Boşanma kararının kesinleşmesinden sonra bağımsız olarak açılan tazminat davalarında hüküm altına alınan tazminatlara istek tarihi olan dava tarihinden itibaren faize hükmedilebilir. Tazminat davasının açıldığı tarihden itibaren yasal faize hükmedilecek yerde boşanma kararının kesinleşme tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ancak bu yanlışlık yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK.md.438/7)....
Bu davanın devamı sırasında, tarafların boşanmalarına ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınmasına karar verilmesi ve tanıma kararının kesinleşmiş olması, davalının Türk Medeni Kanunu'nun 174/1. ve 2. maddelerine dayalı maddi ve manevi tazminat taleplerinin incelenmesine engel değildir. Yabancı mahkemece verilen boşanma kararının tanınmış olması, boşanma talebini konusuz kılar. Mahkeme; boşanma hususunda karar verilmediğinden bahisle, davalının maddi ve manevi tazminat talebinin esasını incelemekten kaçınamaz. O halde, gösterilen deliller değerlendirilerek davalının, Türk Medeni Kanunu'nun 174/1. ve 2. maddesi kapsamındaki maddi ve manevi tazminat isteklerinin esası hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı vekili verilen kararı sadece maddî-manevî tazminat takdiri yönünden istinaf ettiği, boşanma kararı yönünden herhangi bir istinaf talebinde bulunmadığı, evlilik birliğinin, davacı erkeğin ölümü ile değil boşanma davasında verilen boşanma hükmünün her iki tarafça istinaf edilmemesi nedeniyle sona erdiğinin anlaşıldığı, evlilik birliği, ölümle değil davacı erkeğin boşanma davasının kabulü kararı ile sona erdiğinden davalı kadının, davacı erkeğe mirasçı olamayacağı, boşanmanın eki niteliğinde bulunan maddî-manevî tazminat talebinin, tereke bağlamında mirasçılara borç olarak intikal etmesi için ölümden önce doğması, hüküm altına alınması ve hükmün kesinleşmesinin gerektiği, davalı kadının, ölüm tarihi itibariyle kesinleşen bir maddî-manevî tazminat talebi bulunmadığından bu talebin mirasçılara borç olarak intikal etmesinin de mümkün olamayacağı, davalı kadının maddî-manevî tazminat talebi...
Boşanma davaları maktu harca tabidir. Boşanma davası içinde istenen, boşanmanın eki niteliğinde olan nafaka (TMK.m.175) ve tazminat (TMK.m.174/1-2) talepleri nispi harca tabi olmadığı gibi, bu taleplerin kabul veya ret durumu ile boşanma davasındaki tarafların kusur dağılım ve derecesi, harç ve yargılama giderlerinin taraflara yüklenmesinde esas alınamaz. Bu durumda; boşanma davası ve fer'i niteliğindeki nafaka ve tazminat talepleri maktu harca tabi iken taraflar aleyhine nafaka ve tazminatların ret ve kabul durumuna göre nispi harca ve yine yargılama giderine hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-karşı davacı kadın tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, erkek lehine hükmedilen manevi tazminat, reddedilen tazminat talepleri, müşterek çocuk ... velayetine ilişkin karar yönünden, davacı-karşı davalı erkek tarafından ise, katılma yoluyla kadının boşanma davası, kusur belirlemesi, manevi tazminat miktarı, müşterek çocuk ...'...
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma - Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Karşılıklı boşanma davalarının yapılan yargılaması sonında, ilk derece mahkemesince erkeğin ve kadının boşanma davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına, tarafların tazminat taleplerinin reddine, kadının ziynet alacağı davasının kabulü ile 10.000 TL'nin kadına verilmesine hükmedilmiştir....
Ayrıca, boşanma kararının "eklentisi" olan (yoksulluk) ve (iştirak) nafakası da aynı kurala tabi olup, icra takibine konu edilebilmesi için boşanma hükmünün kesinleşmesi gerekir. Bir başka anlatımla boşanma hükmü kesinleşmiş ise, eklentilerin (Yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat vs.) infaz edilmesi için kararın, eklentiler yönünden de kesinleşmesi gerekmez. Somut olayda; icra takibinin dayanağı olan ilam, boşanma ilamının fer'isi olan maddi ve manevi tazminat ile iştirak ve yoksulluk nafakasına ilişkin olup, boşanma hükmü tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine 02.06.2015 tarihinde kesinleşmiştir. Boşanma hükmünün 02.06.2015 tarihinde kesinleşmesi nedeniyle, feri kalemler yönünden 19.06.2015 tarihinde yapılan takipte bir usulsüzlük bulunmamaktadır. O halde, mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Kesinleşen konularda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, mahkemece, bu durum gözetilmeden boşanma, yoksulluk nafakası, maddi tazminat, manevi tazminat ve vekalet ücretine hükmedilerek kesinleşen konularda yeniden hüküm kurulması doğru olmamıştır. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK m. 370/2)....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece Mahkemesince; tarafların uzun zamandır ayrı yaşadıkları, taraflar arasında daha önceden de boşanma davası açıldığı ve bu davanın reddedildiği, davanın 03/06/2014 tarihinde kesinleştiğinin anlaşıldığı, kesinleşen bu dosyada davalı kadına izafe edilecek kusurun tespit edilemediği, davacının boşanma davası kesinleştikten sonra üç yılın geçtiğini ve bir araya gelmediklerini belirterek TMK 166/son maddesi hükmü gereği boşanma talep ettiği, birleşen dava davacısı kadının da boşanma davası açtığı bu dava ile birleştirildiği, daha sonradan kadının kendi davasından vazgeçtiğini bildirdiği ancak cevap dilekçesinde ki tazminat taleplerinin devam ettiği yönünde beyanda bulunduğu, tarafların önceki boşanma kararından sonra hiç bir şekilde bir araya gelmedikleri, bu nedenle TMK 166/son maddesinin şartlarının oluştuğu gerekçesiyle boşanmaya hükmedildiği, önceki boşanma kararında davacının tam kusurlu olduğunun tespit edildiğinden buna dayanarak boşanmanın...
Bu çerçevede; TMK'nın 174/1. maddesi "Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir." hükmünü, 174/2. maddesi "Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. " hükmünü ve 178. maddesi ise "Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar." hükmünü haizdir. Boşanma sebebiyle maddî ve manevî tazminata hükmedebilmek için, tazminat talep eden tarafın kusursuz veya diğer tarafa göre daha az kusurlu olması gerekir. Taraflar arasında yargılaması yapılarak kesinleşen boşanma davasında erkeğin ağır, kadının hafif kusurlu olduğuna hükmedilmiştir....