Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 04/02/2021 NUMARASI : 2019/343 ESAS - 2021/171 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma - Ziynet Alacağı - Boşanan Eşin Soyadının Kullanılması KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında, taraflarca istinaf talebinde bulunulmakla, evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü. TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı-davalı vekili, dava dilekçesinde özetle; Zonguldak 2....

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm davacı-davalı (koca) tarafından; kusur tayini, kadın yararına hükmedilen manevi tazminat, yoksulluk nafakası ve ziynetler yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda mahkemece de kabul edildiği gibi, davacı-davalı kocanın tamamen kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesindeki anlaşmalı boşanma dışında, davalı-davacı (kadın)nın davayı kabul beyanı sonuç doğurmaz ve hakimi bağlamaz....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, kusur belirlemesi, reddedilen manevi tazminat ve reddedilen ziynet alacağı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Toplanan delillerle; davacı kadının kendi çocuğunu ön planda tuttuğu, özel okula göndermek istediği tamamen kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Davalı erkeğin kusurlu bir davranışının varlığı ispat edilememiştir. Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı erkek tarafından katılma yolu ile kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, nafakalar ve ziynet alacağı yönünden; davalı kadın tarafından ise kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, nafakalar ve ziynet alacağı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı erkeğin tüm, davalı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece taraflar eşit kusurlu kabul edilerek boşanma kararı verilmişse de, yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davalı kadına kusur olarak yüklenen fiziksel şiddet vakıasına davacı erkeğin süresinde...

        ise, davalı-karşı davacı kadının ziynet alacağı davasının kabulüne karar verildiği, kararın usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edildiği, davacı-karşı davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesi kararının "boşanma dışında kalan kusur belirlemesi, kadın yararına yoksulluk nafakası, maddi-manevi tazminat takdiri ve miktarı ile ziynet alacağı davasının kabulü ve ziynet alacağı davasında faize" ilişkin olarak istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır....

        Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır (TMK m. 166/2). Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Bu sonuca ulaşılmasına davacı-davalı kadının da kusurlu tutum ve davranışları sebebiyet vermiş olup, kadının, erkeğin boşanma isteğine karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. O halde mahkemece neticede, kadına göre ağır kusurlu erkeğin davasının da kabul edilmesinde usulsüzlük görülmemiştir....

        Toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; davalının ilk derece mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, boşanmaya neden olan olaylarda davalının tam kusurlu olduğu anlaşılmış olup, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, evlilik süresi, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, ilk derece mahkemesince davacı lehine takdir edilen maddi ve manevi tazminat miktarları ile yoksulluk nafakası miktarlarının makul olduğu, anlaşıldığından, davalının bu hususlardaki istinaf itirazının reddine karar verilmiştir. Davalının, kadın eşin geri alınan ziynet alacağı davası nedeni ile kendi yararına hükmedilmesi gereken vekalet ücreti yönünden istinaf başvurusu incelendiğinde ; Davacı ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra HMK 123....

        Tarafların istinaf dilekçelerinde boşanma hükmünün istinaf edilmediği belirtilmiş ise de diğer tarafın davasının reddini talep etmiş olmalarına göre; davacı- davalı kadın kusur belirlemesine, erkeğin davasının kabulüne, tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, ziynet alacağı taleplerinin kabul edilmeyen kısmına ve bu sebeple erkek yararına hükmedilen vekalet ücreti hükmüne yönelik istinaf başvurusu yaptığı, davalı- davacı erkeğin de kusur belirlemesine, erkeğin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddedilmiş olmasına, kadının kabul edilen boşanma davası ile ziynet alacağı davasının kabul edilen kısmına yönelik istinaf isteğinde bulunduğu, dolayısıyla kararda kesinleşen bir hüküm bulunmadığı anlaşılmaktadır. Kusur belirlemesi ve boşanma hükümleri yönünden yapılan incelemede; Nüfus kayıtlarından tarafların 31/07/2018 tarihinde evlendikleri, ortak çocukları bulunmadığı, kadının daha önce iki kez evlendiği, önceki evliliğinden 2012 doğumlu bir oğlu olduğu anlaşılmaktadır....

        G.. tarafından; davacının evlendiğinden beri kayınbiraderleri ile birlikte kaldığının, boşandıktan sonra da eski eşinin kendisi ve kardeşleri için ev bulana kadar eski eşin kardeşlerinin davacı ile birlikte kaldıklarının, 1,5-2 yıl önce eski eşin kardeşlerini kendi yanına aldığının ( 2015/Nisan tarihli ifade ) beyan edildiği, ancak zabıta tutanaklarında A.. G..'den hiç bahsedilmediği anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 5510 sayılı Yasa'nın 56. maddesinde oldukça yalın olarak; " eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen" ibareleri yer almakta olup kanun koyucu tarafından örneğin; "sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan", " hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan", "gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan" veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir....

          Değer artış payı alacağı talep edebilmek için, parasal ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunulmalıdır Yine, Dairenin kararlarında açıklandığı üzere, edinilmiş mallara katılma rejiminin devam ettiği sırada eşlerden biri adına edilen edinilmiş malda diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hakkı bulunmaktadır. Artık değere katılma alacağı eklenecek değerlerden (TMK m. 229) ve denkleştirmeden (TMK m. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere eşin edinilmiş mallarının (TMK m. 219) toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan değerin (TMK m. 231) yarısı üzerinde diğer eşin alacak hakkıdır (TMK m. 236/1). Katılma alacağı yasadan kaynaklanan bir hak olduğundan talepte bulunan eşin gelirinin olması veya söz konusu malvarlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunması gerekmemektedir....

          UYAP Entegrasyonu