Yoksulluk nafakası boşanma davası içinde ve onun devamı sırasında boşanma ile ilgili hüküm kesinleşinceye kadar istenebileceği gibi boşanma davası sonuçlandıktan sonra harcı verilerek açılmış ayrı bir dava ile de istenebilir. Evliliğin boşanma sebebi ile sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. (TMK m.178) Yoksulluk nafakası, boşanma davası sonuçlandıktan sonra, bir yıllık süre içinde ayrı bir dava ile de istenebilir. Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; yoksulluk ve iştirak nafakası artırması talepli olarak görülen bu davanın 17/06/2020 tarihinde açılmış olduğu, Kayseri 6. Aile Mahkemesi'nin 2016/485 esas ve 2017/259 karar sayılı, 12/06/2019 kesinleşme tarihli, 30/03/2017 tarihli kararında iş bu davamızın davacısı kadının ağır kusurlu bulunduğu, velayeti iş bu davamızın davacısı anneye verilen müşterek çocuk için aylık 150,00.-TL iştirak nafakasına hükmedildiği anlaşılmıştır....
Yoksulluk nafakası boşanma davası içinde ve onun devamı sırasında boşanma ile ilgili hüküm kesinleşinceye kadar istenebileceği gibi boşanma davası sonuçlandıktan sonra harcı verilerek açılmış ayrı bir dava ile de istenebilir. Evliliğin boşanma sebebi ile sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. (TMK m.178) Yoksulluk nafakası, boşanma davası sonuçlandıktan sonra, bir yıllık süre içinde ayrı bir dava ile de istenebilir. Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; yoksulluk ve iştirak nafakası artırması talepli olarak görülen bu davanın 17/06/2020 tarihinde açılmış olduğu, Kayseri 6. Aile Mahkemesi'nin 2016/485 esas ve 2017/259 karar sayılı, 12/06/2019 kesinleşme tarihli, 30/03/2017 tarihli kararında iş bu davamızın davacısı kadının ağır kusurlu bulunduğu, velayeti iş bu davamızın davacısı anneye verilen müşterek çocuk için aylık 150,00.-TL iştirak nafakasına hükmedildiği anlaşılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kusur, velayet, manevi tazminat ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle * boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadının bir kusurunun bulunmadığının anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.31.05.2006 çar. KARŞI OY Davacı kadın tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 f....
in velayetinin davacı babaya verilmesine, evlilik birliği içinde edinilmiş mal olan ve halen davalının oturduğu taşınmaz (tapu bilgilerinin celbi ile) mal rejimi tasfiyesi ile davacının katılım alacağı hakkı nedeniyle, kaydına ihtiyati tedbir konularak 3. şahıslara devrinin önlenmesine, boşanma kararı kesinleştiğinde ve yargılama sonucunda gerçek alacak miktarını talep etme hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL katılım alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. talep ve dava etmiştir III....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin eşi hamileyken evi terk ettiği, hamilelik sürecinde ve doğumda eşini yalnız bıraktığı, yanında olmadığı, evi terk ettikten sonra eve maddî katkı sağlamayarak ve para göndermeyerek ekonomik şiddet uyguladığı, hakaret ve aşağılayıcı sözlerde bulunarak duygusal şiddet uyguladığı, taraflar arasında 2016 yılında görülen boşanma davasının her iki tarafın da feragati nedeniyle reddedildiği, erkeğin birleşen davaya karşı açtığı boşanma davasında ileri sürdüğü hususların taraflar arasında daha önceden görülen boşanma davasında ileri sürdüğü vakıalar olduğu, tarafların feragatten sonra beraber yaşadıkları ve böylece kadına ait kusurları affettiği, kadının sadakatsizliğine ilişkin iddiaları da ispatlayamadığı, böylelikle boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına kusur atfedilemeyeceği, kadının asıl davada çocuklar için tedbir nafakası talep ettiği, çocuklar için...
Sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği ve müşterek çocuklarının velayet haklarının mahkemece kendisine bırakıldığını, söz konusu kararda müşterek çocukların her birine 300,00 TL katılım nafakası bağlandığını, çocukların büyümeleri ve okula başlaması okul masraflarının artması ayrıca kirada oturması nedeniyle 600,00 TL çocuklarının ihtiyaçlarının karşılanması açısından çok düşük kaldığını, bu nedenle müşterek çoçuklardan her biri için 300,00 TL olarak hükmolunan iştirak nafakasının her bir çocuk yönünden ayrı ayrı, aylık 500,00'er TL den toplam 1.000,00 TL nafakaya hükmolunmasını talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; nafaka harici çocuklarının her türlü ihtiyaçlarını da karşılamaya çalıştığını, talep edilen miktarın fazla olduğunu beyan etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Asıl dava, TMK.nun 197.maddesine dayalı tedbir nafakası istemine, karşılık dava ise boşanma ve fer'ilerine ilişkin olup, mahkemece verilen hüküm davacı-karşı davalı tarafından boşanma davasının fer'ileri olan yoksulluk nafakası ve manevi tazminat istemlerine hasren temyiz edilmiştir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 6.9.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Öte yandan ayrı yerlerde açılan davaların; evlilik birliğinin korunması hükümlerine dayalı olarak TMK. nun 197. maddesine göre açılan tedbir nafakası davası ile boşanma hükümlerine dayalı olarak TMK.nun 166.maddesine göre açılan boşanma davasından ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında boşanma davası olsun yahut olmasın eşler evlilik birliğinin ayrı dava ile korunmasını isteyebilir (TMK. md.201). Diğer bir anlatımla, tedbir isteğinin boşanma davasında istenilmesini zorunlu kılan bir hüküm yasada yer almamaktadır. Kaldı ki tedbir nafakası davası ve boşanma davası aynı sebepten doğmadığı için biri hakkında verilecek hüküm diğerini etkileyecek nitelikte bulunmamaktadır. O halde mahkemece, usulüne uygun birleştirme talebi bulunmadığından; talebin reddi ile davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davaların birleştirilmesine karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir....
Buna göre; velayeti anneye verilen ve fiilen anne yanında kalan ve ihtiyaçları anne tarafından karşılanan müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaç düzeyi ile nafakanın niteliğine, tarafların sosyal ve ekonomik durumları,mevcut delil durumu , paranın satın alma gücü ve TMK'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre mahkemece takdir olunan katılım nafakası az bulunmuştur. Gösterilen nedenlerle; davacının istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b-2 maddesi gereğince; kısmen kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının " dava tarihi olan 23.07.2020 tarihinden geçerli olmak üzere müşterek çocuk Aziz Yağız için aylık 4.500,00- TL katılım nafakasının davalıdan alınarak müşterek çocuğa velayeten davacıya verilmesine fazla istemin reddine " şeklinde düzeltilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....
Buna göre; velayeti anneye verilen ve fiilen anne yanında kalan ve ihtiyaçları anne tarafından karşılanan müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaç düzeyi ile nafakanın niteliğine, tarafların sosyal ve ekonomik durumları,mevcut delil durumu , paranın satın alma gücü ve TMK'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre mahkemece takdir olunan katılım nafakası az bulunmuştur. Gösterilen nedenlerle; davacının istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b-2 maddesi gereğince; kısmen kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının " dava tarihi olan 23.07.2020 tarihinden geçerli olmak üzere müşterek çocuk Aziz Yağız için aylık 4.500,00- TL katılım nafakasının davalıdan alınarak müşterek çocuğa velayeten davacıya verilmesine fazla istemin reddine " şeklinde düzeltilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....