamışsa, her bağımsız bölümün Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine göre, ileride kurulacak kat irtifakına esas olacak şekilde arsa paylarının konunun uzmanı bilirkişilere hesaplattırılması ve paylaşım yapılırken belirlenecek arsa paylarının da dikkate alınması, bağlantı kurulması zorunludur. Mahkemece, bu konularda araştırma yapılmadan ve keşif yapılarak konunun uzmanı bilirkişilerden rapor alınıp paylaşım gerçekleştirilmeden, paylaşım oranı değiştirilmek suretiyle ve yüklenici tarafça yapıldığı anlaşılan fiili paylaşım durumuna değer verilerek muarazanın giderilmesine karar verilmesi de hatalı olmuştur. 5-Birleştirilen İzmir 11....
Tüm dosya kapsamından, davalının, 23/04/2017 tarihinde Facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde, "SENİN YAPACAĞIN BAŞKANLIĞA KANUNSUZ KARARLARLA DAĞITACAĞIN ADALETE İNSAN GÖRÜNÜMLÜ KILIĞINA VE KARAKTERİNE TÜKÜREYİM" sözünün altında davacının fotoğrafının yer aldığı ve alt kısma "SATILMIŞ PEZEVENK" şeklinde büyük harflerle paylaşımda bulunarak davacıya hakaret ettiği sabit olup davalının eylemi TBK'nın 49. maddesi uyarınca haksız fiil niteliğinde olduğundan davacının bu paylaşım nedeniyle uğradığını iddia ettiği manevi zararından davalı sorumlu olduğundan davanın tümden reddi gerektiği yönündeki istinaf isteminin yerinde olmadığı anlaşılmıştır....