Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aslında Dairem açıkladığım düşüncemi destekler şekilde bir kadının aralarında meydana gelen olaylardan sonra sürekli kalma niyetiyle “ailesinin yanına dönerek” o yer Aile Mahkemesinde boşanma davası açabileceği düşüncesini de sergilememiş değildir; “..Davacı kadın taraflar arasında meydana gelen olaylardan sonra Erzurum’a ‘ailesinin yanına’ dönerek Erzurum Aile Mahkemesinde boşanma davası açmıştır. Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir. (TMK.m.19/1) Davacı kadın sürekli kalma niyetiyle Erzurum’a ‘ailesi yanına’ döndüğü ve kendi yerleşim yerinde boşanma davası açtığı gözetilmeden işin esasinin incelenmesi gerekirken, yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” (Y2HD, 20.04.2006, 21518-5959) Sonuç olarak; inceleme konusu olan davada davacı “kadın” tarafından “sürekli kalma niyetiyle” oturduğu yer (TMK. m. 19 f. I) (=yerleşim yeri) olan ve bu sebeple davacı kadının yerleşim yeri (TMK. m. 168) olan yerde/doğru yerde boşanma davası açılmıştır....

    Hal böyle iken tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine göre davalı-karşı davacı kadının maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) taleplerinin reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. 2-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m. 186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK m. 169)....

      nun 166/1- 2 maddesi uyarınca açılan boşanma davasının ve boşanma nedeni ile talep ettiği manevi tazminat talebinin reddine, davalı-davacı kadının TMK.'nun 166/1- 2 maddesi uyarınca açılan boşanma davasının kabulü ile boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu tespit edilerek tarafların TMK.'...

      Davalı-karşı davacı-birleşen davalı vekili istinaf dilekçesi ile; kusur belirlemesi, karşı davanın ve ferilerinin reddi, birleşen davanın kabulü, davacı-karşı davalı-birleşen davacı yararına hükmolunan maddi ve manevi tazminat ve miktarı, reddedilen maddi ve manevi tazminat talepleri bakımından istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dairemizce; resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan (HMK md. 355) inceleme sonucunda; Asıl dava; pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK 162) hukuksal sebebine, karşı ve birleşen dava ise evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal sebebine ( TMK 166/1- 2 ) dayalı boşanma ve ferilerine yöneliktir....

      Bu nedenle, erkeğin, ziynet alacağının kabulüne ilişkin karara yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Taraflarca karşılıklı olarak TMK 166/1 maddesine dayalı olarak açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda; tarafların eşit kusurlu olduğundan bahisle mahkemece her iki davanın da TMK 166/1 gereğince kabulüne karar verilmiş, verilen karar davacı-karşı davalı erkek tarafından, kadının davasının kabulü, kusur, tazminatların reddi ve nafakalar yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından; kusur, tazminatların reddi ve yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden istinaf edilmekle, bölge adliye mahkemesince yapılan yargılamada, erkeğin davasının TMK 164. madde kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle hüküm kısmen kaldırılarak, erkeğin davasının reddine, kadının manevi tazminat talebinin reddine ve sair istinaf itirazlarının reddine karar verilmiştir....

        Davacı 06.06.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile, daha önce açtığı boşanma davaların düştüğünü, 2007 yılındaki boşanma davasından sonra bir daha biraraya gelmediklerini, evliliğin devamının mümkün olmadığını belirterek beyan ve taleplerinin kabulüne, TMK 166/son maddesinin de mahkemece değerlendirilerek boşanma kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; "ispatlanamayan davanın reddine" karar verilmiştir. Davacı erkek istinaf dilekçesinde, 06.06.2018 havale tarihli ıslah dilekçesi ile reddedilen davadan sonra bir araya gelmediklerini ve TMK 166/son maddesi gereği de boşanma kararı verilmesini talep ettiğini, bu kapsamda bundan dolayı boşanma kararı verilmesi gerekirken davanın reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile TMK 166/son maddesi gereğince boşanma kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı istinafa cevap vermemiştir....

        (Y2HD, 15.3.1990, 11382-2844, Ömer Uğur GENÇCAN, Öğreti ve Uygulamada Boşanma, Tazminat, Nafaka, Yetkin Yayınevi, Ankara 2000, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma , s. 680-682) Anlaşmalı boşanma ancak “tarafların” (=kadın ve erkek) anlaşması ile oluşabildiğine göre hem kadın hem erkek davadan feragat edebilir. Düzenlemenin bir tarafına davadan feragat hakkı verilirken bir tarafına davadan feragat hakkı verilmemesi; -Anlaşmalı boşanma davasının mahiyeti, -Kadın erkek eşitliği ile bağdaşmaz. O halde anlaşmalı boşanma davasından feragati içeren “temyiz davasının davacısı” eşin dilekçesine değer verilerek hükmün bu sebeple bozulmasına ve tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 f. I-II) davasına yönelik olarak varsa delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir....

          İlk derece mahkemesince kadına " araya giren aile büyüklerinin çabalarına ve boşanma davasının reddi kararına rağmen evliliği devam ettirmek için çaba göstermediği" eylemi kusur olarak yüklenmiş ise de ret ile sonuçlanan boşanma davasının erkek tarafından açıldığı, kadına bu davada kusur izafe edilmediği, bu durumda ilk boşanma davasının açarak çekişme yaratan erkek olduğundan anılan davranış kadına kusur olarak yüklenemez. Öte yandan; mahkemece erkeğe kusur olarak yüklenen ve istinaf yoluna başvurulmadığından kesinleşen vakıalar yanında erkeğin; kadını, anne ve babasının evine bırakıp, bir daha da arayıp sormadığı, ret ile sonuçlanan ilk boşanma davasını açarak boşanma nedeni yarattığı anlaşılmaktadır....

          Hal böyle iken mahkemece tarafların eşit kusurlu kabul edilmeleri doğru değil ise de; verilen boşanma kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan davalı kadının hükmün boşanmaya ilişkin bölümüne yönelik temyiz itirazının reddi ile boşanmaya ilişkin hükmün, gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanmasına karar verilmesi gerekmiş (HUMK m. 438/son) ve davalı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir. 2-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m. 186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK m. 169)....

            Tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde; tarafların 03/03/2016 tarihinde resmi olarak evlendikleri, bu evliliklerinden müşterek çocuklarının olmadığı, taraflarca karşı eşin kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelden sarsılması nedenine dayalı TMK'nun 166/1- 2 maddesi uyarınca boşanma ve ferilerine ilişkin talepte bulunarak boşanma davaları açıldığı anlaşılmıştır. Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özet ile; TMK.'...

            UYAP Entegrasyonu