Davacı-karşı davalı erkek vekili; erkeğin reddedilen boşanma davası ve fer'ilerine yönelik istinaf başvurusunda bulunmuş, 21.09.2020 tarihli dilekçesinde; müşterek çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasını, 07.10.2021 tarihli dilekçesinde ise; müşterek çocuğun velayetinin babaya verilmesini talep etmiştir. Davalı-karşı davacı kadın vekili; kadının reddedilen boşanma davası ve fer'ilerine yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava ve karşı dava; evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1,2) nedenine dayalı boşanma davası ve fer'ileri istemlerine ilişkindir. Taraf vekillerinin; reddedilen asıl ve karşı boşanma davalarına yönelik istinaf taleplerinin incelenmesinde; Türk Medeni Kanununun 166/1- 2. maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması ve davalı eşin az da olsa kusurlu olduğunun kanıtlanması gerekir....
meydana gelmediği, bu haliyle ilk boşanma davasını açarak ayrılmaya sebebiyet veren ve boşanma sebebi yaratan davacı erkeğin tam kusurlu olduğu, reddedilen boşanma davası tarihinden önceki olayların kadına kusur olarak yüklenemeyeceği anlaşılmaktadır....
Aile Mahkemesi TARİHİ : 22/04/2014 ESAS-KARAR NO : 2013/63-2014/284 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından, hükmün tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde zina sebebi ile (TMK.m.161), aksi halde evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine (TMK.m166/1) dayalı olarak boşanmaya karar verilmesini talep ederek, terditli dava açmıştır. Mahkemece, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına karar verilmiş, davacı kadın eşin dava dilekçesinde yer alan zina nedenine dayalı davası hakkında gerek gerekçe, gerekse hükümde bir açıklama yapılmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı kadın tarafından, kadının davasının zina hukuki sebebine dayalı olarak kabul edilmemesi, erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, tazminatların ve nafakaların miktarları yönünden, davalı-karşı davacı erkek tarafından ise kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, tazminatlar ve velayet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı kadın öncelikle zina (TMK. md. 161) sebebine, olmadığı takdirde "evlilik birliğinin sarsılması" sebebine (TMK. md. 166/1-2) dayalı olarak, davalı-karşı davacı erkek ise "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" sebebine dayanarak boşanma davası açmıştır. Zina, mutlak boşanma sebebidir....
(TMK m.175) Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı (kadın)'ın daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. O halde, davalı (kadın) yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken isteğin reddi doğru görülmemiştir. 4-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK md.186/1), geçimine (TMK md.185/3), malların yönetimine (TMK md. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK md.169)....
Davacı erkek vekili, katılma yoluyla sunulan istinaf dilekçesinde; erkek yararına hükmedilen tazminatların miktarına, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasına, müşterek konutun davacı ve çocuklara tahsis edilmesi gerektiğine yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava; akıl hastalığı (TMK md. 165) olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1,2) nedenine dayalı boşanma davası ve fer'ilerine ilişkindir. Davalı kadının; erkek yararına hükmedilen manevi tazminata yönelik istinaf talebinin incelenmesinde; Boşanma yüzünden kişilik hakları zarar gören, kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu diğer taraftan uygun bir manevi tazminat isteyebilir (TMK md.174/2). Boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için, tazminat talep eden tarafın kusursuz veya az kusurlu olmasının yanında, boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı niteliğinde olması da gerekir (TMK m.174/2)....
Aile Mahkemesinde boşanma davası açmıştır. Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir. (TMK.m.19/1) Davacı kadın sürekli kalma niyetiyle...’a ailesi yanına döndüğü ve kendi yerleşim yerinde boşanma davası açtığı gözetilmeden işin esasinin incelenmesi gerekirken, yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” Y2HD, 20.04.2006, 21518-5959 (Yayınlanmamıştır) O halde boşanma davası, davacı kadın tarafından sürekli kalma niyetiyle oturduğu yer (TMK. m. 19 f. I) (=yerleşim yeri) olan ve bu sebeple kadının yerleşim yeri (TMK. m. 168) olan ...’te doğru yerde açılmıştır. Bu sebeplerle değerli çoğunluğun “farklı düşüncesine” katılmıyorum....
Tüm dosya kapsamı ile; Mahkemece davanın TMK 166/1 nci md.kapsamında olduğu nitelendirilmesi yapılmak suretiyle belirtilen şekilde karar verilmiş ise de; Davacı yan dava dilekçesinin başında ve netice bölümünde TMK 162 nci maddesine göre boşanma istediğini bildirmiş,hukuki nedenler bölümünde de boşanma sebepleri yönünden sadece aynı maddeyi belirtmiştir. Her ne kadar mahkemece öninceleme duruşmasında uyuşmazlık TMK 166/1 olarak belirlenmiş ve davacı vekili tespitin doğru olduğunu beyan etmiş ise de aynı beyanında dava dilekçesini de tekrar etmiştir ve dava dilekçesinde sadece TMK 162 nci maddesi gereğince boşanma talep edilmiştir.Yine davacı vekili tanık ve davanın esasına yönelik 22.04.2019 tarihli dilekçesinde TMK 162 nci maddesi gereğince boşanma istediklerini bildirmiştir.Mahkemece yapılan yazışmalarda,düzenlenen tensip ve öninceleme duruşmasına davet tutanağında davanın niteliği TMK 162 nci madde olarak yer almıştır....
Aslında Dairem açıkladığım düşüncemi destekler şekilde bir kadının aralarında meydana gelen olaylardan sonra sürekli kalma niyetiyle “ailesinin yanına dönerek” o yer Aile Mahkemesinde boşanma davası açabileceği düşüncesini de sergilememiş değildir; “..Davacı kadın taraflar arasında meydana gelen olaylardan sonra Erzurum’a ‘ailesinin yanına’ dönerek Erzurum Aile Mahkemesinde boşanma davası açmıştır. Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir. (TMK.m.19/1) Davacı kadın sürekli kalma niyetiyle Erzurum’a ‘ailesi yanına’ döndüğü ve kendi yerleşim yerinde boşanma davası açtığı gözetilmeden işin esasinin incelenmesi gerekirken, yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” (Y2HD, 20.04.2006, 21518-5959) Sonuç olarak; inceleme konusu olan davada davacı “kadın” tarafından “sürekli kalma niyetiyle” oturduğu yer (TMK. m. 19 f. I) (=yerleşim yeri) olan ve bu sebeple davacı kadının yerleşim yeri (TMK. m. 168) olan yerde/doğru yerde boşanma davası açılmıştır....
(TMK.m.19/1) Davacı kadın sürekli kalma niyetiyle...a ‘ailesi yanına’ döndüğü ve kendi yerleşim yerinde boşanma davası açtığı gözetilmeden işin esasinin incelenmesi gerekirken, yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” (Y2HD, 20.04.2006, 21518-5959) Sonuç olarak; inceleme konusu olan davada davacı “kadın” tarafından “sürekli kalma niyetiyle” oturduğu yer (TMK. m. 19 f. I) (=yerleşim yeri) olan ve bu sebeple davacı kadının yerleşim yeri (TMK. m. 168) olan yerde/doğru yerde boşanma davası açılmıştır. Bu sebeplerle değerli çoğunluğun “farklı düşüncesine” katılmıyorum....