Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava TMK'nın 166/son maddesine dayalı kesin hükümden sonra 3 yıl geçmesine rağmen ortak hayatın yeniden kurulamaması ve TMK 166/1. Maddeye dayalı evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasıdır . İlk derece mahkemesince ilk davanın kesinleşmesinden sonra davacının davalı ile bir araya geldiği, müşterek konuta geldiğinde bir kaç hafta kaldığı, olağan aile hayatına devam ettiği bu haliyle ortak hayatın yeniden kurulduğu anlaşıldığından sübut bulmayan davanın reddine , terditli evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma talep etmiş ise de, dava dilekçesinde bu sebebe dayalı davalı tarafa yönelik kusur isnadında bulunmadığı gibi, tanık anlatımları ile de evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ve buna sebep olan olaylarda davalının kusurunu ispat edemediği gerekçesiyle her iki maddeden de açılan davanın reddine karar verilmiştir....

İstinaf Sebepleri 1.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddi, kusur belirlemesi, ortak çocuklar lehine hükmedilen nafakalar ile kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasının ve tazminatların miktarları, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle kaldırılması, yoksulluk nafakasının reddi ve 14.02.2022 tarihli tashih şerhine yönelik istinaf yoluna başvurmuştur. 2.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi ve ferîleri ile zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddi sebebiyle erkek lehine vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur. C....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Ortak hayatın yeniden kurulmaması sebebiyle DOSYANIN DAİREYE GELİŞ TARİHİ:31.08.2016 K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, boşanma, tazminat, nafaka isteğine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 26.07.2016 tarih 2016/263 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 05.08.2016 tarih ve 29792 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (2.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 19.09.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Hukuk Dairesi, ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak davacının davasının kısmen kabulü ile davalı baba ile ortak çocuk arasında her ayın 1. ve 3. Cumartesi günü saat 10.00 ile aynı gün saat 17.00 arasında, dini bayramların 2. günü saat saat 10.00 ile aynı gün saat 17.00 arasında kişisel ilişki kurulmasına karar vermiş, bölge adliye mahkemesince verilen karar taraflarca temyiz edilmiştir. Toplanan delillerden tarafların 2009 yılında boşandıkları, ortak çocuk ....'in boşanma davası sırasında doğduğu, boşanma davası sonucunda velayetin davacı anneye verildiği, baba ile de kişisel ilişki kurulduğu ancak 2017 yılına kadar davalı baba ile ortak çocuk arasında fiilen bir kişisel ilişki kurulmadığı, davalı babanın ilk olarak 14.10.2017 yılında icra vasıtasıyla ortak çocuk ile kişisel ilişki kurabildiği anlaşılmaktadır....

        Davacı yanın dava dilekçesinde bilgilerini verdiği Soma 1.Asliye Hukuk(Aile)Mah.nin 2015/116 E-2015/345 K.sayılı boşanma dava dosyasında derdestlik sebebiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş ise de;davacı yanın işaret ettiği ve delil olarak bildirdiği o davada daha önce açtığı davaların da belirtildiği ve dosya içerisinde daha da önce açtığı Soma 1.Asliye Hukuk 2011/110 E-2012/33 K.sayılı 25.05.2015 kesinleşme tarihli boşanma dosyası(açılmamış sayılma kararı verilmiştir) ile yine aynı mahkemenin 2005/184 E-2006/204 K.sayılı 21.10.2015 kesinleşme tarihli(davanın esastan reddine karar verilmiştir)boşanma dosyalarının da yer aldığı, Kaldı ki TMK 166/son maddesinde önceki davanın hangi sebeple reddedilmesi halinde boşanma davası açılabileceğine ilişkin kısıtlayıcı bir ayrım bulunmadığı,nitekim aynı boşanma sebebiyle açılan bir davada Yargıtay 2.HD.nin 2009/9514 E-2010/13500 K.sayılı 06.07.2010 tarihli kararında"...önceki davanın ne suretle reddedildiğinin öneminin...

        olmadığı, herhangi bir gelirinin bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği kadın yararına yoksulluk nafakası takdirinin ve miktarının isabetli olduğu, ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının da tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında isabetli olduğu, kadın ve ortak çocuklar yararına tedbir nafakası takdiri ile miktarlarında da herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı belirtilerek; erkek vekilinin kusur belirlemesi ve karşı davanın reddi yönünden istinaf itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kabul edilen bu kısımlar yönünden kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, erkeğin davasının da kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, kadın vekilinin tüm, erkek vekilinin ise diğer istinaf itirazlarının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir....

