WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kararda “...evlilik birliğinin temelden sarsıldığı, taraflar arasında ortak hayatın devamının mümkün bulunmadığı, tarafların biraraya gelmelerinin ve ortak hayatın yeniden kurulmasının mümkün olmadığı, tarafların yaşanan olaylar sonrası ayrıldıkları ve bir daha bir araya gelmedikleri, bir araya gelmelerinin de mümkün olmadığı, evliliğin devamında gerek taraflar gerek toplum açısından korunacak bir menfaat kalmadığı... " denilerek soyut ve yetersiz gerekçe ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararda, denetime olanak verecek şekilde deliller tartışılarak ret ve üstün tutma sebepleri gösterilmemiş, vakıalarla ilgili herhangi bir tespitte bulunulmadığı gibi hükmün hangi delillere dayanılarak verildiği, hangi olayların sabit olduğu ve tarafların kusur durumu da kararda belirtilmemiştir....

    İlki, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması, diğeri ise ortak hayatın çekilmez hâle gelmiş bulunmasıdır. Genel boşanma sebeplerini düzenleyen ve yukarıya alınan madde hükmü somutlaştırılmamış veya ayrıntıları ile belirtilmemiş bir çok konuda evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime takdir hakkı tanımıştır. Söz konusu hüküm uyarınca evlilik birliği, eşler arasında ortak hayatı çekilmez duruma sokacak derecede temelinden sarsılmış olduğu takdirde, eşlerden her biri kural olarak boşanma davası açabilir ise de, Yargıtay bu hükmü tam kusurlu eşin dava açamayacağı şeklinde yorumlamaktadır. Nitekim benzer ilkeye HGK’nın 04.12.2015 tarih ve 2014/2-594 E., 2795 K. sayılı kararında da değinilmiştir. Evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış olması durumunda, davacının kusuru daha ağır ise davalının açılan davaya itiraz hakkı bulunmaktadır (TMK m. l66/II)....

      O halde, davalı erkeğin dava tarihinden önce ortak konuttan ayrıldığı sabit olup kadının ispat külfetini yerine getirdiği kabul edilmelidir. Evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülük doğrultusunda hayatın olağan akışına uygun olan eşlerin birlikte yaşamalarıdır. Bu durumda evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülüğe ve hayatın olağan akışına aykırı davranarak ortak konuttan ayrılan ve ayrılığa sebebiyet veren davalı erkek ortak konuttan ayrılmasının haklı sebebe veya sebeplere dayandığını ispatla yükümlüdür. Bu bakımdan ispat yükü yer değiştirmiş olup davacı üzerinde bulunan ispat külfeti davalıya geçmiştir. Mahkemece bu yön gözden kaçırılarak yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. O halde, davacı kadının davasının kabulü yerine reddine karar verilmesi doğru olmadığından, kadının istinaf başvurusunun kabulü gerekmektedir....

      Özel boşanma sebepleri ise kendi içinde mutlak özel boşanma sebepleri (zina-TMK m. 161, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış-TMK m. 162, suç işleme-TMK m. 163 ve son olarak terk-TMK m. 164) ve nispi özel boşanma sebepleri (haysiyetsiz hayat sürme-TMK m. 163 ve akıl hastalığı TMK m.163) şeklinde ayrıma tabidir. Bu ayrımların asıl önemi; hâkimin, somut olayda evliliğin çekilmez hâle gelip gelmediğini incelemesinin gerekip gerekmediği noktasında kendini gösterir. Kanun koyucu özel mutlak boşanma sebepleri konusunda belirli bir olayın gerçekleşmesi şartını aramıştır. Özel mutlak boşanma sebebine dayalı bir davada “kanunun aradığı belli şart” gerçekleştiği takdirde artık hâkim, genel boşanma ve özel nispi boşanma sebebine dayalı davaların aksine “evliliğin çekilmez hale gelip gelmediğini” incelemeksizin boşanma kararı vermek zorundadır. Zira kanun koyucu; özel mutlak boşanma sebeplerinden birinin varlığı hâlinde, ortak hayatın çekilmez hâle geldiğini kabul etmiştir....

