İstinaf Sebepleri Davalı- davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının boşanma davasının kabulü, erkeğin boşanma davasının reddi, kusur belirlemesi, tazminatlar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur. C....
Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesine göre, boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanma kararı verilir. Ret kararının kesinleşmesinden başlayarak geçen üç yıl zarfında ortak hayatın yeniden kurulmuş olduğunun kabul edilebilmesi için, tarafların bu amaçla bir araya gelmiş ve birlikte yaşamış olmaları, evlilik birliğinin amacına uygun olarak tesis edilmiş olması, bu hususların delillerle ispatlanmış bulunması gerekir. Davacı erkek tarafından daha önce açılan boşanma davası reddedilmiş, karar 25/04/2013 tarihinde kesinleşmiş; Türk Medeni Kanunu'nun 166/4. maddesine dayalı işbu dava ise 24/05/2016 tarihinde açılmıştır....
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonrasında tarafların boşanmalarına karar verilerek 17.11.2020 tarihli kısa kararda "Müşterek çocuğun velâyetinin tedbiren ve hükmün kesinleşmesi ile anneye verilmesine" karar verildiği halde, gerekçeli kararın hüküm kısmında ortak çocuk ...'ın velayetinin annesine, ortak çocuklar ... ve ...'nın velâyeti de babasına bırakılmıştır. Bu hali ile her ne kadar ortak çocuk ... inceleme tarihi ile ergin olmuş ise de, mahkemece verilen kısa kararla gerekçeli karar arasında yaratılan bu çelişki tek başına bozma sebebi oluşturmaktadır, diğer taraftan hükmün bozma kapsamı dışında kalan kısımları ise kesinleşmiştir. Mahkemece, bu durum gözetilmeden kesinleşen boşanma kararı yönünden yeniden hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
olmadığına, velâyet ve kişisel ilişki istinaf edilmeden kesinleştiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, kadının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, ortak çocuk M.İbrahim için verilen aylık 150,00 TL iştirak nafakasının celse tarihi itibariyle aylık 400,00 TL artırımı ile toplamda aylık 550,00 TL iştirak nafakasına, boşanma ilamı istinaf edilmeden kesinleştiğinden yeniden tedbir nafakası verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk Bilge Sıla'nın celse tarihi itibarıyla ergin olduğu anlaşıldığından boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden müşterek çocuğun ergin olduğu tarihe kadar aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, karşı dava yönünden; boşanma davası hakkında karar verildiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, erkek yararına 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, asıl davada davacı- karşı davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı- karşı davalı üzerinde bırakılmasına, asıl davada...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek tarafından, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası, velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesi ile yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı-davacı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece tarafların karışılıklı boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda; taraflarının karşılıklı davalarının kabulü ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı-davalı anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında yatısız olarak kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir....
Davalı baba ile velayeti davacı anneye bırakılan ortak çocuk 02.12.2013 doğumlu Hayrunnisa Nur arasında kişisel ilişki tesis edilirken günümüz ulaşım koşulları da dikkate alındığında, aynı şehir-farklı şehir ayrımı yapılması doğru olmadığı gibi, tarafların ayrı şehirlerde yaşamaları halinde çocukla baba arasında her ayın belirli hafta sonları kişisel ilişki kurulmaması sebebiyle belirlenen kişisel ilişki düzenlemesi babalık duygularını tatmin etmekten uzaktır. Ancak, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK m.438/7)....
Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. (2) Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir (TMK md.166/1,2). Türk Medeni Kanununun 166/1- 2. maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması ve davalı eşin az da olsa kusurlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır (6100 s. HMK md. 255). Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz....
Bu durumda kadının boşanma davasının esası hakkında bir karar verilmeyecektir. Ancak, davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hakim, davanın açıldığı tarihteki, tarafların haklılık durumuna göre vekalet ücreti ve yargılama giderlerini takdir ve tayin eder (HMK m.331/1). Bu husus gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 3-Mahkemece verilen ilk hükümde erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davalı-karşı davacı kadın tarafından açılan davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının ise reddine karar verilmiştir. Bu hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından her iki boşanma davası yönünden temyiz edilmiştir....
DAVA Davacı kadın dava dilekçesinde özetle; tarafların 2009 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocuklarının olduğunu, erkeğin, sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiğini, birlik görevini ihmâl ettiğini, aşağıladığını iddia ederek davanın kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 750,00 TL iştirak nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı erkeğe, usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilmesine rağmen davalı erkek tarafından yasal süresi geçtikten sonra cevap dilekçesi sunulmuştur. III....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından, tamamına yönelik olarak, davacı tarafından da, lehine hükmedilen maddi tazminatın miktarı ve manevi tazminat talebi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Türk Medeni Kanunun 166/1-2. maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Davalının işinde kullandığı davacıya ait araç ve gerecin davalının borcu sebebiyle haczedilmiş olması ve davalının vergi borcunun bulunması, kötü yönetimine bağlı olarak ailesini darlık ve yoksulluğa düşürmedikçe tek başına birliği temelinden sarsan bir olgu değildir....