Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hayata kast nedeni ile boşanma sebebi kanunda, eşlerden birinin diğeri tarafından hayatına kastedilmesi halinde boşanma davası açabileceği şeklinde düzenlenmiştir (TMK mad. 162/1). Yasa maddesinin kanunda düzenlendiği yer ve kenar başlığından açıkça anlaşılacağı gibi, zina ve hayata kast nedeniyle boşanma kararının eşin alacak talebine etkisi, edinilmiş mallara katılma rejimine (TMK mad. 218- 241) özgü ve sadece artık değere katılma alacağı (TMK m. 236) için söz konusudur. Bir başka anlatımla, mal ayrılığı rejimindeki katkı payı alacağı ve edinilmiş mallara katılma rejimindeki değer artış payı alacağı (TMK mad. 227) için, TMK’nin 236/2. maddesi uygulama alanı bulmaz....

Taraflar 2.10.1986 tarihinde evlenmişler, 21.11.2003 tarihinde açılan boşanma davasının kabul edilmesi üzerine hükmün kesinleştiği 27.5.2005 tarihinde boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. (TMK.nun 225/2). Taraflar arasında 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM m.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği ve boşanma davasının açıldığı 21.11.2003 tarihine kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.202, 4722 s.Yürürlük K.m.10/1). Dava konusu 25309 ada 7 parsel üzerindeki kargir apartmanın 1.kat 1 nolu bağımsız meskeni, mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 16.9.1996 tarihinde satın alınıp davalı ... adına tescil edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamalar ve meskenin edinme tarihi itibarıyla dava, mal ayrılığı rejimi döneminde edinilen meskenin alımında katkıda bulunulduğu iddiası ile açılan katkı payı alacağı isteğine ilişkindir. Meskenin alımına yapılan katkının, tanık dahil her türlü delille ispatlanması mümkündür....

    Aile Mahkemesinin 2020/613 esas sayılı dosyasıyla açtığı boşanma davası halen derdesttir. Yine iş bu davanın akıbetini bilmediğimiz için biz Konya 3. Aile Mahkemesinin 2022/979 esas sayılı dosyasıyla aynı mahiyette mal rejimi davası açtık. Aynı mal varlığına ilişkin bir davadır. O dosya kapsamında da iş bu davaya konu taşınmazların üzerine tedbir konulmuştur. Boşanma davasının bekletici mesele yapılmasını ve birleşme hususunda Mahkemeler arasında yazışmalar yapılmasını talep ediyoruz. " şeklinde beyanda bulunduğu, mahkemece " taraflar arasında yürüyen ve bu davaya dayanak yapılan boşanma davasının Düzce 2. Aile Mahkemesi'nin 11/02/2020 tarih, 2018/606 esas, 2020/103 karar sayılı ilamı ile reddedildiği, kararın kesinleştiği, iş bu davanın Düzce 2....

    Taraflar 16.01.2007 tarihinde evlenip, 03.09.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulle sonuçlanması üzerine boşanmışlar, boşanma hükmü 15.10.2012 tarihinde kesinleşmiştir. Taraflar arasındaki mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir (TMK.nun 225/2). Eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden, evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM'nin 170.maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejimi, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 22.09.2010 tarihine kadar 4722 sayılı Kanun'un 10. maddesi gereğince, TMK'nun 202. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Dava konusu 36 M 0327 plakalı araç evlilik birliği devam ederken satın alma yoluyla 07.03.2007 tarihinde davalı eş adına kaydedilmiştir. İktisap tarihi gözönüne alındığında aracın edinilmiş malvarlığı kapsamında olduğu sabittir....

      Davalı ise, niza konusu taşınmazın boşanma tarihinden sonra tapu kaydında belirtilen tarihte satın alındığını bildirmiştir. Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinekadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK.nun 202. maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler. Davacı tarafından katkının yapıldığı ve taşınmazın satın alındığı iddia edilen tarih (1998) itibariyle eşler arasında 743 sayılı MK.nun170. maddesi uyarınca "mal ayrılığı" rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2. maddesine göre boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir....