        Maddesi uyarınca dava tarihinden itibaren geçerli olmak ve boşanma davasında hükmedilen tedbir nafakaları ile tahsilde tekerrüre yol açmamak üzere davacı kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmek suretiyle yeniden esas hakkında hüküm tesisi cihetine gidilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan sebeplerle; I-Davacı T1 vekilinin; kadının reddedilen tedbir nafakası (TMK md. 197) davasına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile; Sarayköy Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 26.11.2021 tarih, 2021/59 esas ve 2021/404 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA ve Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- b,2 maddesi uyarınca yeniden esas hakkında hüküm tesisine. 1- Davacı T1'in davasının kısmen kabulü ile; dava tarihi olan 25.02.2021 tarihinden itibaren geçerli olmak ve Gaziosmanpaşa 4....

        Bu yüzden, taraflardan birinin evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) hukuki sebebiyle açtığı boşanma davasında, şayet çok uzun süreli fiilî ayrılık kanıtlanıyorsa boşanmaya karar verilebilmelidir. Böyle bir çözüm yolunun, terke dayalı özel boşanma sebebine (TMK m. 164) ilişkin düzenlemeyi işlevsiz veya etkisiz duruma getirdiğinden söz edilemez. Çünkü, terk hukuki sebebiyle boşanma davası açılması için, eşlerden birinin samimi olarak ortak yaşamı yeniden kurmak isteğiyle diğerini ortak konuta çağırması, çağrılan eşin ise geçerli bir özrü olmamasına karşın ortak konuta dönmemesi gerekmektedir. Oysa, uzun süreli fiilî ayrılıklarda, her iki eşin de ortak yaşamı sürdürmek gibi bir isteği/iradesi bulunmamaktadır....

          GEREKÇE: 1.Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrasında düzenlenen, ortak hayatın yeniden kurulamaması (fiili ayrılık) nedenine dayalı olarak açılan boşanma davasında, kusura ilişkin mahkeme gerekçesinin ve kesinleşen kısımlar hakkında bozma sonrası yapılan yargılamada yeniden hüküm kurulmasının yerinde olup olmadığı, davalı kadın yararına somut olayda manevî tazminatın koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır. 2.İlgili hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrası ile 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası. 3....

            Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; tarafların 27.03.2016 tarihinde kesinleşen kararla anlaşmalı olarak boşandıkları, ortak çocuk 06.05.1990 doğumlu ...'nin velayetinin anneye bırakıldığı, mahkemece tasdik edilen boşanma protokolüne göre çocuğun özel üniversitede öğrenim görmesi halinde tüm özel eğitim giderlerinin yarısının davalı baba tarafından karşılanacağının kararlaştırıldığı ve ortak çocuğun icra dosyasına konu alacak talebinin ait olduğu dönemde halen bir özel üniversitede öğrenci olduğu anlaşılmaktadır. Tarafların anlaşmalı boşanmalarına ilişkin hükmün, diğer bir deyişle sözleşmenin, taraflarından biri davacı anne olup, velayeti anneye bırakılan ve boşanma protokolünde lehine eğitim giderleri konusunda düzenleme yapılan ortak çocuk boşanma hükmünün tarafı değildir. Ortak çocuğun sonraki bir tarihte ergin olması da, çocuk lehine boşanma protokolüne dayalı bir hakkın ifasında ona taraf sıfatı kazandırmaz....

              Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 2012/38 Esas, 2012/430 Karar sayılı kararı ile reddedildiği, kararın 13.03.2014 tarihinde kesinleştiği, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen üç yıllık sürenin geçmiş olduğu, bu süre içinde tarafların yeniden biraraya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulamadığı, bu suretle evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılması gerektiği, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrasındaki yasal koşullar oluştuğu halde, kararın gerekçesinde hata yapılarak 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına göre boşanma kararı verilmesinin doğru olmadığı, tarafların ortak çocukları İrem'in istinaf incelemesi sırasında ... olduğu, velâyeti konusunda istinaf incelemesi yapılamayacağı, boşanma veya ayrılık davası açılınca davanın devamı süresince hâkim tarafından gerekli olan eşlerin barınmasına, geçimine, malların yönetimine ilişkin geçici önlemlerin kendiliğinden (re'sen) alınması gerektiği, davalı kadının...

                velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 550,00 TL tedbir nafakası, 550,00 TL iştirak nafakasına, tarafların eşit kusurlu olmaları sebebiyle tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiş, iş bu karar davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, reddedilen manevî tazminat talebi yönünden istinaf edilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu