Yargılama sırasında müşterek çocuğun velayetinin geçici olarak babaya verilmesi TMK'nın 169.maddesi kapsamında tedbir niteliğinde olup, dosya kapsamına göre, bu kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, bu konudaki tedbirin süresinin karar kesinleşinceye kadar devam edeceği, davalı baba tarafından açılan fiili ayrılıktan kaynaklı bağımsız bir velayetin düzenlenmesi davası da olmadığı dikkate alındığında, tarafların müşterek çocuğun velayeti konusunda yaptıkları istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Tüm bu nedenlerle tarafların istinaf başvurularının ayrı, ayrı reddi yönünde karar verilmesi gerektiği kanaati ile, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Sakarya 2....
Yapılan yargılama sonucunda kusursuz bulunan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın lehine maddi ve manevi tazminat takdiri doğru fakat özellikle tarafların evlilikte geçen süreleri, tespit edilen kusurları ile ekonomik sosyal durumlarına göre tazminat miktarlarının düşük olduğu 18.000TL maddi 18.000TL manevi tazminatın dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olduğu anlaşıldığından kadının lehine hükmedilen tazminat miktarına yönelik istinafı kabul edilip anılan miktarlar maddi ve manevi tazminat olarak belirlenmiştir. İlk derece mahkemesince yargılama sırasında kadına tedbir nafakası takdir edilmemiş, karar ile birlikte de kadına ve müşterek çocuğa Çay Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014 /122 esas sayılı dosyasında verilen tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle kaldırılmasına karar verilmiştir....
Dava boşanma protokolüne dayanan tapu iptal ve tescile ilişkin olup, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra 25.4.2013 tarihinde açılmıştır. 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun, 5133 sayılı Kanunla değişik 4/1. maddesi uyarınca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun üçüncü kısmı hariç olmak üzere, ikinci kitabından kaynaklanan davalara aile mahkemelerinde bakılır. Görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında dikkate alınması zorunludur. Gerçekleşen bu durum karşısında görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ne var ki ilk incelemede bu husus gözden kaçtığından, asliye hukuk mahkemesince verilen hüküm onanmıştır. Bu durumda, davacının karar düzeltme talebinin açıklanan sebeple kabulüne, Dairemizin onamaya ilişkin kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının yukarıda gösterilen sebeple bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dosyanın bütün halinde tetkikinden; davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 11/08/2007 tarihinde evlendiklerini, bu evliliklerinden müşterek çocuklarının bulunmadığını, fiili ayrılıktan önce tarafların davalı eşin banka müdürü olarak görev yaptığı Antakya'da ikamet ettiklerini ve son yıllara kadar düzgün ve mutlu bir evlilik hayatı yaşadıklarını, düzgün evlilik hayatlarının davalı eşin önceleri eve geç gelmesi ardından hiç gelmemeye başlaması ile bozulduğunu, oturdukları evin boşaltılması ile davacının İskenderun'da bulunan baba evine sığınmak zorunda kaldığını, davalının, davacı aleyhine boşanma talebi ile Hatay 1....
Temyiz Sebepleri Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; tanınmasına karar verilmiş bir yabancı mahkeme kararı olmasa da taraflar arasında yurt dışında açılan davadan feragat edildiğinin ve tarafların 2019 yılına kadar barışıp bir arada yaşadıklarının açık olduğunu, barışma öncesi olayların erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceğini belirterek ve istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhe hükmedilen tazminatlar ve reddedilen tazminat talepleri yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, erkeğin davasındaki boşanma hükmü kadın tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmamak suretiyle hüküm boşanma yönünden kesinleşmiş olmakla, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır. 2....
Temyiz Sebepleri 1.Davacı-davalı kadın temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur tespiti, tazminatlar ve yoksulluk nafakasının miktarı, iştirak nafakasının miktarı, kişisel ilişki yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. 2.Davalı-davacı erkek temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek kadının boşanma davalarının kabulü, kusur tespiti, kadın lehine hükmedilen tazminat ve yoksulluk nafakası, erkeğin reddedilen tazminat talepleri, velâyet, kişisel ilişki yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1....
Kadın lehine maddi-manevi tazminat verilmesi açısından: Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddi desteğini yitireceği, Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 52. maddesi hükmü dikkate alındığında kadın yararına maddi tazminat verilmesinin yerinde olduğu, takdir edilen maddi tazminat miktarının ölçülülük ilkesine uygun olduğu anlaşıldığından davalı-davacı erkek vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir....
Aile Mahkemesi ise "...Tarafların boşanmalarına karar verilmiş isede henüz kesinleşmediği, eldeki davanın haksız fiilden kaynaklı manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, boşanma davasının ferisi niteliğinde bulunmadığı, davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu ..." gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Dosya kapsamından; ...'un 26.05.2014 tarihinde boşanma ve manevi tazminat istemiyle dava açtığı, davalının şiddet, tehdit ve ayrıca 07.12.2013 tarihinde gerçekleşen müessir fiil sebebiyle davacıdan maddi ve manevi tazminat isteminde bulunduğu, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi sıfatıyla) 06.07.2015 gün 2014/277 E. - 2015/430 K. sayılı ilâmıyla boşanmalarına, maddi ve manevi istemlerinin reddine karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır....
Taraflar boşanma protokolüne dayalı olarak, anlaşmalı olarak boşanmışlardır. Protokolün incelenmesinde; yoksulluk nafakası ile ilgili bir kararlaştırma bulunmadığı, davacının açıkça bu hususta bir feragatinin de olmadığı anlaşılmıştır. Boşanma kararı ile yoksulluk nafakasına hükmedilmemiş olması, yeniden dava açılma imkanını ortadan kaldırmaz. Davacı, TMK'nun 175.maddesindeki şartların gerçekleşmesi halinde, nafaka davasını her zaman açabilir. Mahkemece; davacının, nafaka isteme şartlarının olayda gerçekleşip gerçekleşmediğini araştırıp, tartışmadan; özellikle davacının rahatsızlığı nedeniyle çalışma gücünü yitirdiği de gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde talebinin reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davacı tarafın talebinin yasal olmadığını, tarafların evliyken boşanma sonucunda müvekkilinin şirketteki hissesini davacıya devrettiğini, taraflar arasında düzenlenen 01/02/2011 tarihli boşanma protokolüne göre şirkete ait tüm alacak ve borçların devir alana ait olacağının açıkça yazıldığı, söz konusu protokol kapsamında boşanmanın gerçekleştiği, boşanma protokolüne göre müvekkili tarafından şirketteki hisselerin Bakırköy 15.Noterliğinin 06/04/2011 tarih 12935 yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesi ile devredildiği, sözleşmede açıkça hisselerin aktif ve pasifiyle birlikte devredildiğinin yazılı olduğunu, her iki sözleşme kapsamında geçmiş döneme ait şirket borcunun müvekkilinden istenemeyeceğini, bu nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....