Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şöyle ki; kural olarak, boşanma kararı kesinleşmedikçe mal rejiminin tasfiyesi gerçekleştirilemez. Ancak boşanma kararının kesinleşmesinden sonra tasfiye gündeme gelir. Ne var ki, usul ekonomisi gözetilerek henüz mal rejimi davası derdest iken açılan ve devam eden boşanma davasının bulunması halinde boşanma davasının sonucunun beklenmesi bakımından bekletici mesele yapılması öteden beri Dairenin uyguladığı bir ilkedir. Direnme kararı üzerine Hukuk Genel Kuruluna intikal eden bir dava nedeniyle, Hukuk Genel Kurulunun 27.06.2012 tarihli ve ... Esas, 2012/420 sayılı kararında, mal rejimi davasında, boşanma davasının sonucunun beklenmesi gerektiğine karar verilmiştir. Somut olayda, taraflar arasında görülen ......

    Fıkrada belirtilen boşanmanın mali sonuçları ibaresiyle , “ kastedilen TMK.nun 174. maddesinde yer alan maddi ve manevi tazminat, aynı Kanun'un 175. maddesinde yer alan yoksulluk nafakası, çocuklar için bağlanacak nafaka ve boşanmanın fer’i (eki) sayılan diğer haklar kastedilmektedir”. Mal rejimlerinden kaynaklanan malların TMK.nun 166/3. fıkrasında kastedilen boşanmanın mali sonuçları arasında olduğunun kabulü mümkün değildir. Çünkü, gerek doktrinde ve gerekse uygulamada baskın görüş; mal rejimleri ile ilgili davaların boşanmanın eki niteliğinde davalar olmadığı, onlardan bağımsız bir dava oldukları yönündedir. Uygulamada bu konuda bir duraksama söz konusu değildir. Bu bakımdan tarafların anlaşmalı boşanma protokolü yaparken mal rejimi konusunda anlaşmaları zorunlu değildir. Ancak, taraflar anlaşmalı boşanma protokolü yaparken aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan mallar bakımından anlaşmalarına engelleyen bir hükümde bulunmamaktadır....

      Boşanma davasında sunulan protokol içeriği ve tarafların tazminat talepleri bulunmadığına ilişkin ifade, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.05.2009 gün 2009/2-158 Esas 2009/217 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi boşanmanın mali sonuçları üzerindeki anlaşma olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 174.maddesinde düzenlenen boşanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat, 175.maddesinde düzenlenen yoksulluk ve 182.maddesinde düzenlenen iştirak nafakası talep haklarına ilişkindir. Boşanma dosyasındaki beyan boşanmanın fer’ilerine ilişkin olup, katılma alacağına konu taşınmaz bu beyan içinde değildir, mal rejimini kapsamamaktadır. Başka bir anlatımla, somut olayda boşanma dosyası içeriğindeki beyanlarla tarafların aralarındaki mal rejimini tasfiye ettikleri kabul edilemez....

        Somut olayda; Toplanan ve sunulan deliller,uyap kayıtlarına göre;Taraflar arasındaki boşanma davasının Karşıyaka 3.Aile Mah.nde görülmeye devam edildiği,o dava dosyasındaki yetki itirazının reddedildiği,yine taraflar arasında görülen ve Manavgat 1.Aile Mah.nin 2021/630 Esas sayısı ile görülen boşanma dava dosyasında da yetki itirazı ile birlikte Karşıyaka 3.Aile Mah.ndeki dava dosyası ile birleştirme talep edildiği ve birleştirildiği,birleştirme kararına ilişkin istinaf başvurusunun Antalya Bölge Adliye Mah.2.HD.nin 2022/ 1690 E-2022/1638 K.sayısı ile esastan reddedildiği ,yine Manavgat 1.Aile Mah.nin 2021/631 Esas sayısında görülmeye başlanan mal rejimine dayalı alacak davasında Karşıyaka Aile Mah.ne yetkisizlik kararı verildiği ve Karşıyaka 2.Aile Mah.nin 2022/356 Esas sayısına kayıt yapıldığı,böylece Karşıyaka Mahkemelerinde boşanma ve birleşen boşanma davaları ile mal rejimine dayalı diğer davanın görülmeye devam edildiği anlaşılmıştır....

