Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Nitekim Dairem eşlerin anlaşmasına dayalı boşanma da¬valarında bir bakıma “iki davacı ve iki davalı” olduğu görüşünü sergilemiştir. (Y2HD, 15.3.1990, 11382-2844, Ömer Uğur GENÇCAN, Öğreti ve Uygulamada Boşanma, Tazminat, Nafaka, Yetkin Yayınevi, Ankara 2000, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma , s. 680-682) Anlaşmalı boşanma ancak “tarafların” (=kadın ve erkek) anlaşması ile oluşabildiğine göre hem kadın hem erkek davadan feragat edebilir. Düzenlemenin bir tarafına davadan feragat hakkı verilirken bir tarafına davadan feragat hakkı verilmemesi; - Anlaşmalı boşanma davasının mahiyeti, - Kadın erkek eşitliği ile bağdaşmaz. O halde anlaşmalı boşanma davasından feragati içeren “temyiz davasının davacısı” eşin dilekçesine değer verilerek hükmün bu sebeple bozulmasına ve tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 f. I-II) davasına yönelik olarak varsa delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir....

    O halde anlaşmalı boşanma davasından feragati içeren “temyiz davasının davacısı” eşin dilekçesine değer verilerek hükmün bu sebeple bozulmasına ve tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 f. I-II) davasına yönelik olarak varsa delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Bu sebeplerle değerli çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....

      Nitekim Dairem eşlerin anlaşmasına dayalı boşanma da¬valarında bir bakıma “iki davacı ve iki davalı” olduğu görüşünü sergilemiştir. (Y2HD, 15.3.1990, 11382-2844, Ömer Uğur GENÇCAN, Öğreti ve Uygulamada Boşanma, Tazminat, Nafaka, Yetkin Yayınevi, Ankara 2000, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma , s. 680-682) Anlaşmalı boşanma ancak “tarafların” (=kadın ve erkek) anlaşması ile oluşabildiğine göre hem kadın hem erkek davadan feragat edebilir. Düzenlemenin bir tarafına davadan feragat hakkı verilirken bir tarafına davadan feragat hakkı verilmemesi; -Anlaşmalı boşanma davasının mahiyeti, -Kadın erkek eşitliği ile bağdaşmaz. O halde anlaşmalı boşanma davasından feragati içeren “temyiz davasının davacısı” eşin dilekçesine değer verilerek hükmün bu sebeple bozulmasına ve tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 f. I-II) davasına yönelik olarak varsa delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir....

        Bu durumda, tarafların boşanma davalarının kabulü sonucu itibariyle doğru olup, tarafların boşanma davalarına ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, boşanma hükmünün kusur belirlemesine ilişkin gerekçesinin düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiş ve davalı-karşı davacı erkeğin tüm, davacı-karşı davalı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir (HUMK m.438/son). 2-Boşanma sebebiyle maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için, tazminat talep eden tarafın kusursuz veya diğer tarafa göre daha az kusurlu olması gerekmektedir. Yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple taraflar boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit oranda kusurludur. Eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemeyeceğinden davalı-karşı davacı erkeğin, maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru bulunmamıştır....

          KARŞI OY YAZISI Dava, boşanma protokolündeki ortak çocuğun eğitim giderlerinin tamamen davacı tarafından karşılanmasına ilişkin protokol hükmünün, ekonomik nedenlerle karşılanamaz hale geldiği iddiasına dayalı, hakim müdahalesi yoluyla "uyarlama" davası niteliğindedir. Ortak çocuğun özel okul eğitim giderinin uyuşmazlığa konu dönemde yaklaşık 15.000 TL civarında olduğu, tanık beyanlarıyla da davacının ekonomik kriz sebebiyle varlığını yitirdiği, kirada oturduğu, emeklilik maasıyla geçindiği, davalının ise çalışması ve kira geliri nedeniyle aylık 20.000 TL çevresinde geliri olduğu anlaşılmaktadır. Anlaşmalı boşanmanın yapıldığı tarih ile davacının sorumluluğuna başvurulan dönem arasında; davacının ekonomik gücünü önemli ölçüde yitirdiği açıktır. Mahkemece, çocuğun eğitim giderlerinden sorumluluğunun en azından yarısından sorumlu olacağı şekilde protokol (sözleşme) hükmünün uyarlanması gerektiği, hükmün bu sebeple bozulması geretiğini düşünüyorum....

            davacının evden ayrılmak zorunda kaldığı, uzun bir süredir tarafların ayrı yaşadığı,taraflar arasında şiddetli bir geçimsizliğin vaki ve sabit olduğu, ortak hayatın yeniden kurulma ihtimalinin kalmadığı, evlilik birliğinin devamında taraflar ve toplum için korunması gereken bir faydanın bulunmadığı, evlilik birliğinin taraflar açısından çekilmez hale gelmesinde davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, her ne kadar davacı ayrılmadan önce evde TV ve salonun camını kırmak suretiyle kusurlu davranışta bulunmuş ise de bu durumun davalının evliliğin başından itibaren davacıya uyguladığı yoğun psikolojik baskılarına tepki niteliğinde olduğu bu nedenle kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, davalının evden ayrılmaması sebebiyle davacı kadının evden ayrılmak zorunda kaldığı, davalı tanıkları olarak dinlenenlerin ise evlilik birliği içinde bulunmamaları, ortak ... çocukların ise taraflar arasında yaşanan olayların çocuklara tam olarak yansıtılmaması ve anne-babalarının boşanmalarını istememeleri sebebiyle...

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar arasında görülen boşanma davasının yapılan muhakemesi sonucunda tarafların zaman zaman ortak konutta tartıştıkları, bu tartışmalar sırasında davalı kadının eşine yüksek sesle bağırdığı, bu nedenle komşuların da aile içerisinde gerçekleşen tartışmalardan haberdar oldukları, tartışmalar sırasında davalının eşine karşı hakaret içeren sözler söylediği, ayrıca gündelik hayatta davalının aşırı kıskanç davranışlarda bulunduğu bu davranışlar nedeniyle evliliğin çekilmez bir hal aldığı, esasen taraflar arasındaki sözlü tartışmaların kaynağının da davalının aşırı kıskançlığı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalının tam kusurlu olduğundan bahisle davacı erkeğin boşanma davasının kabulüne...

                Eşler arasında 1.1.2002 tarihinden itibaren yasal rejim olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. ( TMK. md. 218 – 241 ) Mahkemece, evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hallerinde mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer. ( TMK. md. 225/2 ) Davacı kocanın talebi, edinilmiş mallar yönünden de tasfiyeyi amaçlamaktadır. Açılmış olan boşanma davası reddedildiğine göre yasal mal rejimi (edinilmiş mallara katılma) devam etmektedir. Davacı kocanın yasal rejimin mal ayrılığına dönüştürülmesi yönünde bir talebi de bulunmamaktadır. Bu yönler nazara alınarak evlilik içinde ortak alınan eşyalar hakkındaki davada dava şartı oluşmadığında “ hüküm verilmesine yer olmadığına ” karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-karşı davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için tazminat talep eden tarafın kusursuz veya az kusurlu olması yanında, boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı niteliğinde de olması gerekir (TMK m. 174/2). Mahkemece, boşanma sebebi olarak kabul edilen olaylar bu nitelikte değildir....

                    başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin annelerine verilmesine, babaları ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar yararına hükmedilen ayrı ayrı aylık 300,00 TL tedbir nafakasının istinaf karar tarihinden itibaren ayrı ayrı aylık 600,00 TL olarak belirlenmesine, iştirak nafakası olarak devamına, kadın yararına hükmedilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının istinaf karar tarihinden itibaren aylık 500,00 TL olarak belirlenmesine, yoksulluk nafakası talebinin reddine, davacı kadın yararına 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu