H.. aralarındaki mal rejiminin tasfiyesi davasının reddine dair Bakırköy 7. Aile Hukuk Mahkemesi'nden verilen 24.10.2013 gün ve 931/838 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili, dava dilekçesinde boşanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat ve katılım alacağı katkı paylarının tespiti ile alacağın davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davanın usulden reddine karar verilmesi üzerine; hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Eşler; 09.10.2004 tarihinde evlenmiş olup, 25.11.2008 tarihinde açılan boşanma davasına ilişkin hükmün 17.05.2011 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son)....
Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı,değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 s.lı HMK'nin 30. m) bekletici mesele yapılmalıdır. Tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş ve sona erdirecek davanın da henüz açılmamış olduğunun anlaşılması durumunda ise davanın görülebilirlik ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir. Somut olayda, davacı vekil tarafından yürütülen katılma alacağı davası henüz boşanma davası sonuçlanmadan, boşanma davası ile birlikte açılmış ve boşanma dosyasından tefrik edilmiştir....
ye karşı açılan muvazaa nedeniyle noter satış sözleşmesinin iptaline yönelik temyiz itirazlarına gelince; Davacı ile davalı eş, 06.07.1992 tarihinde evlenmiş, 20.03.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir( TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı(TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir(4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). -//- Tasfiyeye konu taşınmaz, mal rejiminin sona ermesinden sonra 17.04.2008 tarihinde davalı eş tarafından diğer davalı ...'ye satılmıştır. Buna göre uyuşmazlık, TBK'nun 19.maddesi uyarınca genel hükümlere göre çözümlenmelidir. Bu nedenle adı geçen davalı ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Ziynet eşyası alacağı Taraflar arasındaki uyuşmazlık ziynet eşyası bedelinin tahsiline ilişkin olduğuna ve davada mal rejiminin tasfiyesi talebine dayanılmadığına göre, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 27.12.2013 tarih 38 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 24.01.2014 tarih 1 nolu Kararı ile kabul edilen ve 29.01.2014 tarih 28897 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (3.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 27.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı vekilinin boşanma dava dosyasındaki beyanı boşanma davasının tali niteliğindeki hususlara ilişkin olup, mal rejiminin tasfiyesinin amaçlanmadığının kabulü gerekir. Bu açıklamalara göre davacı yanın mal rejiminin tasfiyesi ile oluşacak alacak hakkından feragat ettiğinin kabulü ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece iddia ve savunma çerçevesinde taraf delilleri toplanıp tartışılıp değerlendirilerek talebin esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekir. SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu nedenle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....
Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK'nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202/1).Tasfiyeye konu 06 FH 224 plakalı araç, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 02.06.2005 tarihinde satın alınarak, 8 numaralı bağımsız bölüm ise 01.09.2009 tarihinde satın alınarak davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179)....
Evlilik tarihi ve tarafların kişisel mal iddiası bulunmadığı dikkate alındığında söz konusu eşyanın edinilmiş mal olarak kabulü gereklidir. Bu halde Mahkemece davalının elinde bulunan eşyaların karar tarihine en yakın tarihteki değerinin ( sürüm değrinin) tespiti ile bu değerin yarısına TMK'nın 236. maddesi gereğince katılma alacağı olarak karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davacı vekilinin mehir senedinden kaynaklanan alacağına ilişkin temyiz itirazlarına gelince, davacı 21.11.2008 tarihli mehri müeccel senedinde belirtilen ziynet eşyalarının kendisine verilmediğini iddia etmiştir. Mehir, kocanın evlenme sözleşmesi anında ya da devamı sırasında bazen de sona ermesi halinde kadına belirli bir mal, para veya ekonomik değeri olan bir şeyi armağan etmesidir. Mehri müeccel ise ileriye (evliliğin boşanma ya da ölümle son bulunması haline kadar) yönelik bir bağışlama vaadidir....
Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK'nun 202/1.maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir. Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse, konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, maddi tazminat, ziynet alacağı ve mal rejiminin tasfiyesi davalarının tefriki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11. ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılması zorunlu olduğundan, davacı-karşı davalı kadının vekili varken asile yapılan ilk derece mahkemesi kararının tebliğinin hukuki sonuç doğurmayacağının anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz...
Mal rejimi, boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa m.10, TMK m.202/1). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır(TMK 179.m)....