Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, ortak çocuk ve kadın yararına hükmedilen tedbir nafakaların kesinleşmiş olduğu gözetilmeden bu hususta yeniden hüküm kurulması doğru olmamıştır. Ne var ki bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir (HUMK m.438/7). SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple, mahkemenin gerekçeli kararının hüküm fıkrasının 2. fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan "Boşanma kesinleşinceye kadar tedbir nafakası olmak kaydıyla" cümlesinin çıkarılmasına, kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK, temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.16.11.2020 (Pzt.)...

    Aile Mahkemesinin 25/12/2020 tarih, 2018/372 Esas ve 2020/760 Karar sayılı kararının -2- nolu bendinden sonra gelmek üzere yeni fıkra eklenmek suretiyle HMK’nın 353/1- b.2 maddesi gereğince Dairemizce bu hususta yeniden HÜKÜM TESİSİNE. "Davacı kadının tedbir nafakası talebinin kısmen kabulü ile dava tarihinden geçerli olmak ve boşanma hükmünün kesinleşmesine kadar devam etmek üzere aylık 500.00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine. Dava tarihinden geçerli olmak ortak çocuk Mahmut yararına reşit olduğu tarihe kadar (05/01/2019) devam etmek üzere aylık 250,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine....

    TMK'nın 166/son maddesine göre; " Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleşme tarihinden başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir . " Dosya incelendiğinde; tarafların 10/09/2009 tarihinde evlendikleri, müşterek çocuklarının bulunmadığı, davacı-b.davalı koca tarafından Elazığ 1.Aile Mahkemesi'nin 2012/759 Esas sayılı dosyasında açılan boşanma davasının reddine karar verildiği, kararın 20/02/2014 tarihinde kesinleştiği, davacı-b.davalı kocanın TMK'nın 166/son maddesi gereğince açtığı boşanma davasının kabulüne ilişkin kararın davalı-b.davacı kadın tarafından istinaf edilmemesi nedeniyle kesinleştiği anlaşılmaktadır....

    Taraflar, mahkemece verilen 23.02.2015 tarihli hükmü temyiz ederken, boşanma davası ile boşanma davasının kabulü nedeniyle verilen vekalet ücretini temyizin kapsamı dışında bıraktıklarından bu husus kesinleşmiştir. Davalının temyizine konu hususlar yönünden bozulan karar sonrasında, mahkemece bozma ilamına uyularak hüküm verilmiş, ancak davalı erkek aleyhine ‘'boşanma davası” nedeniyle yeniden vekalet ücretine hükmediİmiştir. Boşanma davası ve bu dava nedeniyle hükmedilen vekalet ücretine ilişkin hükmün kesinleşmesi nedeniyle bu hususta yeniden hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Ancak bu yönler yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu bölümlerinin düzeltilerek onanması gerekmiştir (HUMK m. 438/7)....

      ya tayini çıkınca ortak konut tahsis etmeyerek kadını çocuklarla birlikte ortada bıraktığını, parasal destek vermediğini, kadının da anne ve babasının yanına sığınmak zorunda kaldığını, aracını gizlice sattığını ileri sürerek davanın reddine, boşanma halinde çocukların velâyetinin kadına verilmesine, kadın yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile, ortak çocuklardan her biri yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, yine kadın yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. III....

        Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin 24.08.2019 tarihinde eşine şiddet uyguladığı ve "çocuğunu da alarak s...ol git babanın evine" diyerek hakaret ettiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tamamen kusurlu olduğu, davacı kadın boşanma davası açmakta haklı olup, kadının boşanma davasının kabulüne karar vermek gerekirken reddi yönünde hüküm kurulması doğru olmadığı gerekçesi ile davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm tesisine, davacı kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuk Poyraz 27.02.2015 doğumlu olup, tarafların ayrı yaşamaya başladığı tarihten itibaren davacı anne yanında yaşadığı anlaşılmış, annenin velâyet görevini yerine getirmediğine ilişkin bir delil mevcut olmadığı gerekçesiyle sosyal inceleme raporlarındaki tespitler...

          DAVA Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2008 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocuklarının olduğunu, erkeğin, birlik görevlerini ihmal ettiğini, hastalığı ile ilgilenmediğini, iddia ederek davanın kabulüyle evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 200.00 TL tedbir nafakası, 200.00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 300.00 TL tedbir nafakası, aylık 300.00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle; davacı kadın vekilinin dava dilekçesinde dayandığı vakıaların gerçeği yansıtmadığını, davacı kadın ile iki senedir ayrı yaşadıklarını, boşanma talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. III....

            hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davacı-karşı davalı kadının karar düzeltme isteminin incelenmesine gelince; Taraflarca açılan karşılıklı boşanma davalarına ilişkin yargılama sonucunda ilk derece mahkemesince, davacı kadının boşanma davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasının redddine, ortak çocuk 2013 doğumlu ...’in velayetinin davacı-karşı davalıya verilmesine, davacı-karşı davalı kadın için 250 Türk lirası tedbir, 300 Türk lirası yoksulluk nafakasının, ortak çocuk için 250 tedbir 300 Türk lirası iştirak nafakasının ve davacı karşı davalı kadın için 10.000 Türk lirası maddi, 10.000 Türk lirası manevi tazminatın davalı-karşı davacı erkekten alınarak davacı-karşı davalı kadına verilmesine karar verilmiştir....

              Davalı erkek eşin boşanma davasının bulunması ortak konutun belirlenmesi isteyen kadını kötü niyetli mi kılar? Kadın eş ortak konutun belirlenmesini isteyebilmesi için yıllar boyu sürecek eşinin boşanma davasının sonlanmasını beklemek zorunda mıdır? Terk sebebiyle boşanma davası açmayı hedefleyen davacı kadın eşin çağrı yapabilmesi için ortak konutun belirlenmesini istemesini engelleyen bir yasa hükmü var mıdır? Davacı kadının iyiniyeti, kötü niyeti “erkek eşin boşanma davasını inceleyen hakimin” görevidir. O halde mahkemece yapılacak iş TMK. m. 195 f. I hükmüne göre aile mahkemesi hakiminin müdahalesi ile ortak konutun belirlenebilmesi konusunda; - Eşleri uyarması, - Onları uzlaştırmaya çalışması, - Eşlerin ortak rızası ile uzman kişilerin yardımını istemesi, Bunlara rağmen uzlaşamadıkları takdirde kanunda öngörülen önlemleri alması gerekmektedir. Bu sebeplerle değerli çoğunluğun “farklı görüşüne” katılmıyorum....

                İHTARTERK NEDENİYLE BOŞANMA 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 164 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda, mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, davalı eşe 15.09.2006 tarihinde tebliğ edilen 2006/46 değişik iş sayılı ihtar kararına dayanılarak açılan terk sebebiyle boşanma isteğine iliş-kindir. Davacı tarafından, aynı ihtar kararına dayanılarak 09.11.2006 tarihinde açılan terk sebebine dayanan 2006/811 esas sayılı boşanma davası, "iki aylık eve dönüş süresi dolmadan açıldığından" bahisle, 26.12.2006 tarihinde reddedilmiştir. Aleyhinde boşanma davası açılmış olan eş, dava süresince ayrı yaşamakta ve eve dönmemekte haklıdır. Bu süre zarfında Türk Medeni Kanunu'nun 164. maddesi kapsamında bir terkin varlığından ve haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmemekten bahsedilemez....

                  UYAP Entegrasyonu