          Aile Mahkemesinde boşanma davası açılmıştır. Tarafların boşanmalarına ve ortak çocuğun üzerindeki velayet hakkının taraflarca “müştereken ifasına” yönelik ... yerel mahkemesi tarafından verilen kararın “Tanınması ve Tenfizine” ilişkin ... (...) Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi sıfatıyla) kararı 24.01.2012 tarihinde kesinleşmiştir. ... Aile Mahkemesi tarafından yabancı mahkeme ilamının tanınması sebebiyle boşanma konusunda yeniden karar tesisine yer olmadığına karar verilmiş ise de, velayet konusunda var olan kesin hükmü yok sayarak ortak çocuğun velayetini davacı kadına vermiştir. Tarafların yerleşim yerinin ... olduğu ise çekişmesizdir. Ortak çocuğun velayeti; a-... Mahkemesi kararına göre “müştereken kullanılmaya devam edilecektir. b-... (...) Mahkemesi kararına göre “müştereken” kullanılmaya devam edilecektir. c-... Mahkemesine göre “anne tarafından” kullanılacaktır....

            Birinci neden: Dosya kapsamına göre, davalı-davacı kocanın, davacı-davalı kadını ailesiyle birlikte oturmaya zorladığı, davacı-davalı kadının yaklaşık 15 yıl davalı-davacı kocanın ailesiyle birlikte oturduğu, davacı-davalı kadının müstakil bir konut talep etmesi üzerinde taraflar arasında tarşıtma çıktığı, bunun üzerine davalı-davacı kadının ortak konutu haklı sebeple terk ettiği, davalı-davacı kocanın eşinin arkasından gittiği ve birlikte ayrı bir konut edindikleri, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davacı-davalı kadının müşterek çocukları ortak konuta çağırdığı ancak çocukların ortak konuta gelmek istemedikleri, babaanneleri ile birlikte kalmayı sürdürlükleri, tarafların daha sonraki süreçte ortak giderler konusunda tartışdıkları, davalı-davacı kocanın ailesinin yanına döndüğü, davacı-davalı kadının, davalı-davacı kocanın ailesinin yanına dönmek istemediği ve boşanma davası açtığı anlaşılmaktadır....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm manevi tazminat yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Davacı kocanın 1.8.2005 tarihinde terk sebebiyle boşanma davası açması üzerine davalı kadında 22.08.2005 tarihinde evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davası açmıştır. Davalı kadın haklı bir sebebe dayanarak ortak konuta dönmediğini kanıtlayamamıştır. Davalı kadının evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davası açması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup terke dayalı boşanma davasını sonuçsuz bırakmaya yöneliktir....

                Dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; TMK’nın 166/4. maddesine dayanak boşanma davasını açmak ve reddinden sonra ortak hayatın yeniden kurulması yönünde girişimde bulunmamakla zaten kusurlu durumda olan erkek eşin, ayrıca eşini haksız olarak başkalarıyla ilişki kurmakla suçladığı, hakaret ettiği ve son olarak ortak konutu terk ettiği görülmüştür. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; kadın eşin ilk davanın kesinleşmesinden sonraki fiili ayrılık süresi içinde evlilik birliğini kurtarmak amacıyla sunmuş olduğu barışma önerisi, ortak hayatın yeniden kurulması için iyi niyetli bir girişim olup, erkek eş tarafından kabul edilmemiştir. Kadın eşin iyi niyetli teklifi sonrasında taraflar arasında barışma gerçekleşerek ortak hayat yeniden kurulmadığı gibi erkek eş tarafından böyle bir iddianın ileri sürülmemiş olduğu gözetildiğinde kadın eşin bu eyleminin “af” olarak nitelendirilmesi somut olayın özelliğine uygun düşmemektedir....

                  UYAP Entegrasyonu