Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altındadır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet Eşyasının İadesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosya içerisinde bulunan Av. ...'na ait vekaletname genel vekaletname olup boşanma davası ile ilgili özel yetkiyi içermemektedir. Boşanma davası açmak ve açılan davayı takip etmek kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanımı niteliğindedir. Bu bakımdan vekaletname de bu hususta özel yetkiyi gerektirir....

      (AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen ziynet ve çeyiz eşyasının iadesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

        HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı tarafın boşanma davasına yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nun 353/1- b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalı tarafın ziynet eşyası alacağının aynen iadesine yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK.'...

        mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür, bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir'' şeklinde açıklanmıştır, bu olayda davacı evi terk ettiği tarih itibariyle dava konusu ziynet eşyasının götürülmesine engel olunduğuna ve zorla elinden alındığına dair herhangi bir somut delilin bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, İskenderun Aile Mahkemesi'nin 04/04/2019 tarih, 2018/118 Esas 2019/270 Karar sayılı ilamında özetle; davacının davasının kabulü ile; 22 ayar 35 gramlık 1 adet gerdanlık 5.196,80TL, 22 ayar 62 gram 4 adet enli bombeli bilezik 9.205,76TL, 22 ayar (1 çift küpe) 5 gramlık 742,40TL, 22 ayar 10.5 gramlık 2 adet yüzük 519,60TL olmak üzere belirtilen ziynet eşyaların davalı tarafça davacıya aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmaması halinde sayılan ziynet eşyalarının değeri olan 1.000,00TL dava tarihinden, bakiye kalan 15.704,00TL'sine ıslah tarihinden itibaren işleyecek...

        -TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacının ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiş, davalı vekili, ilk derece mahkemesi kararının gerek boşanma gerekse ziynet alacağı yönünden lehlerine bozulması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuş, dosya dairemizin 2021/353 esas numarasına kaydedilmiş, söz konusu dosyada tarafların boşanma davasına yönelik istinaf istemleri incelenerek boşanmanın fer'isi niteliğinde olmayan ziynet alacağı davasının tefrikine karar karar verilmiş ve tefrik edilen dosya dairemizin 2021/368 esas sırasına kaydedildiği anlaşılmıştır....

        Uyuşmazlık, davalı eşte kaldığı ileri sürülen ziynet eşyalarının aynen veya bedelinin iadesi istemine ilişkindir. TMK. nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. Davacı kadın, dava konusu edilen ziynet eşyalarının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise kendisinin işte olduğu sırada davacı tarafından müşterek evden ayrılırken götürüldüğünü savunmuştur. Buna göre davacı kadın, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını veya götürülmesine engel olunduğunu, ispat yükü altındadır....

          Davacı kadın, dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla, bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle, evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altındadır....

            Dava, ziynet eşyalarının iadesi olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde davacı ile davalının 26.06.2009 tarihinde evlendiklerini, davalının, davacıyı babasının evine bir kaç gün kalması için 19.02.2010 günü gönderdiğini, ancak daha sonra davacıya anlaşamadığını, evliliği yürütmelerinin anlamsız olduğunu ,boşanmak istediğini söylediğini ve boşanma davası açtığını, yanına birkaç kıyafet haricinde bir şey almadığını, düğünde takılan altın ziynet eşyaları ile evlenmeden önce ailesi tarafından hediye edilen ziynet eşyaları davacıya verilmediğini belirterek ziynet eşyalarının aynen mümkün olmadığı takdirde değeri olan 12.892 TL nin ödenmesini talep etmiştir. Davalı, davacının kendisine ait altınları ayrılırken üzerinde götürdüğünü belirterek davanın reddini savunmuştur....

              Mahkemece, davanın dayanağının taraflar arasında boşanma davasına esas olmak üzere hazırlanan ancak daha sonra anlaşmalı boşanmanın sağlanamaması nedeniyle işleme konulmayan protokole ilişkin olduğunu, bu protokolün taraflar ve tanıklar huzurunda müştereken imzalandığını, davacının davalıya verdiği ziynet altınlarını ve 10.000,00 TL'lik borcu boşanma durumunda istemeyeceği düzenlendiğini, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılacağını ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanacağını, davacı kocanın ziynet eşyasına ilişkin taleplerinin dayanaksız olduğunu, ziynet eşyasına konu 6 adet bilezik ve 10 çeyrek altına ilişkin talebin reddedildiğini, taraflar arasında yapılan protokolden davacının davalıya 10.000,00 TL borç verdiğinin anlaşıldığını, protokolün boşanmaya esas alınmasa da yazılı belge niteliğinde olduğunu, davalının borcu ödediğini ya da borç miktarının o kadar olmadığını başkaca yazılı delille ispatlayamadığı...

                UYAP Entegrasyonu