Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından, kişisel ilişkinin süresi ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece uyulmasına karar verilen Dairemizin 17.06.2015 tarihli, 2015/11765 esas, 2015/12832 karar sayılı bozma ilamında, "velayeti anneye verilen ortak çocuk ile davalı baba arasında kurulan kişisel ilişkinin süresinin az olması ve aynı şehir ayrı şehir ayrımı yapılmadan kişisel ilişki kurulması" yönünden bozulmuştur. Mahkemece kurulan 26.10.2015 tarihli hükümde aynı şehir, ayrı şehir ayrımı yapılmadan kişisel ilişki kurulmuş ise de kurulan kişisel ilişki yeterli değildir....

    Çocuk ile ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi; çocuk ve velayet kendisinde bulunmayan ana veya baba için bir haktır (Çocuk Hakları Sözleşmesi md.9/3). Bu tür kişisel ilişki çocuğun sadece yüksek yararları gerektirdiği takdirde veya ana ve babanın bu haklarını amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir (Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi md.4/2). Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu bakımdan kişisel ilişki tesis edilirken çocuğun bedeni, fikri ve ruhsal gelişimi esas alınarak amacı gerçekleştirici bir düzenleme yapılmalıdır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir....

    Vekalet ücreti yönünden; Kadının asıl boşanma davasının reddine, erkeğin karşı boşanma davasının kabulüne karar verildiği halde, erkek lehine karşı dava kapsamında boşanma ve asıl boşanma davası için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmediği gibi davalı kd erkek lehine bir maktu vekalet ücretine hükmedildiği ancak bu vekalet ücretinin hangi dava(Kadının ziynet davası mı , boşanma davaları için mi ?) için hükmedildiğinin anlaşılamaması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur....

    KARŞI OY YAZISI Taraflar, anlaşmalı olarak boşanmışlar, boşanma kararıyla ortak çocuğun velayeti davalıya bırakılmış, velayet kendisine verilmeyen ebeveynle çocuğun kişisel ilişkisi, tarafların anlaştıkları şekilde kademeli olarak düzenlenmiş, karar tarafların kanun yolu başvurusundan feragat ettiklerini bildirmeleriyle 4.3.2014 tarihinde kesinleşmiştir. Eldeki dava, boşanma kararının kesinleşmesinden yaklaşık bir buçuk ay sonra 22.4.2014 tarihinde açılmıştır. Çocuk, 11.4.2013 doğumlu olup, dava tarihinde bir yaşını henüz bitirmiştir. Davacı, boşanma kararıyla tesis edilen kişisel ilişkinin yetersiz ve anne gözetiminde olduğunu, çocukla daha uzun süreli ve annenin gözetimi olmaksızın kişisel ilişki tesisini talep etmektedir. Kuşkusuz, ana ve babası ayrılan çocukların ebeveynleriyle kişisel ilişkisi, durum ve şartlarda değişiklik halinde, çocuğun menfaatine uygun düşecek şekilde yeniden düzenlenebilir....

      nun 169 maddesi uyarınca takdir edilen tedbir nafakası ve miktarının, kadının boşanma ile yoksul duruma düşecek olması nedeni ile kadın için TMK.'nun 175 maddesi uyarınca takdir edilen yoksulluk nafakası ve miktarının, kadının, boşanma ile en azından erkeğin maddi desteğinden yoksun kalacak olması, boşanmaya neden olan olaylar nedeni ile kişilik haklarının zarar görmesi nedeni ile kadın lehine boşanma nedeni ile TMK.'...

      Tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde; tarafların 22/10/2010 tarihinde resmi olarak evlendikleri, bu evliliklerinden, 14/08/2012 d.lu Ege isimli bir müşterek çocuklarının olduğu, davacı kadın tarafından davalı erkeğin kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelden sarsılması nedenine dayalı TMK'nun 166/1- 2 maddesi uyarınca boşanma ve ferilerine ile düğün nedeni ile takılan 41.691,37.TL kişisel ziynet eşyası, takıların aynen iadesi mümkünse aynen, mümkün değil ise değerinin yasal faizi ile birlikte davacı kadına ödenmesine ilişkin talepte bulunarak dava açıldığı anlaşılmıştır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Kişisel Eşyanın İadesi Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; bozulmasına dair Dairemizin 09.04.2015 gün ve 24941-7123 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir. Davalı kadın yararına hükmolunan eşyalar konusunda, 03.07.2014 tarihli protokoldeki düzenlemeye aykırı olarak hüküm tesis edilerek anlaşmalı boşanma kararı verilmiştir....

        Olayımıza gelince;Dava kişisel malların iadesi istemine ilişkindir.Kişisel eşyaların iadesine ilişkin davaların Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesinden önce veya sonra açılmasına bakılmaksızın Aile mahkemesinde görülmesi zorunludur.Bu nedenle bağımsız Aile Mahkemesi bulunan yerlerde bağımsız Aile Mahkemesinde,bağımsız Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise Hakim ve savcılar yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk mahkemelerinde davanın Aile Mahkemesi sıfatıyla görülüp karara bağlanması gerekmektedir.Kişisel malların iadesi Türk Medeni Kanunun 226 ncı maddesinde düzenlenmiş olup,davanın bu madde hükümlerine göre çözümlenmesi icap eder.Söz konusu maddenin Türk Medeni Kanununun 2.kitabında yer aldığı ve Aile Mahkemesi sıfatıyla görülüp sonuçlandırılması gerekirken bu husus düşünülmeden Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla yargılamaya devam edilip sonuçlandırılması doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir....

          Olayımıza gelince;Dava kişisel malların iadesi istemine ilişkindir.Kişisel eşyaların iadesine ilişkin davaların Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesinden önce veya sonra açılmasına bakılmaksızın Aile mahkemesinde görülmesi zorunludur.Bu nedenle bağımsız Aile Mahkemesi bulunan yerlerde bağımsız Aile Mahkemesinde,bağımsız Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise Hakim ve savcılar yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk mahkemelerinde davanın Aile Mahkemesi sıfatıyla görülüp karara bağlanması gerekmektedir.Kişisel malların iadesi Türk Medeni Kanunun 226 ncı maddesinde düzenlenmiş olup,davanın bu madde hükümlerine göre çözümlenmesi icap eder.Söz konusu maddenin Türk Medeni Kanununun 2.kitabında yer aldığı ve Aile Mahkemesi sıfatıyla görülüp sonuçlandırılması gerekirken bu husus düşünülmeden Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla yargılamaya devam edilip sonuçlandırılması doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir....

            b) Mahkemece, velayetleri anneye bırakılan ortak çocuklar ile davacı-davalı baba arasında "Aynı şehirde ikamet etmeleri hali" ve "Farklı şehirde ikamet etmeleri hali" için ayrı ayrı kişisel ilişki düzenlenmiştir. Taraflarca özellikle bu konuda bir talep olmadığı halde, günümüz ulaşım koşulları da dikkate alındığında kişisel ilişki tesis edilirken, aynı yer-farklı yer ayrımı yapılması doğru olmamıştır. Ayrıca kişisel ilişkinin cuma gününden başlatılması, dini bayramlarda tüm günleri kapsayacak şekilde kişisel ilişki kurulması, yaz tatilinde kurulan kişisel ilişkinin başlangıç ve bitiş günlerinin belirlenmemesi de hatalı olup, kurulan kişisel ilişki, okul çağında bulunan çocukların eğitim durumunu engelleyici nitelikte olduğu gibi annenin velayet görevini de engelleyici niteliktedir....

              UYAP Entegrasyonu