Bunun yanında birleşen dava TBK.nun 58. maddesi uyarınca kişilik haklarının zedelenmesinden kaynaklı manevi tazminat davasıdır. Dava 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunundan kaynaklı olup 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4/1. Maddesi uyarınca aile mahkemeleri davada görevli değildir. Asıl dosya ile birleşen dosyanın tefrik edilerek birleşen davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılması, asıl davanın iştirak nafakasının artırılması, yoksulluk nafakası ve TMK.nun 174/2. maddesine dayalı manevi tazminat davası olması nedeniyle davacının yoksulluk nafakası ve manevi tazminat taleplerinin kusurun ancak boşanma davasında değerlendirilip belirlenebileceğinden tarafların arasında görülmüş ve kesinleşmiş boşanma davasındaki gerekçede belirtilen kusurlara ve tarafların kusurlarının ağırlık derecelerine göre değerlendirilmesi gerekmektedir....
-KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle; akde ayrılıktan ötürü açılacak davanın akdin tarafı olan bakım alacaklısına ait olduğu onun bu sebeple açmadığı bir davayı mirasçıların açma olanağının bulunmadığı, öte yandan dava tarihine göre Borçlar Kanununun 31.maddesi hükmünde öngörülen bir yılık hak düşürücü sürenin geçtiği, ayrıca keşfen belirlenen değer üzerinden harç ikmali yapılmadığından hüküm altına alınan avukatlık ücretinde de bir hata bulunmadığı anlaşıldığına göre; tarafların temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 11.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
KARŞI OY YAZISI Olayda gabinin objektif ve subjektif şartları oluşmadığından ve ahlaka adaba ayrılıktan da söz edilemeyeceği gibi MK'nun 2. maddesinin uygulama yeride bulunmadığından kararın bozulması gerektiği kanaatı ile yüce çoğunluğun onama yönünde oluşan görüşlerine katılamıyorum....
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle ariyet protokolüne karşı aykırılık ileri sürülüp kanıtlanamadığından ariyet protokolüne bağlı ceza-i şart talebinin reddinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 3.6.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bu husus gözetilmeden boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak ağır kusurlu kadın yararına yoksulluk nafakası (TMK m.175) verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. .../... 3-Davalı-karşı davacı kadından kaynaklı boşanmaya sebep olan eylemler davacı-davalı erkeğin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olup, boşanma sebebi ile erkeğin beklenen veya mevcut menfaatleri de haleldar olmuştur. Açıklanan sebeplerle davacı-karşı davalı erkek lehine uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdir edilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir....
boşanma davasını bilmemesinin mümkün olmadığını, babalarının evi satmaya ihtiyacının olmadığını babalarının boşanmadan önce evi kiraya verdiğini beyan etmişlerdi....
Davacı taraf devir protokolü ile İstanbul Büyükşehir Belediyesine devredilen dava konusu iskelelerin devir protokolüne aykırı olarak gelir getirici faaliyetler için kullanılması nedeniyle tazminat talebinde bulunmuştur. Davacı taraf her ne kadar anonim şirketi olarak faaliyet gösteren bir tüzel kişilik olsa da davalı Büyükşehir Belediye Başkanlığının her hangi bir tacir sıfatı bulunmamaktadır. Davalı ile davacı arasında düzenlenen dava konusu iskeleleri de içeren protokol Şehir içi ulaşımının entegrasyonu amacıyla düzenlenen ve bedel içermeyen bir protokol olup ticari amaçla yapılan bir protokol değildir. Davacı taraf açmış olduğu davada devir protokolüne aykırı olarak bir kısım iskelelerin kiraya verilmiş olması nedeniyle tazminat isteminde bulunduğundan görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi'dir....
Şti nezdindeki tüm hisselerinin iptali ile boşanma ilamının kesinleştiği tarih olan 05/06/2021 tarihiden itibaren geçerli olmak üzere müvekkili adına devir ve tesciline, İstanbul Ticaret Odasına tescilin bildirilmesine, 2 yıldır şirket hisselerinin devrinin davalı tarafından yapılmamasından kaynaklı müvekkilinin uğradığı zarar için şimdilik 10.000,00-TL'nin davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, iş bu tazminata boşanma kararının kesinleşme tarihi olan 05/06/2021 tarihinden itibaren ticari avans faizi işletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; anlaşmalı boşanma protokolünden kaynaklı edimlerin yerine getirilmesi ve alacak istemine ilişkindir....
Yukarıda da açıklandığı üzere, TMK'nun 166/son maddesi uyarınca ortak hayatın yeniden kurulamaması sebebiyle boşanmaya karar verilebilmesi için reddedilen boşanma davasının kesinleşmesi ön koşul olup, karar kesinleşmediğinden mahkemeninde kabulünde olduğu üzereTMK'nun 166/son maddesine dayalı boşanma koşulları oluşmamıştır....
Boşanma sonucu maddî ve manevî tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, tazminat talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre daha az kusurlu olması gerekir. Hal böyle iken Bölge Adliye Mahkemesince, kadının erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. 4. 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi uyarınca boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mâli gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-davalı kadının, davalı-davacı erkeğe nazaran kusurunun daha ağır olmadığı, geliri ve malvarlığı bulunmadığından boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılmıştır. 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi koşulları somut olayda davacı-davalı kadın yararına gerçekleşmiştir....