Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin davalının kusurlu davranışları sonucunda temelinden sarsıldığını, davalının sorumsuz ve ailesine karşı ilgisiz davrandığını, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, kadını yatak odasına almadığını, cinsel şiddet uyguladığını, kadınla aynı masada yemek yemediğini, aynı odada oturmayı reddettiğini, başka kadınlarla mesajlaştığını, müstehcen telefon konuşmaları yaptığını, yıllar önce sadakatsiz davrandığını, bu olay nedeniyle kadının da mahkemelik olduğunu, defalarca sadakatsiz davrandığını, başka kadınlarla ayrı ev tutup onlarla yaşadığını, para vermediğini, ihtiyaçları karşılamadığını, kadının hastalığı döneminde kadın ile ilgilenme diğini, kadının %64 oranında engelli olduğunu ve çalışmasının mümkün olmadığını beyanla, tarafların haysiyetsiz hayat sürme ve TMK'nın 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına, davacı lehine aylık 2.500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile yasal faiziyle birlikte...

Davanın, zina nedeniyle boşanma, pek kötü davranış ve haysiyetsiz yaşama bağlı boşanma, olmadığı takdirde temelden sarsılmaya dayalı boşanma davası olduğu, zina, pek kötü davranış ve haysiyetsiz yaşama yönünden tam bir ispat görülmediği, özel boşanma nedeni yönünden davanın reddinin gerektiği, davanın daha ağır kusuruyla, güven sarsıcı davranışlarıyla, tarafların yeniden bir araya gelmesi beklenilmeyecek biçimde evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı" gerekçesiyle, zina nedeniyle açılan boşanma davasının reddine, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma davasının kabulüne, müşterek çocuğun velâyetinin babasına verilmesine, anne ile kişisel ilişki kurulmasına, davacı erkek lehine 10.000,00 TL maddî 10.000,00 TL manevî tazminata, davalının geliri bulunmadığından davacının tedbir-iştirak ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmiştir....

Aile Mahkemesinin 2011/511 esas, 2011/1394 karar sayılı ilam ile tarafların boşandıklarını, davalı lehine aylık 5.000 Euro taraflarca imzalanan 11/11/2011 tarihli boşanma ve mal rejimine ilişkin sulh sözleşmesinin 4. maddesinin davalı tarafça ihlal edilmesi nedeniyle, davalı lehine hükmedilen nafakanın kaldırılmasını, davalının boşandıktan sonra haysiyetsiz hayat sürdüğünü bu nedenle nafakanın kesilmesi gerektiğini, Alman makamları ile sorun yaşadığını, mallarına tedbir konulduğunu, ekonomik durumunun kötüleştiğini belirterek, nafakanın kaldırılmasını, aksi takdirde ekonomik güçlük ve ekonomik koşullar göz önüne alınarak 1000 Euro nafakaya indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Erkek tarafından açılan davada kadının sadakatsiz olduğu ve haysiyetsiz yaşam sürdüğü vakıalarına dayanılmış, kanıt olarak da kadının el yazısı ile tuttuğu günlük gösterilmiştir. Mahkemece bahsi geçen günlük içeriğindeki beyanların davalı kadının evli iken haysiyetsiz yaşam sürdüğü ya da eşini aldattığına yönelik delil olarak kabul edilmemesine karşın, kadının günlükteki ifadelerinin erkeğin güvenini sarstığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....

      HGK'nun 07.10.1988 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür(eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir. Tarafların ekonomik ve sosyal durum araştırmasına ve oluş ve kabule göre; davacının pazarcı olduğu ve aylık 700.00TL geliri bulunduğu, babasına ait evde kira vermeden oturduğu, davalının ise Belediye'de asgari ücret ile çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında mahkemece, davalının aldığı maaşın onu yoksulluktan kurtarmayacağı gözetilerek ve davacının nafakanın kaldırılması talebinin içinde nafakanın indirilmesininde bulunacağı dikkate alınarak ve TMK 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi uyarınca bir karar verilmelidir....

        Somut olayda; davalı kadın yararına boşanma ilamıyla birlikte 175.00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir.HGK'nun 07.10.1988 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık,ulaşım,kültür(eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Tarafların ekonomik ve sosyal durum araştırmasına ve oluş ve kabule göre; davacının astsubay emeklisi olduğu 1.525 TL emekli maaşı aldığı, davalının ise SGK kayıtlarına göre 883 TL ücretle çalıştığı, 400 TL kira ödediği ve babasından yetim aylığı almadığı anlaşılmaktadır.Bu durum karşısında mahkemece, davalının aldığı maaşın onu yoksulluktan kurtarmayacağı gözetilerek ve davacının nafakanın kaldırılması talebinin içinde (çoğu isteyen azı da ister) nafakanın indirilmesi talebinin de bulunacağı dikkate alınarak ve TMK 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi uyarınca bir karar verilmelidir.Bu itibarla yukarıda...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, tarafların 18.04.2012 tarihinde boşandıklarını, boşanma kararı ile birlikte davalı lehine aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, davalının yetim maaş almaya başladığını, davalının düzenli ve sabit bir gelire kavuştuğunu belirterek, davalı lehine hükmedilen aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasını, bu mümkün değil ise nafaka miktarının aylık 100,00 TL'ye indirilmesini talep ve dava etmiştir....

            Somut olayda boşanma nedeniyle yoksulluğa düşen eşe aylık 450 YTL. yoksulluk nafakası verilmiş olup, davalının nafaka dışında hiçbir malvarlığı bulunmadığı gibi, daha sonra girdiği işte elde ettiği asgari ücret günün ekonomik koşulları ve paranın alım gücü değerlendirildiğinde O'nu yoksulluktan kurtarmaz. Kaldı ki davalının elde ettiği iş ve gelir her an için sona erebilecek nitelikte olup sabit ve güvenceli de değildir. Davanın reddi yerine delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Davada; boşanma kararıyla davalı (kadın) lehine hükmedilen yoksulluk nafakası davalının sigortalı işe başlaması nedeniyle müşterek çocuklar için hükmedilen iştirak nafakalarının ... oldukları için her iki nafakanın kaldırılması istenilmiştir. Mahkemece; davalın (kadın) 600 TL ücretle sigortalı işte çalıştığı, müşterek çocuklar 18 yaşını doldurdukları için her iki nafakanın kaldırılmasına karar verilmiştir. Hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir....

                Davacı dava dilekçesinde tarafların fikren ve ruhen anlaşamadıkları ve aralarında sürekli huzursuzluk ve tartışma olduğu şeklindeki boşanma sebebine dayanmış ancak dosyada bu konuyla ilgili herhangi bir tanık beyanı veya delili bulunmamaktadır. Davacı dava dilekçesinde davacının sadakatsiz yaşamı, başka erkeklerle ortamlarda bulunması, haysiyetsiz yaşamı ve eve geç gelmesi nedeniyle boşanma sebebine dayanmamıştır. Tüm dosya kapsamı, dinlenilen tanıklar, Yargıtay kararları ve ilgili mevzuat bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı; kendisinden, evlilik birliğinin devamı için gereken “ortak hayatın sürdürülmesi” olgusunun artık beklenmeyecek derecede birliğin temelinden sarsıldığını, ikinci olarak “temelden sarsılmanın” karşı tarafın kusurlu davranışları sonucu gerçekleştiğini ispatlayamamıştır. Bu sebeple boşanma talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." şeklindeki gerekçe ile "Davanın reddine" karar verilmiştir....

                UYAP Entegrasyonu