Buna göre; velayeti babaya verilen ve fiilen baba yanında kalan ve ihtiyaçları baba tarafından karşılanan müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaç düzeyi ile nafakanın niteliğine, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü ve TMK'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre mahkemece takdir olunan katılım nafakası az bulunmuştur. Davacı istinaf aşamasında katılım nafakasının her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında arttırılmasını talep etmiş ise de, dava dilekçesinde talep de bulunmadığı dikkate alındığında istinaf aşamasındaki bu isteği geçerli olmayacağından sonraki yıllara ilişkin arttırım talebinin reddine karar vermek gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve özellikle davalı kadın yararına takdir edilen nafakanın dava tarihi olan 01.03.2010 tarihinden boşanma kararının kesinleştiği 05.03.2011 tarihine kadar tedbir nafakası olduğunun anlaşılmasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemence verilen ilk hükümde davalı kadın yararına 200 TL yoksulluk nafakası takdir edilmiş ve davacı kocanın boşanma davasının kabulü sebebiyle koca yararına vekalet ücreti takdir edilmemiştir....
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; boşanmaya sebep olan olaylarda erkek tamamen kusurlu kabul edilerek, davanın kabulü ile tarafların TMK'nun 166/1 maddesi uyarınca boşanmalarına, müşterek çocuklar Berfin ve Rojda'nın velayetinin anneye, Taha ve Hazal'ın velayetinin babaya tevdii ile çocuklar ile diğer ebeveyn arasında kişisel ilişki kurulmasına, müşterek çocuklar Berfin ve Rojda yararına aylık 300'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 200 TL tedbir nafakası ile 15.000 TL maddi, 15.000 TL manevi tazminata, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine hükmolunmuştur. Davacı vekili verilen kararı; maddi, manevi tazminat, tedbir ve iştirak nafakası miktarları ile yoksulluk nafakasının reddi hükümleri yönünden istinaf etmiştir. Davalı istinaf başvurusuna cevap vermemiştir. Dava; evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve fer'ileri istemine ilişkindir....
Türk Medeni Kanununun 169. maddesi gereğince; boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri bu hususta bir isteğin bulunup bulunmadığına bakmaksızın re'sen almak zorundadır. Somut olayda, taraflar arasında görülen boşanma davasında mahkemece, 15/10/2014 tarihli ara karar ile müşterek çocuk için Türk Medeni Kanununun 169'ncu maddesi çerçevesinde aylık 6.000 TL tedbir nafakası tayin edilmiştir. Mahkemenin ara karar ile, davanın devamı süresince önlem olarak hükmettiği tedbir nafakası, aksi yönde yeni bir karar alınmadıkça, boşanma kararının kesinleşmesine kadar devam eder ve bu hususta son kararda hüküm bulunmasa bile aksi yönde bir karar bulunmadıkça bu nafakanın ilamsız icra takibi yoluyla icrası mümkündür....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesi'nin 06.12.2021 tarihli ve 2021/853 Esas, 2021/1925 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece verilen ilk hükümdeki boşanma kararına karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurusu bulunmadığından boşanma hükmünün 12.09.2017 tarihinde kesinleştiği, boşanma hükmü kesinleştiği halde İlk Derece Mahkemesince kaldırma kararı sonrasında yeniden boşanma hükmü kurulmasının hatalı olduğu, boşanma konusunda karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiği ancak bu konunun istinaf konusu edilmediği, kadın yararına yoksulluk nafakası verilmesine ilişkin koşulların oluşmadığından yoksulluk nafakasının reddine karar verilmesinin hukuka uygun olduğundan bahisle davalı kadının vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1....
düşük miktarda yoksulluk nafakası ve tazminata karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle kararın kaldırılması, davanın reddine karar verilmesi aksi halde talepleri doğrultusunda nafaka ve tazminata karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma" davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı tarafından, yararına hükmedilen tazminatların miktarı, iştirak nafakalarının miktarı, tedbir ve yoksulluk nafakası isteğiyle ilgili hüküm kurulmaması yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle 17.04.2014 tarihli ikinci oturumda, davalı-karşı davacı yararına 200 TL. tedbir nafakasına hükmedildiğinin anlaşılmasına göre, davalı-karşı davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-karşı davacı, karşı dava dilekçesinde talep ettiği tedbir nafakasının karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamını da istemiştir....
Her ne kadar boşanma davası açmakla ayrı yaşama hak kazanan kadın lehine tedbir nafakası taktir edilmesi gerektiği akla gelse de, tarafların yurt dışında boşandıkları, boşanma kararının tanınmasına ve tenfizine karar verilip kararın kesinleştiği, boşanmanın sonuçlarının yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarihe kadar geriye etkili olarak yürürlüğünün bulunduğu, başka bir ifadeyle tanıma ve tenfiz kararının etkisinin yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarihten itibaren hüküm ifade edeceği, somut olayda yabancı mahkeme kararının 2018 yılında kesinleştiği, eldeki davanın 2020 yılında açıldığı, bu durumda kadın açısından kesinleşmiş boşanma kararı hukuken mevcut olmakla tedbir nafakası koşullarının oluşmadığı, ilk derece mahkemesince kadına tedbir nafakası hükmedilmemesinde isabetsizlik olmadığı değerlendirilmiş, kadının tedbir nafakasına yönelik istinafı reddedilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Yapılan yargılama sonunda mahkemece; davanın kabulü ile TMK 166/1 maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, müşterek çocuk Burak'ın velayetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 250 TL iştirak nafakası, davacı için aylık 300 TL yoksulluk nafakası, 5.000 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminat takdirine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı davacı tarafça istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanma ve velayete yönelik hükümleri kabul ettiklerini, ancak takdir edilen tazminat ve nafaka tutarlarının yetersiz olduğunu beyan etmek suretiyle belirtilen yönlerden kararın kaldırılması ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Dava TMK 166/1 maddesi uyarınca boşanma ve fer'ilerine ilişkindir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise velayet düzenlemesi, yoksulluk nafakası ve tazminatların miktarı ile tazminatlara faiz hükmedilmemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Taraflarca açılan karşılıklı boşanma davalarının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılaması sonucunda, erkeğin boşanma davasının reddine, kadının karşı boşanma davasının kabulü ile tarafların TMK 166/1 gereğince boşanmalarına, velayet hak ve görevinin davacı-karşı davalı babaya verilmesine, davalı-karşı davacı kadın lehine aylık 200 TL tedbir, 400 Türk lirası yoksulluk nafakası, 10.000 maddi, 10.000 manevi tazminat verilmesine karar verilmiştir...