Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu aracın boşanma davası açılmadan çok uzun bir süre önce müvekkilinin mülkiyetinde kısa bir süre durmuş bir araç olduğunu, söz konusu aracın işleteni veya çalıştıranı olmadığını, boşanma davasından yıllar önce aracın mülkiyetinin 11 günlüğüne müvekkili üzerinde olmasının söz konusu aracı edinilmiş mallar kapsamında bulundurmadığını, aynı şekilde taşınmazın maliki Mehmet Kel olup edinilmiş mal kapsamına konulabilecek nitelikte olmadığını, evlilik birliği içinde boşanma süreci oluşmadan önce tarafların rızası ile elden çıkarılan zaten edinilmiş olmayan hiçbir malın edinilmiş mal kapsamında değerlendirilemeyeceğini, mahkemenin olayın esasını değerlendirmeden, taşınır ve taşınmazın ne kadar süre hangi nitelikte müvekkilinin üzerinde kayıtlı, boşanma sürecinden ne kadar süre önce iktisap edildiği, hangi sürede devir ve satışının gerçekleştiği, söz konusu durumun fiili niteliği gözetilmeden haksız ve hukuka aykırı karar verildiğini bildirerek...
Mahkemenize sunduğumuz boşanma dilekçesinde belirtmiş olduğumuz üzere eşimle maddi ve manevi mal paylaşımı yaparak anlaşmaya vardık. Mahkemenizce kısa sürede talebimiz yönünde karar vermenizi…” şeklinde ibarelere yer verilmiştir. Boşanma davası dava dilekçesinde sadece protokol sunulduğu belirtilmiş, başkaca açıklayıcı bilgi ve beyana rastlanmamıştır. Ancak ‘kısa sürede boşanma yönünde karar verme’ talebi de vurgulanmıştır. 24.07.2013 günlü ‘ön inceleme ve tahkikat duruşma tutanağında ise, ilk sayfada tarafların dava dilekçesi ve protokol metnini tekrarladıklarına dair beyanları imzaları ile tasdik ettirilmiş, ikinci sayfasında “5-Evdeki eşyaları paylaştık, ziynet eşyası ve çeyiz eşyaları vb mal anlaşmazlığımız ve talebimiz yoktur, ortak taşınır ve taşınmaz malvarlığımız da bulunmamaktadır…protokol ile huzurdaki beyanlar arasında çelişki doğar ise huzurdaki beyanların esas alınmasını talep ediyoruz…” sözcüklerinin duruşma tutanağına yazılarak imzalarının alındığı görülmüştür....
Dava konusu tüketici kredisi 2007 yılında 6400 TL olarak çekilmiş 26.11.2007 ila 27.04.2009 tarihleri arasında ödeme yapılarak toplam 7689,05 TL davacı tarafından ödenerek kapatılmış ve yine davacıya ait kredi kartlarından 2001 yılından boşanma dava tarihine kadar değişik tutarlarda harcamalar yapıldığı bir kısmının ödendiği ilgili bankalara ait hesap ekstre ve yazılarından anlaşılmaktadır. Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK.nun 202.maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir....
Uyuşmazlık, boşanma dosyasına sunulan ve boşanma kararının eki haline (mahkemece onaylanmakla) gelen protokolden kaynaklanmakta olup, mülkiyet hakkına ilişkindir. Bu durum karşısında, olayın gelişimi ve özelliği gözetildiğinde mülkiyet konusunda karar vermeyi engelleyen bir kanun hükmü de bulunmamaktadır. Temyize konu eldeki dosyada olmayıp, bir başka dava dosyasında (boşanma dava dosyasında) dahi olsa, davalının ikrarı mahkeme içi ikrar sayılıp kesin delil teşkil eder ve kendisi için bağlayıcı niteliktedir (Yargıtay HGK.nun 2010/2-96 E. 2010/106 K.) ((Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı baskı, ... 2001, C:2, s:2045). Eldeki davada davalı, iradeyi sakatlayan sebeplerle söz konusu protokolün iptalini de ileri sürüp kanıtlamadığından mahkemece, protokol doğrultusunda davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanlışa düşülerek reddine karar verilmesi isabetli görülmemiştir....
Dosyanın incelenmesinde, uyuşmazlığın mal rejimi tasfiyesi ve katılma alacağına ilişkin olup, dava konusunun taşınmaz ve araçlar olduğu, TMK'nin 214 ve devamı maddelerinde mal rejimi tasfiyesi davalarında, mal rejimi boşanma ile sona ermişse yetkili mahkemenin boşanma davasındaki yetkili mahkeme olduğu belirtilmiştir. Uyuşmazlığın gayrimenkul aynından değil, mal rejimi tasfiyesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Buna göre uyuşmazlığın Mudanya 1 Asliye Hukuk Mahkemesine görülmesi gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Mudanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 28.02.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
Taraflar 06.09.2003 tarihinde evlenmişler 27.03.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin kararın 13.12.2010 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini iddia etmediğinden evlilik tarihinden boşanma davasının açıldığı tarihe kadar yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Tarafların evlenme tarihi, dava dilekçesi ve dava konusu ... plaka sayılı aracın 27.11.2007 olan edinme tarihine göre, davacının isteği 4721 sayılı TMK'nun 202 ve devamı maddeleri gereğince kabul edilen yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan ve TMK'nun 219, 229, 230, 231, 232, 235 ve 236. maddeleri gereğince açılan katılma alacağına ilişkindir....
Davacı tarafından katkının yapıldığı ve aracın satın alındığı 13.09.2000 ve davalı adına kayıtlı bulunan banka hesaplarındaki mevduatların çekildiği 04.09.2000 tarihleri itibariyle eşler arasında 743 sayılı MK.nun 170.maddesi uyarınca “mal ayrılığı”rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2. maddesine göre boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir. Dava konusu araç ve mevduatın edinildiğinin ileri sürüldüğü tarihe göre, eşler arasında 743 sayılı MK.nun 170. maddesi hükmü uyarınca mal ayrılığı rejimi geçerli olduğundan uyuşmazlığın Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulmalıdır. Bu durumda 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK.nun 178. maddesinde düzenlenen dava zamanaşımına ilişkin düzenleme eldeki davaya uygulanamaz....
Davacı tarafından katkının yapıldığı ve aracın satın alındığı 13.09.2000 ve davalı adına kayıtlı bulunan banka hesaplarındaki mevduatların çekildiği 04.09.2000 tarihleri itibariyle eşler arasında 743 sayılı MK.nun 170.maddesi uyarınca “mal ayrılığı”rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2. maddesine göre boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir. Dava konusu araç ve mevduatın edinildiğinin ileri sürüldüğü tarihe göre, eşler arasında 743 sayılı MK.nun 170. maddesi hükmü uyarınca mal ayrılığı rejimi geçerli olduğundan uyuşmazlığın Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulmalıdır. Bu durumda 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK.nun 178. maddesinde düzenlenen dava zamanaşımına ilişkin düzenleme eldeki davaya uygulanamaz....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, tarafların boşanma protokolü ve kesinleşen boşanma ilamı ile edinilmiş mallarını tasfiye ederek mallarını paylaştırdıklarını, mal rejiminin boşanma protokolü ve boşanma ilamı ile tasfiyesinden yaklaşık 2.5 sene sonra açılan işbu davanın açıkça kötüniyetli olduğunu, tarafların, müvekkilinin açtığı ve İstanbul Anadolu 5. Aile Mahkemesinin 2019/92 E. 2019/203 K. sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, tarafların boşanırken hem yazılı bir anlaşma protokolü imzaladıklarını hem de duruşma esnasında mahkeme huzurunda beyanda bulunarak mahkeme içi ikrar ile mal rejimini tasfiye ettiklerini ve ne suretle tasfiye ettiklerini birbirleri ile uyumlu beyanları ile ifade ve ikrar ettiklerini, dolayısıyla davacının açmış olduğu davaya konu olabilecek bir mal tasfiyesi söz konusu olmadığını belirterek, davanın usulden ve esastan reddini, müvekkilinin mal varlığı üzerine konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir....
Bu nedenle, gerekçesiz şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan bozmayı gerektirmiştir. 2-Davacının, evlilik birliği içinde edinilen taşınmazlar ve bankada mevcut paraya yönelik talebi, mal rejiminin tasfiyesi niteliğindedir. Mal rejimi sona ermeden tasfiyeye gidilemez. Rejim ise, evliliğin boşanma veya iptal kararıyla sona ermesi halinde buna ilişkin davanın açıldığı, ölümle sona ermesi halinde, ölüm tarihinden, mal ayrılığına geçilmesi kararı verilmesi halinde ise, buna ilişkin dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer (TMK m. 225). Bu hükme göre, boşanma kararı kesinleşmedikçe tasfiye talebi incelenemez. Boşanma hükmü henüz kesinleşmediğine göre, tasfiyeye ilişkin bu talebin boşanma davasından tefrik edilmesi, boşanmanın kesinleşmesinin beklenmesi ve bundan sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Bu hususun nazara alınmayarak yazılı gerekçe ile ret hükmü kurulması doğru bulunmamıştır....