        Bölge Adliye Mahkemesince, davacının asıl amacının, boşanmaya ilişkin mahkeme hükmünün iptali değil, taşınmaz devrine ilişkin tasarrufun iptali olduğu, tasarrufun tarafları, eski karı-koca ve boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmiş olmadığı, tarafların mahkemeye anlaşma şeklinde bildirdikleri iradeleri ile mal paylaşımı belirlendiği, bu gibi hallerde borçlunun alacaklısından mal kaçırabilme imkânı olduğu,bu nedenle, boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmediğine ve tarafların mahkemeye anlaşma şeklinde bildirdikleri iradeleri ile mal paylaşımı belirlenmiş olduğundan yapılan tasarruf işlemlerinin mahkeme ilamının icrası niteliğinde olmayıp, alacaklılardan mal kaçırma amacına yönelik olduğundan ilk derece mahkemesince davanın kabulü ile yapılan tasarrufların iptaline karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmediğinden bahisle davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,...

          Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir. Bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 s.lı HMK'nun 30. m) bekletici mesele yapılmalıdır. Tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş ve sona erdirecek davanın da henüz açılmamış olduğunun anlaşılması durumunda ise davanın görülebilirlik ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir....

          TMK 206. maddesinde haklı bir sebep varsa hakimin, eşlerden birinin istemi üzerine, mevcut mal rejiminin mal ayrılığına dönüşmesine karar verebileceği düzenlenmiştir. Söz konusu talep yönünden görevli mahkeme Aile mahkemeleri olup, taraflar arasında devam eden bir boşanma davası var ise bu talebin sadece boşanma davasının açıldığı Mahkemeden istenebileceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Mahkemece, davanın kaldığı yerden devamı ile talep hakkında ilgili yasal düzenlemeler ve eldeki dava tarihi itibariyle derdest olan boşanma davası gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir....

            Evlilik birliği içinde davalı adına edinilerek, boşanma sonrası satıldığı iddia edilen 07 E 1714 plakalı aracın belirtilen tarih aralığına ilişkin tescil evrakları getirtilmediğinden niza konusu aracın davalı adına alım satım tarihleri anlaşılamamaktadır. TMK.nun 179. maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Taraflar, başka bir mal rejimi seçildiğini ileri sürmediklerine göre, evlenme tarihinden mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar mal ayrılığı rejimine tabidirler. Davacı tarafından katkının yapıldığı, taşınmaz ve aracın satın alındığı iddia edilen tarih itibariyle eşler arasında 743 sayılı MK.nun 170. maddesi uyarınca “mal ayrılığı” rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2. maddesine göre boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir....

              Sözü edilen kanunlar ile bölüm başlıkları ve kanun maddeleri bir bütün olarak ele alıp değerlendirildiğinde; "mal" tabirinden, eşlerin sahip oldukları ve mal rejiminin tasfiyesi davalarında konu edilebilecek, ekonomik değeri bulunan taşınır-taşınmaz varlıkların tamamının anlaşılması gerekmektedir. Taraflar arasında görülen ... 2. Aile 2010/796 Esas ve 2010/1234 Karar sayılı boşanma dosyası incelendiğinde, duruşmada her iki tarafın alınan imzalı beyanlarında "..mal veya gelire dayalı hiçbir hak ve iddiam yoktur, hiçbir baskı, tehdit ve taciz altında kalmadan kendi hür irademle boşanmak istiyorum" şeklinde ifade verdikleri anlaşılmaktadır. Tarafların boşanma dava dosyasında imzalı beyanlarında kullandıkları "mal" ifadesi Yargıtay'ın ve Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre mal rejiminin tasfiyesini de kapsar. Zira bahsedilen “ mal '' tabirinden mal varlıklarına ilişkin ayni ve şahsi hakların tamamının anlaşılması gerekir....

                Bunun dışında kalan çocukların velayetine, çocuklarla kişisel ilişki kurulmasına, maddi ve manevi tazminata ve yargılama giderlerine ilişkin maddeleri ise açıkça ve ayrıca boşanma ilamının hüküm kısmında gösterilmiştir. Bu hal ve tarafların yargılamadaki beyanları dikkate alındığında protokolün mahkemece uygun bulunduğu; ancak, içeriği de evlilik birliği içinde edinilmiş herhangi bir mal olmadığı, bu nedenle taleplerinin bulunmadığı şeklinde olan 7.maddenin gerek bu ifade tarzı gerekse de mal rejiminin boşanmanın mali hükümlerinden olmaması nedeniyle hüküm fıkrasında bu kısmın ayrık tutulduğunun kabulü gerekmekte; bu hal anılan protokolün ve boşanma davasında gerçekleşen beyan ve belgelerin tümüyle mahkeme içi ikrar ve kesin delil olma niteliğini etkilememektedir....

                  UYAP Entegrasyonu