"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminin Tasfiyesi ... ile ... aralarındaki mal rejiminin tasfiyesi davasının kısmen kabulüne dair ... 5. Aile Mahkemesi'nden verilen ... gün ve ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... vekili, evlilik birliği içerisinde edinilen dava dilekçesinde belirtmiş olduğu davalı adına kayıtlı üç adet taşınmazla ilgili olarak davalı adına olan tapu kaydının 1/2'sinin iptali ile davacı adına tescili, olmadığı takdirde bedellerinin yarısının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle 10.000,00 TL'nin faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir....
(HMK md.389) Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK'nin 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir....
Yerel Mahkemece, TMK'nun 206. maddesi kapsamında yaptığı araştırma ve inceleme sonucu elde edilen bilgi ve belgeler ile ticaret sicil gazetesi, şirkete ait belgeler ve tüm dosya kapsamı ile TMK'nun 206. maddesindeki haklı sebeplerin somut olayda gerçekleşmediği, Mahkemece gösterilen gerekçenin usul ve kanuna uygun bulunduğu gözetilerek davacı vekilinin TMK'nun 206. maddesi gereğince, mevcut mal rejiminin mal ayrılığına dönüştürülmesi isteğine yönelik temyiz itirazları yerinde bulunmadığından reddiyle hükmün bu kısmının ONANMASINA, Davacı vekilinin katılma alacağına yönelik temyiz itirazlarına gelince, taraflar 13.10.1986 tarihinde evlenmiş olup, 29.03.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulle sonuçlanması ve Uyap üzerinden alınan nüfus aile kayıt tablosuna göre, 15.11.2012 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Kural olarak, boşanma kararı kesinleşmedikçe mal rejiminin tasfiyesi gerçekleştirilemez. Ancak boşanma kararının kesinleşmesinden sonra tasfiye gündeme gelir....
TMK.nun 225/2 maddesi uyarınca mal rejimi boşanma davasının açıldığı 13.3.2003 tarihinde sona ermiştir. Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar “mal ayrılığı” (743. Sayılı TKM.nin 170.m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise yasal “edinilmiş mallara katılma rejimi” geçerlidir (TMK.nun 202, 4722 sayılı Yasanın 10.m.). Davacı ... dava dilekçesinde, dava konusu meskenin adına tapuda kayıtlı iken anlaşmalı boşanma karşılığı davalı ...'ya devrettiğini ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuş, 4.10.2010 tarihli yargılama oturumunda ise, taşınmaz değerinin yarısının kendisine ödenmesini istediğini açıklamıştır. Mahkemece, bu istek katılma alacağı olarak değerlendirilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal Rejimin Tasfiyesi ve Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen mal rejiminin tasfiyesiyle ilgili "davanın açılmamış sayılmasına" dair olan hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı, boşanma davasıyla birlikle "mal rejiminin tasfiyesini" de talep etmiş, bununla ilgili ayrıca harç da yatırmıştır. Mahkemece, 24.06.2014 tarihinde tarafların boşanmalarına karar verilmiş, aynı kararla "mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine" karar verilmiş, bilahare, bu talep hakkında aynı esas üzerinden "davacının bir aylık sürede tefrik işlemlerini yapmak üzere başvuruda bulunmadığı" gerekçesiyle 27.10.2014 tarihinde verilen ek kararla davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir....
Somut olaya gelince; eşler, ilk olarak 11.03.2008 tarihinde evlenmiş, 08.10.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 21.01.2011 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlar, ikinci olarak 13.05.2011 tarihinde evlenip, 23.09.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 13.03.2012 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202/1). Tasfiyeye konu 3 nolu bağımsız bölüm, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu ilk evlilik dönemine denk gelen 05.08.2010 tarihinde; 48 RD 106 plakalı araç ise ilk boşanma dava tarihinden sonra 25.11.2010 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir....
Dosya arasında bulunan tarafların boşanmasına ilişkin ... ....Aile Mahkemesi'nin 2012/917 esas-2012/997 karar sayılı dosyanın incelenmesi neticesinde, ....07.2012 tarihli protokol uyarınca tarafların TMK'nun 166/....maddesi gereği anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiği, boşanma hükmünde söz konusu protokolün onaylandığı anlaşılmaktadır. Protokolde “Taraflar bunların dışında birbirlerinden menkul ve gayrimenkul hak talebinde bulunmayacaklardır” şeklinde beyanda bulunmuşlar, birlikte imzaladıkları ....07.2012 tarihli bu protokolü boşanma dava dosyasına sunmuşlar, mahkemece söz konusu protokol esas alınarak tarafların boşanmalarına ve protokolün onaylanmasına karar verilmiştir. Taraflarca boşanma dava dosyasına sunulan menkul ve gayrimenkul hak talebinde bulunmayacaklarına ilişkin beyanları ...'ın ve Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre mal rejiminin tasfiyesini de kapsar....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı ve Katılma Alacağı ... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı ve katılma alacağı davasının kabulüne dair ..... Aile Mahkemesi'nden verilen 06.01.2015 gün ve 307/... sayılı hükmün ...'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... vekili, boşanma davası ile birlikte açılıp tefrik edilen davada, dava dilekçesinde belirtilen malvarlıklarının %50'sinin davacıya verilmesini, mümkün olmaması halinde mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştur. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulü ile, 433.843,854-TL katkı payı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
, davalının evinde kendisinin aldığı beş adet burma bilezik, bir takı seti bulunduğunu, ayrıca eşyaların cins vasıf ve değerlerini ayrı ayrı dilekçesinde belirttiğini, davalının mal rejiminin tasfiyesi konusunda bu güne kadar herhangi bir girişimde bulunmadığını, anlaşmaya yanaşmadığını beyan ederek eşyaların ve altınların tarafına aynen iadesine, olmadığı takdirde boşanma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tüm hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 16.000,00....
Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlığa bakıldığında, dava dilekçesi ve davacı vekilinin 01/06/2022 tarihli dilekçesi birlikte değerlendirildiğinde, davacının sunduğu dava dilekçesinde davalı adına kayıtlı mal varlığını bildirip, bir kısım mal varlığına katkısından bahsedilerek boşanma esnasında müşterek malların ortak dağılımının yapılmasını talep ettiği, bu haliyle dava dilekçesinin talepler yönünden HMK.nın 31. maddesi gereğince mahkemece açıklatılması gerekmekle birlikte, buna mahal kalmadan davacı vekilince 01/06/2022 tarihli dilekçe ile mal rejiminin tasfiyesi talepleri bulunduğunun da beyan edildiği anlaşılmaktadır. Bu halde davacının talebi, boşanma ve mal rejiminin tasfiyesi istemine ilişkin olmakla, yerel mahkemece bildirilen mal varlığına ilişkin kayıtların getirtilmesi, taraflar arasındaki menfaat dengesi, ölçülülük ve hakkaniyet ilkeleri de gözetilerek ihtiyati tedbir talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır....