Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma - Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından kusur belirlemesi, manevi tazminatın reddi ve maddi tazminatın miktarı yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise kendi boşanma davasının reddi kusur belirlemesi, ortak çocuklar lehine hükmedilen nafakaların miktarı, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası ve maddi tazminat yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Davacı-karşı davalı kadının maddi tazminatın miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; İlk derece mahkemesince erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davacı-karşı davalı kadının evililik birliğinin sarsılması (TMK.m. 166/1) hukuki sebebine dayalı boşanma davasının kabulüne, davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasının reddine, velayetleri anneye, ortak çocuklar lehine tedbir...

    İstinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davalı erkeğin tüm itirazları esastan reddedilmiş ve davacı kadının tazminatlar ve yoksulluk nafakasının miktarına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile bu konuda yeniden eda hükmü oluşturulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki, bölge adliye mahkemesince tarafların sair istinaf başvurularının esastan reddine karar verildiği halde reddedilen istinaf talepleri hakkında ret kararı ile yetinilecek yerde "Boşanma, velayet, kişisel ilişki ve yapılan yargılama giderleri ve vekale ücreti" hakkında yeniden hüküm kurulması doğru değil ise de; bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK madde 370/2)....

      Aile Mahkemesinin 2014/207 esas, 2014/709 karar sayılı dosyası ile boşanma davası açıldığını ve davanın reddine karar verildiğini, bu kararın 26/04/2018 tarihinde kesinleştiğini, tarafların geçen bu 3 yılda ortak hayatın yeniden kurmalarının mümkün olmadığını belirterek, ortak hayatın yeniden kurulamaması nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalıya usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğ edilmesine rağmen davaya cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür. Mahkemece; "Yapılan yargılama sonunda tüm dosya kapsamı ve tanık beyanları değerlendirildiğinde; tarafların 16/09/1999 tarihinde evlendikleri, bu evliliklerinden 2 müşterek çocuklarının olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından açılan dava, TMK 166/4 maddesi kapsamında ortak hayatın yeniden kurulamaması (fiili ayrılık) nedenine dayalı boşanma davası olup, İstanbul 5....

      çocuklardan ...Murat'ın velâyeti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bu ortak çocuk yararına ergin olduğu tarihe kadar 200,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine, ortak çocuk ...'...

        Aile Mahkemesinin 2011/99- 940 E_K sayılı dosyasında 04/02/2015 tarihinde açtığı boşanma davasının 12/11/2015 tarihinde reddine karar verildiği, kararın 05/01/2016 tarihinde kesinleştiği, eldeki bu davanın ise 12/01/2019 tarihinde ikame edildiği, aradan geçen 3 yılı aşkın süreçte tarafların karı-koca gibi ortak hayatı yeniden kurmak için hiç bir araya gelmedikleri, ortak hayatın bu süreçte yeniden kurulamadığı, bu durumun evi terk edip başka bir kadınla yaşamaya başlayan ve eşine karşı sadakatsiz davranan davacı kocadan kaynaklandığı, TMK'nun 166/4 m.sinde eylemli ayrılık için aranılan yasal şartların oluştuğu, ilk derece mahkemesince yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu gibi kusur belirlemesinde hata yapılmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin bu yönlerden istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK'nun 353/1- b-1 m.sine göre ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

        Aile Mahkemesinin 2011/99- 940 E_K sayılı dosyasında 04/02/2015 tarihinde açtığı boşanma davasının 12/11/2015 tarihinde reddine karar verildiği, kararın 05/01/2016 tarihinde kesinleştiği, eldeki bu davanın ise 12/01/2019 tarihinde ikame edildiği, aradan geçen 3 yılı aşkın süreçte tarafların karı-koca gibi ortak hayatı yeniden kurmak için hiç bir araya gelmedikleri, ortak hayatın bu süreçte yeniden kurulamadığı, bu durumun evi terk edip başka bir kadınla yaşamaya başlayan ve eşine karşı sadakatsiz davranan davacı kocadan kaynaklandığı, TMK'nun 166/4 m.sinde eylemli ayrılık için aranılan yasal şartların oluştuğu, ilk derece mahkemesince yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu gibi kusur belirlemesinde hata yapılmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin bu yönlerden istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK'nun 353/1- b-1 m.sine göre ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

