Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Değerlendirme Taraflarca evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı açılan boşanma davalarında, İlk Derece Mahkemesince karşı davanın reddine asıl davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer’ilere ilişkin hüküm kurulmuş, İlk Derece Mahkemesinin bu kararı taraflarca istinaf edilmiştir. Yapılan incelemede, davalı-karşı davacı erkek tarafından kadının kabul edilen boşanma davası da dahil olmak üzere istinaf kanun yoluna başvurulduğu halde, istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesince, erkeğin kadının kabul edilen boşanma davasında verilen boşanma hükmünü istinaf etmediğinden bahisle boşanma kararının kesinleştiği değerlendirmesi yapılarak davalı-karşı davacı erkeğin, kadının kabul edilen boşanma davasına yönelik istinaf talebinin incelenmediği anlaşılmaktadır. 6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....

    Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; tarafların 27.03.2016 tarihinde kesinleşen kararla anlaşmalı olarak boşandıkları, ortak çocuk 06.05.1990 doğumlu ...'nin velayetinin anneye bırakıldığı, mahkemece tasdik edilen boşanma protokolüne göre çocuğun özel üniversitede öğrenim görmesi halinde tüm özel eğitim giderlerinin yarısının davalı baba tarafından karşılanacağının kararlaştırıldığı ve ortak çocuğun icra dosyasına konu alacak talebinin ait olduğu dönemde halen bir özel üniversitede öğrenci olduğu anlaşılmaktadır. Tarafların anlaşmalı boşanmalarına ilişkin hükmün, diğer bir deyişle sözleşmenin, taraflarından biri davacı anne olup, velayeti anneye bırakılan ve boşanma protokolünde lehine eğitim giderleri konusunda düzenleme yapılan ortak çocuk boşanma hükmünün tarafı değildir. Ortak çocuğun sonraki bir tarihte ergin olması da, çocuk lehine boşanma protokolüne dayalı bir hakkın ifasında ona taraf sıfatı kazandırmaz....

      KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurma İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 11. Aile Mahkemesi SAYISI : 2019/558 E., 2021/333 K. Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı karşı davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının erkeğin karşı davası yönünden kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına, davalı karşı davacı erkeğin boşanma davasının ve tazminat taleplerinin reddine, davacı karşı davalı kadın vekilinin sair, davalı karşı davacı erkek vekilinin ise tüm istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....

        Mahkemece; "Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davanın şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı boşanma davası olduğu anlaşılmıştır. MK'nın 166/1.maddesi kusura dayanan bir boşanma nedeni değildir. Eşlerden her ikisinin de kusuru olsa veya her ikisinin de kusuru bulunmasa bile boşanma davası açılabilir. Madde kusur yerine evlilik birliğinin onarılmaz biçimde sarsılmasını temel aldığından kusurlu tarafa da boşanma davası açma hakkı verilmiştir. Ancak Yargıtay bu değişikliği tam kusurlu eşin de boşanma davası açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek görüşündedir. Çünkü böyle bir düşünce kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarı....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin, kadına ve ortak çocuklara fiziksel şiddet uyguladığı, birlik görevlerini ihmâl ettiği, borçlandığı ve borçluların alacaklarını tahsil etmek amacıyla ortak konuta geldiği, bu durumun tanık beyanları ile sabit olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına yüklenebilecek kusurlu bir davranışın bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuklarla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocukların her biri yararına aylık 750,00'şer TL tedbir nafakası ve 750,00'şer TL iştirak nafakasına, ortak çocuk Furkan yararına ergin olduğu tarihe kadar 750,00 TL tedbir nafakasına, davacı kadın yararına 22.000,00 maddî tazminat, 20.000,00 manevî tazminata karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....

          Bu nedenle kadının ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının miktarına yönelik istinaf isteminin kabulü ile HMK 353/1- b-2 maddesi uyarınca iştirak nafakası konusunda yeniden karar verilerek müşterek çocuk yararına boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere aylık 1000 TL iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmiştir. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. (TMK 175. madde) Toplanan delillerle, boşanmaya neden olan olaylarda davacının kusurunun bulunmadığı, kadının çalışmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği, kadın lehine yoksulluk nafakası koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır....

          Önceki boşanma davasının davacı-karşı davalı erkek tarafından açıldığı, davanın "şiddetli geçimsizliğin varlığı ve davalının kusuru ispatlanmadığı" gerekçesiyle reddedildiği, ret kararının kesinleşmesinden başlayarak üç yıl geçtiği, bu süre içinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır. Fiili ayrılık süresi içinde de davalı-karşı davacı kadının bir kusuru ortaya konulamamıştır. Önceki boşanma davasının reddine ilişkin karar, o davaya kadar davalı-karşı davacı kadının boşanmayı gerektirecek bir kusurunun bulunmadığı konusunda kesin hüküm teşkil eder. Bu kesin hükmün varlığı karşısında, önceki olaylardan dolayı davalı-karşı davacı kadın artık kusurlu sayılamaz. Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davacı-karşı davalının eşine haber vermeksizin evi terk ettiği ve evin doğalgaz, elektirk aboneliklerini kapattırdığı, bu suretle birlikte yaşamaktan kaçındığı'" anlaşılmaktadır....

            Aile Mahkemesinin 21/10/20219 tarih, 2018/303 Esas, 2019/755 Karar sayılı ilamı ile özetle; boşanmaya yol açan olaylarda davacı-davalı kadının kusursuz, davalı-davacı erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçe gösterilerek asıl davanın kabulüne, TMK'nun 166/1 m.sine göre tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetlerinin anneye verilmesine, çocuklarla baba arasında şahsi ilişki kurulmasına, ortak çocuklar yararına aylık 300'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı-davalı kadın yararına aylık 500 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile boşanmanın eki niteliğinde 20.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminata; davalı-davacının karşı boşanma davasının reddine karar verilmiştir....

            Yargıtay Hukuk genel Kurulunun 04.11.2009 gün ve 2009/2-4 esas, 2009/484 karar sayılı ilamında da açıklandığı gibi terke dayalı boşanma davasında dava açma hakkı, kanunun açık deyimiyle sadece “terk edilen eşe” ait bulunduğundan, diğer eşi ortak konutu terke zorlayan veya ortak konuta dönmesini engelleyen eş “terk eden eş” konumunda olmakla, terk nedeniyle boşanma davası açma hakkı bulunmamaktadır. Bu sebeple terk eden eşin, terk hukuki sebebine dayanarak boşanma davası açması mümkün değildir. Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün bozulması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....

              M.leri ile hakkaniyet ilkesi de dikkate alındığında, mahkemece yazılı şekilde davacı-davalı kadın tarafından açılan asıl boşanma davasının kabulüne, tarafların TMK'nun 166/1. m.si uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk Lara'nın velayetinin anneye verilmesine, ortak çocuklar yararına tedbir nafakası ile ortak çocuk Lara yararına iştirak nafakasına, davacı-davalı kadın yararına boşanmanın eki niteliğinde manevi tazminata, davalı-davacı erkeğin karşı boşanma davasının reddine karar verilmesinin, (erkeğin sadakatsiz davranışı hariç) karar gerekçesinin usul ve yasaya uygun olduğu gibi tüm nafakaların ve manevi tazminatın miktar itibarıyla uygun ve yerinde olduğu anlaşılmakla, davalı-davacı vekilinin kadının kabul edilen asıl boşanma davası, erkeğin reddedilen karşı boşanma davası, kusur belirlemesi, aleyhe tüm nafakalar ve manevi tazminata ilişkin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nun 353/1- b-1 m.si gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

              UYAP Entegrasyonu