        Şöyle ki, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile tarafların boşanmalarına ilişkin mahkeme kararı dikkate alındığında, kadın eş tarafından 03.09.2008 tarihinde erkek eş aleyhine boşanma davası açıldığı, yargılama aşamasında davadan feragat ettiği ve davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, daha sonra erkek eş tarafından açılan boşanma ve kadın eş tarafından açılan karşı boşanma davasında yapılan yargılama neticesinde 26.10.2011 tarihli kararla tarafların boşanmalarına karar verildiği, kararda erkek eşin uzun zaman önce müşterek evi terk ettiğinin yazılı olduğu anlaşılmaktadır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet Eşyası Alacağı- Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından reddedilen boşanma davası, ziynet alacağı ve mal rejiminden kaynaklanan alacak taleplerine ilişkin hüküm kurulmaması yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının boşanma davasına yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadının ziynet alacağı talebi, boşanmanın eki niteliğinde bulunmayıp, ayrıca nispi harca tabidir. Dava dilekçesinden alınan başvurma harcı bu dilekçe içindeki tüm istekleri kapsar....

            Taraflar, 18.9.2004 tarihinde evlenmiş, 25.01.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 16.05.2008 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlardır. Eşler arasında başka mal rejimi seçilmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar (TMK.nun 225/2. m) yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202.m)....

              Şöyle ki; tarafların boşanma dava dosyasına sundukları boşanma protokolünde mal rejimin tasfiyesine yönelik bir düzenleme olmadığı gibi, gerekçe ve hükümde de mal rejiminin tasfiyesine yönelik bir hüküm yoktur. Diğer yandan, feragatin somutlaştırılmış bir hak ile ilgili kayıtsız ve şartsız, herhangi bir kuşkuya yer vermeyerecek biçimde açık olması gerekir. Bu durumda, 18.08.2005 tarihli duruşmada davacı kadının "Paylaşılacak bir malımız ve eşya talebim yoktur", davalı erkeğin ise "Paylaşılması gerekli bir malımız ve eşya talebim yoktur" şeklindeki anlatımlarının mal rejiminin tasfiyesi yönünden feragat olarak kabul edilmesi de mümkün değildir. O halde, mahkemece iddia ve savunma doğrultusunda taraf delilleri toplanarak sonuca göre asıl ve karşı davanın esasıyla ilgili bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir....

                Yapılan incelemede Bursa Merkez Hacıbaba Mahallesi, ada 115, parsel 43’deki 110/1520 paylı dairenin % 50’si, Bursa Mudanya Merkez Aydoğdu Mahallesi, ada 127, parsel 15’deki 20/432 paylı dairenin % 50’si ve Bursa Merkez Türkiye Halk Bankası Şubesindeki vadeli hesaptaki 40.000 TL’nin % 50’si ölüm ya da boşanma halinde her ne şart ve şekilde olursa olsun % 50 hissesi eş Nazmiye Zeybel (Nalbur’a) ait olacaktır. Tarih ve tarafların isim ve imzalarını içermektedir. Taraflarla ilgili Yargıtay denetiminden geçen boşanma dosyasındaki gerekçe kısmında mal paylaşım sözleşmesinin evlenme tarihinde imzalandığı, ancak ...’in kendisine bakılması amacıyla bu senedi imzaladığı, Nazmiye Zeybel’in bakım görevini yerine getirmediği…v.s. yazılmasına karşın; eldeki derdest dosyada mal rejimi sözleşmesinin TMK.nun 202.maddesi kapsamında belirtildiği şekilde olmadığı ve Borçlar Kanununun 19 ve 20.maddesi hükümlerine göre de batıl olduğu gerekçeleri yazılıdır....

                  UYAP Entegrasyonu