Dosyanın incelenmesinde; kadının boşanmaya sebebiyet verecek kusurlu bir davranışının erkek tarafından ispat edilemediği, her ne kadar mahalli mahkemece erkeğe "davacı-karşı davalının evlilik birliği içerisindeyken evi terk ederek gittiği, ortak evden ayrılmak suretiyle fiili ayrılığı başlattığı, tarafların yaklaşık on yıldır ayrı yaşadıkları" vakıası kusur olarak yüklenmişse de davacı-karşı davalı erkeğe kusur olarak yüklenebilecek bir vakıanın varlığının ispatlanamadığı, terk hukuki sebebine dayalı olarak açılmış bir boşanma davasının da bulunmadığı, davanın evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) hukuki sebebine dayalı olduğu bu düzenlemeye göre boşanmaya karar vermek için davalının az da olsa kusurlu olduğunun kanıtlanması gerektiği, davacı-karşı davalı erkeğin herhangi bir kusurunun kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Fiili ayrılık tek başına boşanma sebebi değildir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda, Dava, Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesine dayalı fiili ayrılık hukuki nedenini dayalı boşanma davasıdır. Mahkemece yukarıda açıklanan şekilde karar verildiği, karara ilişkin 2 taraf vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır. Boşanma davasının Kabulü yönünden davalı kadın vekilinin istinaf itirazı bakımından yapılan incelemede; Davacı erkeğin boşanma davasının İzmir 9....
DAVA KONUSU : Boşanma (Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı vekili mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde özetle; tarafların 2011 yılından bugüne ayrı yaşadıklarını, hiç bir araya gelmediklerini, mahkememizin 2014/223 Esas-2014/618 Karar Sayılı dosya ile davalı aleyhine boşanma davası açıldığını, davanın reddine karar verildiğini, kararın onandığını, anılan kararın 12/11/2015 tarihinde kesinleştiğiğini, tarafların üç yıl içerisinde bir araya gelmediklerini belirterek; tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. SAVUNMA:Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamıştır. DELİLLER:Tarafların nüfus aile kayıt tablosu, tanık beyanları, yaptırılan zabıta araştırmaları ve dava dosyası....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından; nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden, davalı kadın tarafından ise; hükmün tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Dava; erkek tarafından açılan Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesinde düzenlenen fiili ayrılık nedenine dayalı boşanma davası olup ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı kadın lehine 450 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yine davalı kadın lehine...
DAVA Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; kadının Osmaniye Aile Mahkemesinin 2015/622 Esas 2015/1122 Karar sayılı dosyası ile açmış olduğu evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasının reddedildiğini, kararın 08.09.2016 tarihinde kesinleştiğini, boşanma davasının reddedilmesine rağmen tarafların evliliklerini fiili olarak bitirdiklerini, uzunca bir süredir ayrı yaşadıklarını ileri sürerek davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye bırakılmasına, ortak çocuk için 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....
Kaldı ki, boşanma davası, Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde yer alan fiili ayrılık sebebine dayanılarak açılmıştır. Daha önceki boşanma davasının davacı tarafından açıldığı, "davalıya atfedilebilecek bir kusur tespit edilmediğinden" reddedildiği, kararın 29.05.2009 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Ret kararının kesinleşmesinden başlayarak geçen üç yıl içinde tarafların biraraya gelmedikleri ortak hayatın yeniden kurulamadığı da tartışmasızdır. Boşanma davasının reddine ilişkin karar, davalının o davaya kadar gelinen süreçte kusurunun bulunmadığına kesin hüküm teşkil eder. Bu kesin hüküm karşısında tanıkların sözü edilen davadan önceki beyanlarına dayanılarak artık kadına kusur yüklenemez. Fiili ayrılık süresi içinde davalıya atfedilebilecek bir kusur da ispat edilmemiştir. O halde, davalının kusurlu olduğuna karar verilemez. Bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....
Davacı erkek, kadın tarafından açılan tedbir nafakası davasına sunduğu cevap dilekçesiyle ileri sürdüğü vakıaları ispat edememiş, boşanma davasında da bu vakıaları tekrar ileri sürmüştür. Kadının bağımsız tedbir nafakası davasının açılmasından daha önceki bir tarihten başlamak üzere tarafların ayrı yaşamaya başladığı açıktır. Nafaka davasının açılmasından sonra da kadına kusur olarak yüklenebilecek yeni bir olay meydana gelmediği gibi davacı erkeğin göstermiş olduğu tanıkların beyanlarında geçen olayların da 7 yıl öncesine ait oldukları, sonrasında tarafların fiili ayrılık tarihine kadar birlikte yaşadıkları ise sabittir. Yine dosya kapsamından taraflar arasındaki fiili ayrılık döneminde davacı erkeğin halen başka bir kadınla birlikte yaşamaya devam ettiği de anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşında boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı kadına izafe edilebilecek herhangi bir kusur bulunmayıp, sadakat yükümlülüğünü ihlal eden davacı erkek tam kusurludur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olmasına, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Davalının kusur belirlemesine yönelik temyiz itirazının incelenmesinde; Dava TMK'nın 166/son maddesine yöneliktir. Mahkemece yapılan yargılama sonucu “TMK 166 son maddesinde düzenlen fiili ayrılık sebebine dayalı boşanma koşullarının gerçekleştiği, davalı kadının, Samsun 1....
Dava; ana dosya fiili ayrılık nedenine dayalı boşanma, birleşen dava ise evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma istemine ilişkindir. Davacı tarafın kusura, birleşen davanın kabul edilmesine, tazminat ve nafakaya, vekalet ücretine ve yargılama giderine yönelik yaptığı istinaf talebi incelemesinde; "Davalı-karşı davacı erkek, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde belirtilen fiili ayrılık nedenine dayalı olarak boşanma davası açmıştır. Mahkeme tarafından, davacı-karşı davalı kadının davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmiş, erkeğin davası ise 3 yıllık yasal süre dolmadığından bahisle reddedilmiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 09/07/2020 NUMARASI : 2019/373 ESAS 2020/263 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....