Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 09/07/2021 NUMARASI : 2020/512 ESAS, 2021/475 KARAR DAVA KONUSU : BOŞANMA VE MAL PAYLAŞIMI KARAR : Mahalli mahkemece verilen karara karşı davalı karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde, Dosya incelendi; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı (kadın) vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2001 yılında evlendiklerini, 2 çocuklarının olduğunu, davalı erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesi, evlilik vazifelerini yerine getirmemesi nedeniyle 26.05.2014 tarihinde davacı kadının Bakırköy 3....

Dava, mal rejiminin tasfiyesi istemine ilişkindir. Bilindiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225. maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer. Yargıtay'ın ve Dairemizin uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle alacak davalarının görülebilirlik ön koşuludur....

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Tarafların arasında ülkemizde açılmış bir boşanma davasının bulunmamakta olduğunu, zira bu davanın açılabilmesi için taraflar arasında boşanma davasının olmasını ve davanın açıldığı bir tarihte mevcut mal rejiminin sona ermiş olacağından usulen açılmış bir boşanma davası da olmadığından mal rejiminin tasfiyesine yönelik açılan bu davanın esastan incelenmesi ve karar verilmesinin mümkün olmadığını, mal rejiminin tasfiyesine yönelik bir davanın esastan incelenip hüküm kurulabilmesi için taraflar arasında bir boşanma davasının olması gerektiğini, davanın bekletici mesele yapılarak boşanma kararının kesinleşmesinin zorunlu olduğunu, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davada yetkisizlik kararı verilerek İzmir-Karşıyaka Aile Mahkemelerinin yetkili olduğunun belirtilmesini, davanın açıldığı 27/05/2022 tarihinde usule uygun açılmış bir boşanma davası olmadığından davanın reddini, aksi halde davacının bir katkısının olduğu katılma alacağı bulunmadığından...

Dava dilekçesine göre davacı vekili, evlilik birliği içinde davalı adına edinilen mal varlığının tespit edilerek, edinilmiş mallara katılma rejimine göre paylaştırılmasını, bilirkişi raporu ile değer artış payı ve katılma alacağının belirlenerek davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Boşanma nedeniyle eşler arasındaki mal rejimi, boşanma davasının dava tarihi itibariyle sona ermekte olup (TMK’nun 225/2.m.), mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkı boşanma dava tarihi itibariyle doğar. Ancak bu hakkın dava yolu ile kullanılabilmesi, tasfiyeye karar verilebilmesi için boşanma davasının olumlu sonuçlanarak kesinleşmesi gerekir. Somut olayda taraflar arasında boşanma davası açılmış olmakla davacının mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkı doğmuştur. Ancak tasfiyeye karar verilebilmesi için boşanma davasının olumlu sonuçlanması gerekmektedir....

    Oysa Mahkeme içi ikrar niteliğinde olup, kesin delil teşkil eden boşanma davasındaki davacı vekilinin ve davacı asılın imzalı beyanlarında açıkça "mal talepleri" olmadıklarını bildirmişler, davalı tarafın da mutabık kalması üzerine anlaşmalı boşanma gerçekleşmiştir. Davacı yan bu konuda irade fesadına uğratıldıklarını da ileri sürmemiştir. Karara esas teşkil eden "...mal talebim yoktur..." biçimindeki beyanda yer verilen "mal" tabirinin, Türk Medeni Yasası'nın konu ile ilgili başlık ya da Kanun maddelerindeki "mal" kavramını ifade ettiği izahtan varestedir. Ezcümle buradaki "mal" tabiri, eşlerin sahip oldukları mal rejiminin tasfiyesi davalarına konu edilebilecek ve ekonomik değeri bulunan taşınır - taşınmaz varlıkların tamamını kapsamaktadır....

      Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 s.lı HMK'nun m. 30) bekletici mesele yapılmalıdır. .//.....

        Tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş ve sona erdirecek davanın da henüz açılmamış olduğunun anlaşılması durumunda ise davanın görülebilirlik ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir. Taraflar 04.09.1989 tarihinde evlenmiştir. Eşler arasında başka mal rejimi seçilmediğinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM.nin 170. m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği yabancı mahkemede boşanma davasının açıldığı tarihe kadar (4721 sayılı TMK.nun 225/2. m) yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4721 sayılı TMK.nun 202. M). Dava ve cevap dilekçesine göre bu davanın davalısı T3 tarafından davacısı T1 aleyhine Almanya Federal Cumhuriyetinde boşanma davası açılmıştır. Ancak yabancı mahkemede açılan boşanmaya ilişkin veya boşanma kararının tanıma veya tenfizine ilişkin dosya arasında herhangi bir belge bulunmamaktadır....

        Mahkemece, ilk boşanma davasının reddedilip kesinleşmesinden sonra üç yıl eşlerin bir daha bir araya gelmemeleri nedeniyle 166/son maddesi uyarınca eşlerin boşanmalarına karar verilmiş olması durumunda, bu iki dava bir boşanma süreci olarak kabul edildiğinde ilk boşanma davasının açıldığı tarihte mal rejiminin sona ermiş sayılacağı, ilk boşanma davasının açıldığı tarihin 06.02.2002 olduğu, dava konusu taşınmazın davalı tarafından satın alındığı tarihin 04.01.2003 olduğu, bu durumda dava konusu taşınmazın ilk boşanma davasının açıldığı ve mal rejimi hükümlerinin askıda olduğu boşanma davası sürecinde alındığının anlaşıldığı, ikinci davanın fiili ayrılık iddiasına dayalı olarak açılması ve davanın kabul edilmesi karşısında mal rejiminin ilk boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiş olduğu kabulüne göre davacının boşanma davasının açıldığı tarihten sonra alınan bir taşınmazla ilgili talepte bulunamayacağı, tarafların ilk boşanma davasının açıldığı süreçten itibaren birlikte yaşamadıkları...

          Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi 2012/62 Esas sayılı boşanma dava dosyasında tarafların boşanmalarına karar verildiği, dosyada davalı-davacı kadın tarafından hükmün temyiz üzerine ... .... Hukuk Dairesi'nin 06.05.2015 gün 2014/22545 Esas ve 2015/9423 Karar sayılı ilam ile kadının açtığı boşanma davasının da kabulü gerektiğinden hükmün bozulduğu, boşanma davasının devam ettiği anlaşılmaktadır. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Her dava, mümkün olan en kısa zamanda, en az giderle görülüp sonuçlandırılmalıdır. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 s.lı HMK'nun 30. m) bekletici mesele yapılmalıdır. Mahkemece, yazılı gerekçeyle hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir....

            Eşler, anlaşmalı boşanmada mal rejiminin tasfiyesine karar verdikleri takdirde bu durum doğmamış bir hakkın kullanımı anlamına gelmeyecektir. Zira boşanma ile sona eren evlilikler yönünden mal rejiminin tasfiyesi davasının görülebilirlik koşulu olarak boşanmanın gerçekleşmesi aranmakta ise de eşler arasındaki mal rejiminin sona erdiği tarih kabulle sonuçlanan boşanma davasının dava tarihi olup (TMK m. 225/2), mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkı dava tarihi itibariyle doğmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, mal rejiminden kaynaklı hakkın dava yolu ile kullanılabilmesi, diğer bir ifadeyle mal rejiminin tasfiyesine karar verilebilmesi için eşlerin boşanmalarına ilişkin kararın kesinleşmesi gerektiğidir. Anlaşmalı boşanmada ise eşler boşanma davası açmakla doğmuş hakları olan mal rejiminin tasfiyesine yönelik tasarrufta bulunabilirler. Uygulamada eşler boşanma davası ile eş zamanlı mal rejimin tasfiyesi davası açmaktadırlar....

              UYAP Entegrasyonu