Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Çocuk ile ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi; çocuk ve velayet kendisinde bulunmayan ana veya baba için bir haktır (Çocuk Hakları Sözleşmesi md.9/3). Bu tür kişisel ilişki çocuğun sadece yüksek yararları gerektirdiği takdirde veya ana ve babanın bu haklarını amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir (Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi md.4/2). Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu bakımdan kişisel ilişki tesis edilirken çocuğun bedeni, fikri ve ruhsal gelişimi esas alınarak amacı gerçekleştirici bir düzenleme yapılmalıdır. Çocuğun menfaati bu yönde bir düzenlemeyi gerekli kılmadıkça, uzman aracılığı veya gözetiminde kişisel ilişki tesisi bundan beklenen amaca aykırı düşer....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki "boşanma" ve "çocukla kişisel ilişki kurulması" davalarının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı kadın tarafından, boşanma kararı verilmesi, tazminat ve nafaka miktarları ile kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı-davacı erkeğin birleştirilen davasının, müşterek çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin olduğu, boşanma talebinin bulunmadığı, mahkemece de bu şekilde nitelendirildiğinin anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 136.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin...

    Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, her iki boşanma davasının kabulüne karar verilecek yerde tarafların boşanma davalarının reddi doğru bulunmamıştır. 2-Davalı-davacı kadın, birleşen dava dilekçesinde düğünde takılan ziynet eşyalarının erkek tarafından borçları ve düğün masrafları için bozdurulduğunu belirterek, bunların aynen iadesi, mümkün olmadığı takdirde bedeline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı-davalı erkek cevaba cevap dilekçesinde ziynetlerin kadın tarafından geri istenmemek üzere verildiğini, tatil ve kendi kişisel harcamalarının karşılanması için kullanıldığını savunmuştur. Davacı-davalı erkek bu cevabıyla ziynetlerle ilgili ispat yükünü üzerine almıştır. Erkek, ziynetlerin iade edilmemek üzere kendisine verildiğini ve bozdurulan ziynetlerin bedelinin eşinin ihtiyaçlarının karşılanması için kullandığını gösterdiği delillerle kanıtlayamamıştır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kişisel eşyanın iadesi ve katılma alacağı ... ile ... aralarındaki kişisel eşyanın iadesi ve katılma alacağı davasının reddine dair ......

        DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı anne tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacılar (baba, babaanne ve dede) tarafından davalı anne aleyhine 2008 doğumlu ..... ile kişisel ilişki kurulması talebi ile dava açılmıştır. Davacılardan baba ile davalı anne hakkında.... sayılı dosyası ile 16/05/2016 tarihinde boşanma yönünden karar verildiği ve velayetlerinin anneye bırakıldığı; ancak kararın halen kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Ortak çocuklar hakkında boşanma davasında verilen karar, kişisel ilişki tesisi için açılan eldeki davayı etkileyeceği açıktır....

          gerektiğini, tüm bu ödemeler kişisel eşyalarıyla yapıldığından ödenen miktarın yasal faizi ile iadesi gerektiğini, beyaz eşya, yatak odası, oturma grubu, mutfak dolabı yapımı masrafları, borçlarının kişisel eşyalarıyla ödendiği masrafların da yasal faizi ile iadesi gerektiğini, avukatı olmadığından maddi ve manevi tazminata avukatlık ücreti kadar miktarın eklenerek karar verilmesi gerektiğini, çeyiz ve ziynetlerin miktarını kabul etmediğini, çeyiz senedinin sahte olduğunu, evden ayrılırken davacının tüm ziynet eşyalarını yanında götürdüğünü, takıları yanında götürdüğü halde hem boşanma davasına konu edilip hem de dava açıldığını, haksız davanın reddine karar verilmesini, 300.000 TL maddi, 300.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tarafına ödenmesi (fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması), yerel adetlere göre takıların ve bileziklerin tarafına iadesi (aynen) aynen olmadığı taktirde maddi miktarının tarafına iadesi, kişisel eşyalarla ödediği borçlarının yasal...

          Kişisel ilişkiye dair düzenlemeler kamu düzeni ile ilgili olup, asıl olan çocuğun yüksek yararına bedensel ve zihinsel gelişiminin sağlanması yanında, annelik ve babalık duygularının da tatminini sağlamaktadır. Kişisel ilişki düzenlenmesine ilişkin davalarda re'sen araştırma ilkesi geçerlidir (2. Hukuk Dairesinin 20.06.2016 tarih, 2016/11108 Esas ve 2016/12572 Karar). Somut olayda, velayet babaya verildiği halde anne ile ortak çocuklar arasında anneler günü yerine babalar gününde kişisel ilişki kurulması doğru olmamıştır. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b.2. maddesi uyarınca yeniden kişisel ilişki düzenlemesi yapılarak, esas hakkında hüküm tesis edilmiştir....

          Değerli çoğunluk tarafından temyiz, "kişisel ilişki ile sınırlandırıldığı için hükmün boşanma bölümü kesinleşmiş sayılacağından taraflar "dul" statüsüne geçmiş durumdadır. Aşağıdaki sebeplerle değerli çoğunluğun farklı düşüncesine katılamıyorum; a-Anlaşmalı boşanma davalarında fer'i hükümlerde oluşan çekişme hükmün bütününü sakatlar. Bir yandan çekişmeyi kabul edip bir yandan sanki "anlaşma varmış gibi" hükmün boşanma bölümünün kesinleştiğini kabul etmek çelişki oluşturur. b- Kişisel ilişki konusunda taraflara öneri sunmadan, bu öneri kabul edilmez ise davaya Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi hükümlerine göre devam edilmesi gerekirken yerel mahkeme hakiminin "kendine göre" re'sen kişisel ilişki düzenlemesi yapmasına pozitif hukuk normları icazet vermemektedir....

            Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir. (TMK md. 323) Kişisel ilişki tesis edilmesine yönelik kararlar kesin hüküm oluşturmaz.Velayet kendisine bırakılmayan tarafça kişisel ilişkinin kurulması ya da değiştirilmesi her zaman talep olunabilir (TMK md. 183). Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun yaşı, ana ve babalık duygusunun tatmini, çocukların yüksek yararı birlikte değerlendirilerek çocukların kişisel gelişimine en uygun düzenleme tercih edilmelidir. Velayet hakkı anneye verilen ortak çocuk ile baba arasında yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasının çocuğun bedensel ve kişisel gelişimini olumsuz etkileyeceğine ilişkin dosyada somut bir delilin bulunmadığı gibi kurulan kişisel ilişki sürelerinin dosya kapsamına ve çocuğun üstün yararına da uygun olduğu anlaşılmakla davalı-k.davacı kadının kişisel ilişkiye yönelik istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir....

            Türk Medeni Kanunu 226/1.maddesi gereğince eşler her zaman birbirlerinde kalan kişisel eşyalarının iadesini isteyebilirler. Buna göre; evlilik boşanma ile sona erdiğinde mülkiyet hakkına dayalı olarak bir eş diğer eşte bulunan eşyalarını geri alma hakkına sahiptir. Kural olarak; bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik tasarruf özgürlüğüne yönelik saldırılara el atmanın önlenmesi davası ile karşı koyabileceği gibi istihkak davası ile de karşı koyabilir. Eşya davası bu anlamda bir istihkak davası olmakla istem dava konusu eşyaların; aynen iadesi, olmadığı takdirde dava tarihindeki bedelinin verilmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Bu nedenle eşyaların aynen mevcut olmaması halinde ise, istenen eşya bedeli “tazminat” niteliğinde bulunmaktadır....

              UYAP Entegrasyonu