Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 06/06/2014 tarih ve 1840 sayılı sağlık raporunda sanığın cezasını azaltacak "psikotik bozukluk" hastalığı olduğu ve TCK'nın 32/2. maddesinden yararlanacağının belirtilmesi karşısında, sanığın TCK'nın 32. maddesi gereğince suçu işlediği tarihte akıl hastalığı veya zayıflığı nedeniyle eylemin hukuksal anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğini tamamen kaldıracak veya önemli ölçüde azaltacak şekilde akıl hastalığının ve ceza ehliyetinin bulunup bulunmadığı saptandıktan sonra sonucuna göre sanığın hukuksal durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık .... temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle diğer yönleri incelenmeksizin tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 24.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇLAR : Nitelikli hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal etme HÜKÜMLER : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Dosya kapsamındaki tutanaklarda sanığın akli dengesinin yerinde olmadığının ve işlediği başka suçlar nedeniyle adli tıp kurumumna sevk edildiğinin belirtildiği, adli sicil kaydının incelenmesinde ise daha önce işlediği bir suçtan dolayı akıl hastalığı nedeniyle güvenlik tedbirine hükmolunduğu, duruşmada alınan savunmasında da işitme ve konuşma yeteneğinin zayıf olduğununu anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Yasa'nın 32. maddeleri uyarınca suçu işlediği sırada akıl hastalığı veya zayıflığı nedeniyle eylemin hukuksal anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğini tamamen kaldıracak veya önemli ölçüde azaltacak şekilde akıl hastalığının ve ceza ehliyetinin bulunup bulunmadığı saptandıktan sonra sonucuna göre hüküm kurulması gerektirmesi...
Ancak; Sanğın UYAP ekranından alınan adli sicil kaydında Çatak Asliye Ceza Mahkemesi'nce verilen kararların akıl hastalığı nedeniyle güvenlik tedbirine dönüştürüldüğünün anlaşılması karşısında, 5237 sayılı TCK'nın 32. maddesi uyarınca suçu işlediği sırada akıl hastalığı veya zayıflığı nedeniyle eylemin hukuksal anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğini tamamen kaldıracak veya önemli ölçüde azaltacak şekilde akıl hastalığının ve ceza ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık ...'ın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 26.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Taraflar arasında görülen boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince davalının akli dengesi yerinde olup, davalıya yönelik kusur ispatlanamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacı kadın istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda davalı erkeğin akıl hastalığı nedeniyle kısıtlı olduğu, akıl hastasına kusur izafe edilemeyeceği, davanın reddinin bu gerekçeyle sonucu itibariyle doğru olduğundan bahisle davacının istinaf başvurusunun tedbir nafakasına yönelik kısmı dışında esastan reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Davacı yargılama sırasında "akıl hastalığı" (TMK. md. 405) sebebiyle kısıtlanarak vesayet altına alınmış, kardeşi ... vasi olarak atanmıştır. Bu durumda hukuki ehliyetin zevali ile vekalet ilişkisi sona ermiştir. (B.K. md. 397) Davacının kanuni temsilcisi (vasisi) tarafından davacı adına davayı takip eden avukata verilmiş bir vekaletname de yoktur. Bu bakımdan: 1-Davacı vesayet altına alındığına göre, açılan davaya onay verildiğine ilişkin yetkili vesayet makamından karar alınıp (TMK. md. 462/8) dosyaya alınması, 2-Vasinin vesayeti altındaki kısıtlı adına avukat ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddedilmiş, kararı davacı temyiz etmiştir. Davacı, dava tarihinden önce 6.6.2012 tarihinde akıl hastalığı sebebiyle kısıtlanmış, vasi olarak eşi atanmıştır. Kanuni temsilcisi olan eşi, bu davada "davalı" olup hasım durumundadır. Bu sebeple Tebligat Kanununun 39'ncu maddesi hükmü karşısında kanuni temsilcisine tebligat yapılması da mümkün bulunmamaktadır. Bu bakımdan medeni hakları davadan önce kısıtlanmış olan davacıya, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 19/3. maddesi uyarınca tebligat yapılabilmesi ve kanun yoluna başvuru hakkını davacı adına kullanabilmesi için davacıya kayyım tayini yoluna gidilmelidir (TMK.m.426/2)....
Ayırt etme gücü olmayan akıl hastaları dışında diğer bütün akıl hastalığı veya zayıflığı, cinsellik yaşamaya, evlenmeye, çocuk sahibi olmaya engel değildir. Akıl hastalarının da cinselliklerini yaşamaya hakları vardır, dolayısıyla rızaları da geçerlidir. İç hukukumuzun bir parçası haline gelen sözleşmeye uygun olarak TCK’nun 102/3-a bendinin yeniden yorumlanması zorunlu hale gelmiştir. 765 sayılı eski kanunda “akıl hastalığı suçun unsuru” iken 5237 sayılı kanunda hatalı olarak akıl hastalığını da içine alan ruh veya beden bakımından kendisini savunamamak nitelikli hal olarak kabul etmiştir. Bu hükümle kanunun cezalandırdığı konu anlaşılmayarak düzenleme düz mantık uygulanarak akıl hastası kimselerle gerçekleştirilen her türlü cinsel aktivite suç sayılmıştır. Akıl hastası kimselere cinselliklerini yaşayabilecekleri hiçbir alan bırakılmamıştır....
Ayırt etme gücü olmayan akıl hastaları dışında diğer bütün akıl hastalığı veya zayıflığı, cinsellik yaşamaya, evlenmeye, çocuk sahibi olmaya engel değildir. Akıl hastalarının da cinselliklerini yaşamaya hakları vardır, dolayısıyla rızaları da geçerlidir. İç hukukumuzun bir parçası haline gelen sözleşmeye uygun olarak TCK’nun 102/3-a bendinin yeniden yorumlanması zorunlu hale gelmiştir. 765 sayılı eski kanunda “akıl hastalığı suçun unsuru” iken 5237 sayılı kanunda hatalı olarak akıl hastalığını da içine alan ruh veya beden bakımından kendisini savunamamak nitelikli hal olarak kabul etmiştir. Bu hükümle kanunun cezalandırdığı konu anlaşılmayarak düzenleme düz mantık uygulanarak akıl hastası kimselerle gerçekleştirilen her türlü cinsel aktivite suç sayılmıştır. Akıl hastası kimselere cinselliklerini yaşayabilecekleri hiçbir alan bırakılmamıştır....
TMKnun 409/2.maddesinde akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya ancak resmi sağlık kurulu raporu üzerine karar verileceği hükme bağlanmıştır. Vesayete ilişkin hükümlerin kamu düzeni ile yakından ilgili bulunduğu da göz önüne alınarak; mahkemece, kısıtlı adayının yeniden hastaneye sevki sağlanıp kısıtlanmasını gerektirir nitelikte akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunup bulunmadığı konusunda sağlık kurulu raporu aldırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde bulunmayan gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMKnun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, HUMK'nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna 15.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 405. maddesi kapsamında akıl sağlığı sebebi ile verilen kısıtlılık kararının kaldırılması istemine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 472/son maddesinde, kısıtlı ve ilgililerden her birinin vesayetin kaldırılması isteminde bulunabileceği; 474. maddesinde ise akıl hastalığı veya akıl zayıflığı yüzünden kısıtlanmış olan kişi üzerindeki vesayetin kaldırılmasına, ancak kısıtlama sebebinin ortadan kalkmış olduğunun resmi sağlık kurulu raporu ile belirlenmesi halinde karar verilebileceği hükme bağlanmıştır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; ...'un şizofreni akıl hastalığı nedeniyle Türk Medeni Kanunu'nun 405. maddesi uyarınca Kahramanmaraş Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 21.02.2013 tarih ve 2011/3141-2013/343 sayılı kararı ile kısıtlanmasına karar verildiği, vasi S ...'...