DAVA Davacı kadın vekili dava ve dilekçesinde özetle; erkeğin evin ihtiyaçları ile ilgilenmediği, kendi maaş kartını ve kadına takılan altınları babasına verdiğini, kadının maaş kartına el koyduğunu, evin tüm abonelik faturalarının kadının babası tarafından ödendiğini, doğumunda yanında olmadığını, geldiğinde de olay çıkarıp hakaret ve küfür ettiğini, kendisine ve ailesine karşı kötü davranıp haraket ettiğini, evin oda kapılarını kilitlediğini, evin kilidini değiştirip kadının ve çocuğu kapı önüne koyduğunu, birden çok kez şiddete uğradığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 162 pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış nedeniyle boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 800,00 TL nafakaya, davacı kadın yararına aylık 750,00 TL nafakaya karar verilmesini, tazminatın haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....
Kararın gerekçesiz olması, gerekçe ile hüküm fıkrasının arasında çelişki bulunması ve bu gibi kamu düzenine aykırılık teşkil eden ve istinaf denetim ve yargılamasının yapılmasına engel oluşturan hususlarda HMK’nın 353. maddesi kapsamında değerlendirilerek kararın kaldırılarak ilk derece mahkemesine gönderilmesini gerektirmektedir. Somut olayda; davacı, dava dilekçesinde boşanma nedeni olarak, ayrı, ayrı, TMK’nun 162. Maddesi gereğince, Onur kırıcı davranış, pek kötü muamele, TMK’nun 166/1. Maddesi gereğince evlilik birliğinin temelden sarsılmasına dayalı boşanma nedenlerine dayanmıştır. Davacının dava dilekçesinde iki ayrı boşanma sebebine dayalı, talebinin olduğu, mahkemece kısa kararda ve hükümde sadece davanın reddine denilmekle yetinildiği, kararın hangi talebe ilişkin olduğunun yeterince açık olmadığı, bu hususun gerekçeden de anlaşılmadığı görülmektedir....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davalı-karşı davacı kadın, zina (TMK m. 161), pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK m. 162) ve evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) dayalı olarak boşanma talebinde bulunmuş, mahkemece erkeğin TMK 164’e dayalı, kadının ise TMK 161 ve 162. maddelerine dayalı boşanma taleplerinin reddine, kadının TMK’nun 166-1. maddesi uyarınca açılan boşanma davasının kabulüyle, tarafların boşanmalarına karar vermiştir. Yapılan yargılama ve toplanan deliller ile dinlenen tanık beyanlarından, davacı-karşı davalı erkek ile dava dışı S.O. isimli kadının mahkemeninde kabulünde olduğu üzere beraber tatile gittikleri, sosyal ortamlarda bu kadını eşi olarak tanıttığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı-karşı davacı kadının zinaya dayalı boşanma davasını ispatladığının kabulü gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından her iki boşanma davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, davalı-karşı davacı erkeğin evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı boşanma davasının reddine, davacı-karşı davalı kadın tarafından açılan pek fena muamele ve onur kırıcı davranış sebebine dayalı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı-karşı davacı erkeğin kabul edilen kusurlu davranışları yanında davacı-karşı davalı kadının da eşine sürekli hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, davalı-karşı davacı erkek de dava açmakta haklıdır....
Uyuşmazlığın çözümüne ilişkin ilgili yasal düzenlemelerin incelenmesi gerekmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) "Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış" başlıklı 162. maddesi; "Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur" hükmüne haiz olup, aynı Yasanın "Evlilik birliğinin sarsılması" başlıklı 166/I-II. maddesi ise; “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı kadın tarafından hayata kast ve pek fena muamele sebebine dayalı olarak da boşanma kararı verilmemesi, velayet, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, adli müzaharetden yararlanması sebebiyle başlangıçta temyiz edenden alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz edenden alınmasına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 08.10.2015 (Per.)...
Ancak; 1) TCK’nın 79/2-b maddesinde düzenlenen onur kırıcı muameleye maruz kalma halleri Kanunda açıkça yazılı olmamakla birlikte bu hallerin, “çok kötü koşullarda taşıma, olağan dışı mahallerde barındırma ve kötü muamelede bulunma” gibi durumlarda söz konusu olabileceği, sanığın ... plakalı araçta kaçak göçmen taşıdığının kabul edildiği eyleminde, olay tutanağında göçmenlerin aracın yolcu kapasitesinin üzerinde, onur kırıcı ve insanlık dışı bir şekilde taşındıklarının belirtilmesi haricinde, onur kırıcı bir davranışa veya hayati tehlikenin varlığına dair olay tutanağında veya göçmenler beyanlarında herhangi bir iddia veya tespitin bulunmadığı, kapasitenin üzerinde yolcu taşınmasının başlı başına unsur olmadığı, ancak cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesi kapsamında değerlendirilebileceği, nitekim bu yönde takdir ve teşdidin yerinde kullanıldığı, bu kapsamda, Kanun metninde belirtildiği biçimde göçmenlere yönelik onur kırıcı bir muamelenin söz konusu olmadığı olayda, suçta kullanılan...
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili süresinde verdiği istinaf dilekçesinde özet ile; demans hastası olan davacının fiil ehliyetinin olup olmadığının tespit edilmemesi, davanın kabulü, kusur belirlemesi, aldırılan tedbir nafakası ile yoksulluk nafakası talebinin reddine ilişkin olarak ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bu yönlerden kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK 355 maddesine göre, resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Dava, TMK'nun 162. m.sine dayalı hayata kast ve pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeni ile boşanma ve TMK'nun 166/1 m.sine dayalı evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanma ve fer'i taleplerine ilişkindir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 23/03/2021 NUMARASI : 2019/181 ESAS - 2021/229 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Hayata Kast, Pek Kötü Ve Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında istinaf talebinde bulunulmakla, evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2007 yılında evlendiklerini, 2010 doğumlu bir çocuklarının olduğunu, davalının alkol bağımlısı olup günde 6- 7 şişe bira içtiğini, müvekkili ve çocuğu ile ilgilenmediğini, iletişime kapalı aşırı kıskanç, agresif, çabuk sinirlenen, şiddete meyilli bir mizacı olduğunu, ortak çocuğun en küçük yaramazlığında aşırı tepki gösterip bağırdığını, başka kadınlarla çekilen uygunsuz videolarının olduğunu, bu videoları gören müvekkiline bağırıp hakaretler ettiğini, çoğu zaman kıskançlık krizine girdiğini, kafasına silah dayayıp...
DAVA 1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin cinsel, psikolojik, fiziksel şiddet uyguladığını, sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışları olduğunu, akşamları arkadaşlarıyla buluşup içki içtiğini, kumar oynadığını, ev masraflarına katılmadığını, alkol bağımlısı olduğunu, tehdit, hakaret ettiğini, ortak çocuğa fiziksel şiddet uyguladığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, çocuklar yararına aylık 1.500,00'er TL tedbir-iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına ve yasal faizi ile birlikte 300.000,00TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir. 2.Davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; 4721 sayılı Kanun'un 162 ncı maddesinde yer alan hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış hukuki nedenine dayalı olarak tarafların boşanmalarına, çocuklar yararına aylık 1.500,00'er TL tedbir-iştirak...