        Anlaşmalı boşanma talebi, şartların gerçekleşmemesi halinde, kendiliğinden 166/1-2'ye dönüşebildiği gibi, 166/1’e dayanan bir boşanma talebi de, şartlarının varlığı halinde "anlaşmalı boşanma” ile sonuçlanabilir. Ya da, aynı maddenin (4.) fırkasında yer alan yasal karineye açıkça dayanılmamış olsa bile, bu yasal karinenin şartlarının bulunması halinde, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilerek boşanma kararı verilebilir. Bu bakımdan “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” sebebine dayanılarak açılmış bir boşanma davası; taraflar arasında daha önce görülmüş ve redle sonuçlanmış bir boşanma davası varsa ve ret kararının kesinleşmesinden başlayarak üç yıl geçmiş ise, ortak hayatın yeniden kurulamamış olduğunun ispatlanmış olması şartıyla 166/4. madde gereğince boşanma kararı verilmesi isteğini de kapsar. Davalı tarafından açılan karşı boşanma davası, Türk Medeni Kanununun 166'ncı maddesinde yer alan “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” sebebine dayanmaktadır....

          Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 18.04.2022 tarih ve 2021/685 Esas, 2022/608 Karar sayılı kararı ile; kararın erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, ortak çocuk ... yararına hükmedilen iştirak nafakası, kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarı ile yoksulluk nafakasına ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle, erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğunun tespitiyle gerekçenin bu şekilde düzeltilmesine, erkek tarafından açılan boşanma davasının, kadının boşanma davasında verilen boşanma hükmünün istinaf edilmeyerek kesinleştiği de dikkate alındığında tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin erkek üzerinde bırakılmasına; ortak çocuk ... yararına aylık 2.000,00 TL iştirak nafakası ödenmesine, nafakaya ÜFE oranında artış uygulanmasına; kadın yararına 75.000,00 TL maddî, 75.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, kadının kira gelirleri ve taşınmazlarının bedelleri dikkate...

            Değerlendirme 1.Taraflar arasındaki boşanma kararında velâyeti anneye verilen ortak çocuk ile baba arasında her ayın birinci ve üçüncü cuma günü saat 18.00 ile pazar günü saat 18.00 arasında, tek sayı ile biten yıllarda kurban bayramının arife günü saat 13.00 ile bayramın son günü saat 18.00 arasında, çift sayı ile biten yıllarda ... bayramının arife günü saat 13.00 ile son günü saat 18.00 arasında, her yıl yarıyıl tatilinin birinci günü saat 10.00 ile yedinci günü saat 18.00 arasında, çocuk 10 yaşına gelene kadar ağustos ayının birinci günü saat 10.00 ile onbeşinci günü saat 18.00 arasında ve çocuk 10 yaşını doldurduktan sonra ağustos ayı boyunca kişisel ilişki kurulmasına hükmedilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, davacı anne kendisi ve ortak çocuk ...'nın Hollanda'da, davalı babanın ise Türkiye'de yaşayacağının göz önünde bulundurularak boşanma kararındaki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini talep etmiştir....

              Aile Mahkemesinin 2013/158 esas sayılı dosyası üzerinden görülen ve feragat ile sonuçlanan boşanma davasından sonra tarafların bir araya gelmediği, ortak hayatın yeniden kurulmadığı ve 3 yıllık sürenin de geçtiğinden bahisle davalı-karşı davacı erkeğin Türk Medeni Kanunu’nun 166/4. maddesi uyarınca açtığı boşanma davasının da kabulüne karar verilmiş ise de, dosya kapsamı itibari ile davacı-karşı davalı kadın tarafından...Aile Mahkemesinin 2013/158 esas sayılı dosyası üzerinden açılan boşanma davasının, tarafların barışması nedeni ile davacı-karşı davalı kadının feragati kapsamında reddedildiği, tarafların bir süre aynı evde birlikte yaşadıkları ve sonrasında davalı-karşı davacı erkeğin, davacı-karşı davalı kadını evden gönderdiğinin anlaşılması karşısında, dayanak davadan sonra tarafların bir süre daha evlilik birliğini sürdürdüğü dolayısı ile Türk Medeni Kanunu’nun 166/4. maddesinde yer alan “Ortak hayatın yeniden kurulamaması” unsurunun gerçekleşmediği gözetilerek davalı-karşı davacı...

                UYAP Entegrasyonu