Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK m. 174/1) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. 3-Davacı-karşı davalı kadın boşanma davası ve fer'ilerinin yanında mal rejiminin tasfiyesi talebinde bulunmuştur. Dava açılırken alınan başvurma harcı dava dilekçesindeki tüm talepleri kapsar. Kadının mal rejiminin tasfiyesine ilişkin talebi yönünden peşin nispi harcı alınmamıştır. Boşanma kararı temyiz edilmeyerek kesinleşmekle taraflar arasındaki mal rejimi sona erdiğinden davacı kadının mal rejiminin tasfiyesine yönelik davası da görülebilir hale gelmiştir....

    Aile Mahkemesinin 2019/852 Esas, 2019/1040 Karar sayılı kararı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma ilamında mal rejiminin tasfiyesi ile ilgili hüküm bulunmadığı gibi, boşanma ilamına dayanak yapılan taraflar arasında düzenlenen 13.12.2019 tarihli protokolde de "tarafların birbirlerinden mal vs. talebinin bulunmadığının" yazılı olduğu, mal rejiminden kaynaklanan isteklerin boşanmanın eki niteliğinde istekler olmadığından anlaşma ya da protokol, mal rejimlerini de kapsıyor ise bu taktirde taşınır ve taşınmaz mal niteliğinde bulunan katkı payı ya da artık değere konu olan bu tür eşyaların açık bir biçimde tek tek, bentler halinde protokolde yer alması gerektiği, taraflar arasında düzenlenen 13.12.2019 tarihli boşanma protokolünde dava konusu taşınmaz ve araca yönelik herhangi bir açık ibare bulunmadığı, sadece, "mal vs. talepleri yoktur" ibaresinin yer aldığı, Yargıtayın yerleşik uygulamaları uyarınca mal tabirinin tüm taşınır ve taşınmazları kapsadığını kabul etmenin, mal rejimi...

      Taraflar arasında evlilik tarihinden 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TMK. m. 170.), bir yıl içinde başka mal rejimini seçmediklerinden 24.9.2002 tarihine kadar ise edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.(4722 s.K. md. 10/1, 4721 s.K. TMK md. 202/1.). TMK.nun 178.maddesinde, "evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar." hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, boşanma kararı 30.6.2004 tarihinde kesinleşmiş görülmekte olan dava ise bir yıllık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra 6.11.2006 tarihinde açılmıştır. Davalı vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunmuştur. Davanın zamanaşımı süresinin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde esasa ilişkin kabul kararının verilmesi doğru görülmemiştir....

        (TMK.nun 225/son) Taraflar arasında evlilik tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TMK. m. 170.), bir yıl içinde başka mal rejimini seçmediklerinden 24.9.2002 tarihine kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.(4722 s.K. md. 10/1, 4721 s.K. TMK md. 202/1.) TMK.nun 178.maddesinde, “evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, boşanma kararı 10.04.2003 tarihinde kesinleşmiş, görülmekte olan dava ise bir yıllık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra 21.01.2008 tarihinde açılmıştır.Davalı vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesinde zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Mahkemece davanın bir yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerekirken, davacının katkısının kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddedilmesi doğru değil ise de, hüküm redde ilişkin olup sonucu itibariyle doğru olmaktadır....

          İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Tarafların Tarsus 1.Aile Mahkemesi'nin 2017/245 Esas-2017/327 Karar sayılı dosyası ile anlaşmalı olarak boşandıkları ve kararın kesinleştiği, tarafların 28/04/2017 tarihli duruşma esnasındaki beyanlarında karşılıklı olarak birbirlerinden mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak taleplerinin bulunmadığını beyan ettikleri, dava dilekçeleri ekinde Mahkemeye sunulan Protokolün 5 nolu bendinde de , tarafların evlilik süresince edinilmiş herhangi bir menkul veya gayri menkul bulunmadığından mal paylaşım ve talep isteklerinin bulunmadığı hususunun yer aldığı, bu doğrultuda mahkeme gerekçeli kararının hüküm kısmının 5 nolu bendinde tarafların karşılıklı olarak birbirlerinden mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan herhangi bir eşya ve alacak masraf talepleri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği ve boşanma kararının kesinleştiği, anlaşmalı boşanma...

            Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kuruldan da yardım alınmalıdır. Somut olaya gelince; eşler, 09.11.1990 tarihinde evlenmiş, 27.12.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Yasa'nın 10, TMK 202.m)....

              Yukarıda açıklananlar ışığında davacının dava dilekçesinin ekinde boşanma protokolünü mahkemeye sunmuş olması, boşanma davasındaki beyanları, boşanma kararının hüküm kısmı ve tarafların hiçbir zaman protokoldeki imzalarını inkar etmemiş olmaları, mahkemenin protokole göre boşanma kararı verilmesi dikkate alındığında, boşanma dava dosyasındaki bu belge ve beyanların mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu; böylece, görülmekte olan davada kesin delil niteliğini taşıdığı ve ayrıca davacının bu ikrarına rağmen eldeki davayı açarak dürüstlük kuralına aykırı davrandığı ve bu durumun hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu değerlendirilmekle davalı kadının istinaf başvurusunun kabulü ile, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve bu konuda yeniden hüküm kurulurak, davacının açmış olduğu mal rejimine yönelik davanın reddi yönünde karar verilmesi gerektiği kanaati ile aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....

                Yukarıda açıklananlar ışığında davacının dava dilekçesinin ekinde boşanma protokolünü mahkemeye sunmuş olması, boşanma davasındaki beyanları, boşanma kararının hüküm kısmı ve tarafların hiçbir zaman protokoldeki imzalarını inkar etmemiş olmaları, mahkemenin protokole göre boşanma kararı verilmesi dikkate alındığında, boşanma dava dosyasındaki bu belge ve beyanların mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu; böylece, görülmekte olan davada kesin delil niteliğini taşıdığı ve ayrıca davacının bu ikrarına rağmen eldeki davayı açarak dürüstlük kuralına aykırı davrandığı ve bu durumun hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu değerlendirilmekle davalı kadının istinaf başvurusunun kabulü ile, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve bu konuda yeniden hüküm kurulurak, davacının açmış olduğu mal rejimine yönelik davanın reddi yönünde karar verilmesi gerektiği kanaati ile aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....

                  Dosya arasında bulunan tarafların boşanmasına ilişkin ... ....Aile Mahkemesi'nin 2012/917 esas-2012/997 karar sayılı dosyanın incelenmesi neticesinde, ....07.2012 tarihli protokol uyarınca tarafların TMK'nun 166/....maddesi gereği anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiği, boşanma hükmünde söz konusu protokolün onaylandığı anlaşılmaktadır. Protokolde “Taraflar bunların dışında birbirlerinden menkul ve gayrimenkul hak talebinde bulunmayacaklardır” şeklinde beyanda bulunmuşlar, birlikte imzaladıkları ....07.2012 tarihli bu protokolü boşanma dava dosyasına sunmuşlar, mahkemece söz konusu protokol esas alınarak tarafların boşanmalarına ve protokolün onaylanmasına karar verilmiştir. Taraflarca boşanma dava dosyasına sunulan menkul ve gayrimenkul hak talebinde bulunmayacaklarına ilişkin beyanları ...'ın ve Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre mal rejiminin tasfiyesini de kapsar....

                    Davalı-karşı davacı kadının bu talebinin incelenebilmesi eşler arasındaki mal rejiminin sona ermesi halinde mümkündür. Boşanma hükmü taraflara temyiz edilmediğinden kesinleşmiş olup, davalı-davacı kadının mal rejimine ilişkin talebi dinlenebilir hale gelmiştir. Davalı-davacı kadının adli yardımdan yararlandığıda dikkate alınarak davalı-davacı kadının mal rejimine ilişkin talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. b)Mahkemece davalı-karşı davacı kadının boşanma davası kabul, davacı-karşı davalı erkeğin ise boşanma davası reddedildiğine göre, davada kendisini vekille temsil ettiren kadın yararına iki ayrı vekalet ücreti takdiri gerekirken, mahkemece bu husus nazara alınmadan kadın yararına tek vekalet ücretine hükmolunarak, davacı-karşı davalı erkek yararına da vekalet ücretine hükmolunması doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu