Ne var ki, boşanma hususu temyize gelmediğinden hataya işaret edilmekle yetinilmiştir. 2-Sair itirazların incelenmesine gelince: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmamasına göre, davacı-davalı erkeğin tüm, davalı-davacı kadının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 3-Mahkemece taraflar eşit kusurlu kabul edilerek boşanmaya karar verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı-davacı kadının akıl hastalığı nedeniyle Türk Medeni Kanununun 405. maddesi gereği kısıtlanarak kendisine vasi atandığı anlaşılmaktadır. Akıl hastası olan davalı-davacı kadının davranışları iradi olmadığına göre, kusurundan söz edilemez. Boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-davalı erkek, akıl hastası olan eşini evden atarak, babasının evine gitmeye zorlaması nedeniyle tam kusurludur. Bu davranışlar kadının kişilik haklarına saldırı teşkil edecek niteliktedir....
hastalığı nedeniyle evliliği çekilmez hale getirdiğini, ortak hayatın kurulmasının imkansız hale geldiğini, tüm bu nedenlerle tarafların akıl hastalığı nedeniyle TMK.nun 165. maddesine dayalı boşanmalarına karar verilmesini, olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini, müvekkili lehine 5.000,00- TL. manevi tazminat 10.000,00- TL. maddi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....
hastalığı nedeniyle evliliği çekilmez hale getirdiğini, ortak hayatın kurulmasının imkansız hale geldiğini, tüm bu nedenlerle tarafların akıl hastalığı nedeniyle TMK.nun 165. maddesine dayalı boşanmalarına karar verilmesini, olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini, müvekkili lehine 5.000,00- TL. manevi tazminat 10.000,00- TL. maddi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....
Davacı kadının TMK’nun 166/1. maddesi uyarınca açtığı boşanma davasında tarafların ön inceleme duruşması sırasında TMK’nun 166/3. maddesi uyarınca boşanmalarını talep etmişler ve mahkemece tarafların TMK’nun 166/3. maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiştir. TMK’nun 166/3. maddesi gereğince tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verebilmek için hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi gerekir. Oysa, davalının “Akıl hastalığı” sebebiyle Türk Medeni Kanunu'nun 405. maddesi gereğince kısıtlandığı, kendisine kızının "Vasi" olarak atandığı anlaşılmaktadır. Akıl hastalığından dolayı kısıtlanan kişi ayırt etme gücünden yoksun olup, tam ehliyetsizdir. Ayırt etme gücü bulunmayanların serbest iradesiyle beyanda bulunduklarından söz edilemez. Bu sebeple beyanları hukuki sonuç doğurmaz....
Davacının boşanma talebini Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayandırdığı yönünde bir beyanı bulunmadığı gibi, aşamalarda davasını Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine ıslah ettiğine ilişkin bir beyanı da yoktur. Vekili aracılığıyla verdiği temyiz dilekçesinde de reddedilen davasının Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayandığı yönünde bir temyiz itirazı bulunmamaktadır. Her ne kadar, olayları açıklamak taraflara hukuki niteleme hakime ait ise de; bu ilke taleple bağlılık ilkesini ortadan kaldırmaz. Örneğin şiddetli geçimsizlik hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma davasında, davalının akıl hastası olduğu raporla tespit edilse dahi, hakim akıl hastalığı sebebiyle boşanma kararı veremez. Akıl hastalığı sebebiyle boşanma kararı verilebilmesi için, davacının boşanma talebi yeterli değildir. Akıl hastalığı sebebiyle boşanma talebi bulunması gerekir....
daha sonradan anlaşıldığını, bu durumun artık çekilmez hal aldığını, davalının, hastalığı nedeniyle Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine yaklaşık 4- 5 sene tedavi gördüğünü, yapılan gözlem ve tedavi sonucunda ise akıl hastalığının bulunduğunun tespit edildiğini, doktorların davalının tedavisinin mümkün olmadığını ve suç işleme eğiliminin olduğunu, davalının müvekkiline evliliğin başından beri şiddet uyguladığını, müşterek özürlü çocuğu bile darp ettiğini, davalının uzun süredir ortak evde yaşamadığını, düğünde takılan takılarının yaklaşık değerinin 25.000 TL olduğunu, bu eşyalarla o zamanlar traktör alındığını beyan ederek, tarafların akıl hastalığı nedeniyle boşanmalarına, müvekkili lehine 25.000'er TL maddi ve manevi tazminata, müvekkili lehine 750 TL, engelli müşterek çocuk Gamze için 750 TL tedbir nafakalarının davadan sonra yoksulluk ve iştirak nafakaları olarak devamına, müşterek engelli kızı Gamze'nin velayetinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ederek...
Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/449 esas, 2015/637 karar sayılı dava dosyası incelendiğinde, 23/12/2014 tarihli eşe karşı yaralama eylemi sebebiyle yapılan soruşturmada davalı eş Ömer hakkında akıl hastalığı sebebiyle ceza ehliyeti olmadığından ceza verilmesine yer olmadığına, hakkında güvenlik tedbiri olarak da sağlık tedbiri uygulanmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemenin, yargılama sırasında davalı hakkında düzenlenen sağlık kurulu raporuna dayalı olarak Sulh Hukuk Mahkemesince verilen ve kesinleşen vasi tayini kararını denetlemesinin söz konusu olmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, mahkemece "yargılamanın devamı sırasında davalı erkeğin akıl hastalığı sebebiyle kısıtlandığı görülmektedir. Davacı kadının davası akıl hastalığına değil evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine (TMK m. 166/1) dayanmaktadır. Akıl hastası olan eşin davranışları iradi kabul edilemez. İradi olmayan davranışlar sebebiyle erkeğe kusur yüklenemez....
GEREKÇE; Dava,TMK.nun 165.maddesinde düzenlenen akıl hastalığı nedeni ile boşanma davası niteliğindedir. HMK.nun 355.maddesine göre; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir. Davalının dosya içerisinde mevcut bulunan raporlarından akıl hastalığı nedeni ile kısıtlanması gerektiği, yine işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını tam olarak algılayamayacağının bildirildiği görülmektedir. Davalının hastalığının ortak hayatı davacı eş için çekilmez hale getirip getirmeyeceği raporlarda belirtilmemiştir. Bu haliyle raporlar hüküm kurmaya yeterli değildir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/1963 KARAR NO : 2022/1764 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : SANDIKLI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 06/07/2021 NUMARASI : 2019/531 ESAS 2021/502 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Akıl Hastalığı Nedeniyle) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....
Dava; TMK'nın 165.maddesi uyarınca boşanma ve fer'ilerine ilişkindir. TMK 165. Madde uyarınca açılan akıl hastalığı nedeni ile boşanma davalarında davalının akıl hastası olup olmadığının, davalı akıl hastası ise bu hastalığın evlilik birliğini çekilmez hale getirip getirmediğinin ve tedavisinin mümkün olup olmadığının şüpheden uzak şekilde tespiti gerekmektedir. Dosya kapsamında alınarak dosyaya sunulan Turgut Özal Tıp Merkezi'nin 03.09.2019 tarihli sağlık kurulu raporunda, davalının sınırda mental retardasyon tanısının olduğu, mevcut hastalığın tedavisinin mümkün olmadığı ve evlilikte uyum güçlükleri yaşayabileceği yönünde kanaat bildirilmişse de, söz konusu rahatsızlığın evlilik birliğini çekilmez hale getirip getirmediğine ilişkin bir saptama yapılmadığı görülmektedir. Evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğine ilişkin dosya kapsamında başkaca bir delil de bulunmamaktadır....