Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tarafların Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde yer alan fiili ayrılığa dayalı olarak boşanmalarına karar verilmiştir. Gerek mahkemece reddine karar verilen önceki davada, gerekse fiili ayrılık süresi içinde davacının, davalının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir kusuru ispatlanamamıştır. Türk Medeni Kanununun 174-2. maddesi şartları olayda gerçekleşmemiştir. Bu husus nazara alınmadan, isteğin reddi yerine yetersiz gerekçe ile davalı lehine manevi tazminata hükmedilmesi doğru bulunmamıştır. 3-Davacının açmış olduğu boşanma davası kabul edildiği halde kendisini yargılamada bir vekille temsil ettiren davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, bu hususun gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....

    2-Davacı erkek tarafından açılan boşanma davasının ( TMK m. 166/son ) yapılan yargılaması sonunda, mahkemece Türk Medeni Kanunu 166/son. madde koşulları oluştuğu, her iki tarafın da küçük şeylerden tartışma çıkardıkları, kısa sürede ayrıldıkları, evliliğin devamında taraflar ve toplum açısından bir yarar bulunmadığı, gerekçesiyle tarafların boşanmalarına ( TMK m. 166/son), kadının nafaka, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, verilen karar davalı kadın tarafından tüm yönlerden temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 20.09.2018 tarih 2016/22412 esas ve 2018/9739 karar sayılı ilamı ile “...2-Mahkemece boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu kabul edilerek boşanma davasının kabulüne karar verilmişse de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden ilk boşanma davasını açarak boşanma sebebi yaratan, bunun yanında fiili ayrılık döneminde de davalı kadını hırsızlıkla itham eden ve bu eylemi nedeniyle manevi tazminat ödemeye mahkum edilen davacı erkeğin...

      HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/339 KARAR NO : 2022/972 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : BURDUR AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 14/10/2020 NUMARASI : 2019/263 ESAS-2020/437 KARAR DAVA KONUSU : Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma KARAR : Yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında istinaf talebinde bulunulmakla; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının sebepsiz ve haksız olarak 2009 yılında müşterek haneyi terkettiğini, müvekkilinin eve dön ihtarı çektiğini, eve dönmeyen davalı aleyhine Acıpayam Asliye Hukuk Mahkemesi'ne boşanma davası açtığını, davalının eve döneceğini söylemesi üzerine müvekkilinin davadan feragat ettiğini ve kararın 15.03.2016 tarihinde kesinleştiğini, tarafların yaklaşık 10 yıldır bir arada yaşamadıklarını, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalının tam kusurlu olduğunu, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesini istemiştir...

      Asıl ve karşı dava; TMK'nın 166/4 maddesi uyarınca eylemli ayrılık hukuki sebebine dayalı boşanma ve boşanmanın eki niteliğindeki taleplere ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi uyarınca fiili ayrılık nedeniyle boşanma kararı verilebilmesi için, daha önce eşlerden biri tarafından açılmış ve retle sonuçlanıp kesinleşmiş bir boşanma davasının mevcudiyeti ile bu kesinleşme tarihinden itibaren en az üç yıl süreyle evlilik birliğinin yeniden kurulamamış olması gerekli ve yeterlidir. Fiili ayrılık nedenine dayalı bu boşanma davasında boşanma kararı için kusur araştırılması gerekmez. Kusur, boşanmanın eki olan nafaka ve tazminat taleplerinin değerlendirilmesinde bir unsur olarak araştırılması gerekir. Erkeğin açtığı davanın reddi ve bu ret kararının kesinleşmesiyle kadın kusursuz hale gelmiştir. Bu nedenle redle sonuçlanan davadan önceki olaylar artık kadına kusur olarak yüklenemez. Reddedilen dava sonrası kadının kusurlu bir davranışı ise ispatlanmamıştır....

      HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2019/1807 KARAR NO : 2021/62 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ÇAYIRLI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 06/02/2019 NUMARASI : 2018/73 ESAS- 2019/3 KARAR DAVA KONUSU : Fiili Ayrılık Nedeni ile Boşanma KARAR : Taraflar arasındaki TMK 166/son maddesine dayalı fiili ayrılık nedenine dayalı boşanma ve ferileri nedeni ile boşanma davasının yapılan açık yargılaması sonucunda ilk derece mahkemesince verilen hüküm süresinde davalı kadın tarafından istinaf edilmekle dosya incelendi....

      yaşamaktan kaçındığı ve boşanma sebebi yarattığı anlaşılmaktadır....

        Davalı-davacı vekilinin kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde; ilk derece mahkemesince dosya kapsamına ve toplanan delillere göre, erkeğin fiili ayrılık döneminde evin kirasını dahi ödemediği, çocukların ihtiyaçları ile maddi-manevi olarak ilgilenmediği, hatta fiili ayrılık döneminde ortak çocuğun ihtiyaçları için olan nafakayı dahi kadının icra yoluyla alabildiği, evlilik birliği içinde ve fiili ayrılık döneminde erkeğin çocuklarla ve kadınla maddi ve manevi olarak ilgilenmeyerek onlara ekonomik şiddet uyguladığı, birlik görevlerini yerine getirmediği, buna karşılık; davalı-davacı kadının ekonomik sebeplerden dolayı yaşanan son tartışmada davacı-davalı kocasını evden kovduğu, boşanmaya yol açan olaylarda davacı-davalı erkeğin ağır, davalı-davacı kadının az kusurlu olduğu gerekçe gösterilerek kusur belirlemesi yapılmıştır....

        Davacının, davalı aleyhine ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/703 esas, 2011/708 karar sayılı kararı ile evlilik birliğinin sarsılması (TMK m.166/1) hukuki sebebine dayalı olarak açtığı boşanma davasında, tarafların şiddetli geçimsizlik nedeniyle bir çok defa kavga ettikleri, karşılıklı sevgi ve saygılarının kalmadığı, kavgalardan sonra fiili ayrılık yaşadıkları belirtilerek tarafların boşanmalarına karar verildiği ve kararın 21.02.2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden sonra açılan, boşanmanın fer'i niteliğindeki tazminat taleplerinin değerlendirilmesinde esas alınacak kusur; boşanma davasında belirlenen ve boşanma sebebi olarak kabul edilmiş olan kusurdur. Boşanmaya dair dosyanın incelenmesinde; tarafların mahkemece kabul edilen kusurlu davranışlarına göre eşit kusurlu bulundukları anlaşılmaktadır....

          Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; mahkemece, davacı-davalı erkeğin eşiyle barışma girişiminde bulunması nedeniyle yaşanan olayları hoşgörüyle karşılayıp atfettiği ve bu olaylara dayalı olarak boşanma kararı verilemeyeceği belirtilerek davacı-davalı erkeğin davasının reddine karar verilmiş ise de; erkeğin fiili ayrılık döneminde barışma girişiminde bulunması evlilik birliğini sürdürme konusunda bir iyiniyet göstergesi olup, tek başına eşinin kusurlu davranışlarını af anlamına gelmez. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı-davalı erkeğin mahkemece kabul edilen kusurlu davranışlarına karşılık, davalı-davacı kadının da eşini aşağılayıcı tarzda sözler söylediği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında erkeğin davasında Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşulları oluşmuş olup, boşanma davası açmakta haklıdır....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava fiili ayrılık nedeniyle evlilik birliğinin yeniden tesis edilememesi hukuki nedenine dayalı ( TMK 166/4) boşanma davasıdır....

            UYAP Entegrasyonu