Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre her iki boşanma davası ve boşanmanın fer'i (eki) niteliğindeki talepler yönünden yeniden ve birlikte hüküm kurulması zorunlu hale geldiğinden, davalı-karşı davacı tarafından açılan boşanma davasına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.25.05.2015(Pzt.)...

    olmadığına, velâyet ve kişisel ilişki istinaf edilmeden kesinleştiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, kadının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, ortak çocuk M.İbrahim için verilen aylık 150,00 TL iştirak nafakasının celse tarihi itibariyle aylık 400,00 TL artırımı ile toplamda aylık 550,00 TL iştirak nafakasına, boşanma ilamı istinaf edilmeden kesinleştiğinden yeniden tedbir nafakası verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk Bilge Sıla'nın celse tarihi itibarıyla ergin olduğu anlaşıldığından boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden müşterek çocuğun ergin olduğu tarihe kadar aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, karşı dava yönünden; boşanma davası hakkında karar verildiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, erkek yararına 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, asıl davada davacı- karşı davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı- karşı davalı üzerinde bırakılmasına, asıl davada...

      Dairemizce; tarafların eşit kusurlu olduğundan bahisle kadın lehine maddi tazminat verilemeyeceği gerekçesiyle karar bozulmuş, mahalli mahkemece bozma ilamına uyulmakla; her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk lehine tedbir ve iştirak nafakası ödenmesine ve davacı kadının maddi ve manevi tazminat talebi ile yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir. Mahkemece bozma sonrası verilen kararda kesinleşen tarafların boşanma davalarının kabulü, velayet ve kişisel ilişki düzenlemesi, tedbir ve iştirak nafakası, yoksulluk nafakası, kadının manevi tazminat talebinin reddi hakkında yeniden hüküm kurulması doğru değildir. Ne var ki bu hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümlerinin düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir....

        Erkeğin boşanma davasında verilen hüküm temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olduğundan bozma sonrası verilen 22.05.2018 tarihli kararda kadının konusuz kalan boşanma davası hakkında "Karar verilmesine yer olmadığına" karar verilecek yerde kadının davası hakkında yeniden boşanma hükmü kurulması ve kabulüne karar verilip temyiz edilmeyerek kesinleşen erkeğin boşanma davası hakkında reddine karar verilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

          davalıya kusur olarak yüklenemeyeceği, bu nedenle kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasının, kadın tarafından davalının boşanma dava tarihinden önce gerçekleşmiş, affedilmemiş ya da hoşgörü ile karşılanmamış kusuru bulunduğunu ispat edebildiğinden bahsedilemeyeceğinden reddine karar verildiği, karşı dava dilekçesinin harcı yatırılmak suretiyle verilmiş ise de, karşı dava dilekçesinde boşanma talebi olmaksızın boşanmaya bağlı velâyet, maddî ve manevî tazminat talep edildiği, oysa ki ortak çocukların velâyeti ve tazminat taleplerinin boşanma davasından bağımsız olarak talep edilemeyeceği, bu nedenle karşı davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verildiği gerekçesi ile asıl davanın reddine, ortak çocukların velâyetinin tedbiren anneye verilmesine, ortak çocuklar ile baba arasında tedbiren yatılı kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar için 01.04.2022 tarihli ara karar ile hükmolunan 500,00'er TL tedbir nafakasının, karar tarihinden itibaren...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm boşanma davası yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Ayrılığa karar verilebilmesi için boşanma sebebinin gerçekleşmesi ve fakat ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması (TMK.md.170/3) gerekir.Oysa toplanan deliller Türk Medeni Kanununun 161, 162, 163, 164, 165 ve 166. maddesinde yer alan, boşanma sebeplerinden birinin varlığını kabule elverişli ve yeterli değildir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yetersiz gerekçe ile ayrılığa karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır....

              Davacı tarafından eşi aleyhine daha önce açılmış olan boşanma davasının, 25.11.2008 tarihinde davadan feragat edilmiş olması sebebiyle reddedildiği, işbu davanın ise 26.03.2012 tarihinde açıldığı görülmektedir. Feragat sebebiyle reddedilen davadan sonra tarafların biraraya gelmedikleri, on yıldır fiilen ayrı yaşadıkları, ortak hayatın yeniden kurulamadığı davacının bir başka kadınla birlikte yaşadığı yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşıldığına göre, Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesindeki boşanma sebebi gerçeklemiş olup, verilen boşanma kararı bu sebeple sonucu bakımından doğru bulunmuş, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları açıklanan sebeple yerinde görülmemiş, takdir edilen tedbir ve yoksulluk nafakası da dosya kapsamına uygun bulunmuş, hükmün bu sebeple onanmasına karar verilmesi gerekmiştir....

                Öncelikle, terke dayalı boşanma davasının yasal dayanağı ve koşullarının irdelenmesinde yarar vardır: 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 164. maddesinde boşanma nedenlerinden "Terk" düzenlenmiş olup, maddede aynen; "Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır....

                  Direnme ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, tanık beyanlarının ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenilmeyecek derecede temelinden sarsılıp sarsılmadığının ve davanın kabulü için yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “Evlilik birliğinin sarsılması” başlıklı 166/I-II. maddesi; “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir” hükmünü içermektedir. Bu hükümde yer alan boşanma sebebi nisbi bir boşanma sebebidir....

                    Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eşin açmış olduğu terk sebebiyle boşanma (TMK. m. 164) davası “bu sebeple” reddedilmelidir; “....Nafaka davasında dinlenen tanık beyanlarına göre boşanma davasının davacısı koca kadını evden kovmuş terke zorlamıştır. Eşini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuda dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Bu itibarla Türk Medeni Kanununun 164. maddesi koşulları gerçekleşmemiştir. Davacının terke dayalı davasının reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir...” (Y2HD, 15.06.2005, 9041-9271, GENÇCAN-Boşanma-2, s. 131) .../ Gerek 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu m. 164 f....

                      UYAP Entegrasyonu