Kadın cevap dilekçesi ile öncelikle davanın reddini, aksi halde müşterek çocukların velayetini, tedbir, iştirak ve tedbir, yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir. Kadının cevap dilekçesinde talep ettiği bu kalemler boşanmanın fer'i niteliğindeki taleplerdir. İlk Derece Mahkemesinin bu hususta karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararına gerekçe teşkil eden mahkemelerinin 2018/11 Esas sayılı dosyası ise bağımsız önlem nafakası ve geçici velayet istemine ilişkindir. Her iki dosyanın hukuki nedenleri ayrıdır. Bu itibarla İlk Derece Mahkemesinin 2018/11 Esas sayılı dosyasında velayet ve nafakalar hakkında karar verilmesini gerekçe göstererek boşanmanın fer'i hususlarındaki bu talepler hakkında karar vermemesi hatalıdır. Kurulan hüküm açıklanan gerekçe nedeni ile HMK 297.maddesindeki koşulları karşılamamaktadır. Bu eksiklik emredici usul kurallarına aykırılık teşkil etmektedir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 21/06/2021 NUMARASI : 2019/717 ESAS, 2021/400 KARAR DAVA KONUSU : BOŞANMA KARAR : Taraflar arasındaki davaların yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı, taraflarca tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353.madde uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; TMK 161 ve 166 maddeleri uyarınca tarafların boşanmalarına, velayetin anneye verilmesine, müşterek çocuk için aylık 2.500 TL tedbir - iştirak nafakası, müvekkili için aylık 1.500 TL tedbir - yoksulluk nafakası takdir edilmesine, takdir edilen nafakaların her yıl ÜFE oranında artırılmasına, müvekkili için 400.000 TL maddi, 300.000 TL manevi tazminat takdir edilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Taraflar arasındaki "boşanma" davası ile davalı tarafından açılan "tedbir nafakası ve velayetin tedbiren düzenlenmesine" ilişkin davanın birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı (kadın) tarafından her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yüklenmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 123.60 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere yoksulluk nafakası yönünden oyçokluğuyla, diğer yönlerden oybirliğiyle karar verildi. 16.06.2014 (Pzt.) ......
Aile Mahkemesinin 09/07/2019 tarih ve 2018/157 Esas 2019/566 Karar sayılı ilamının iştirak ve yoksulluk nafakası ile ilgili 5 ve 6 no'lu" Mahkememizin 23/10/2018 tarihli celse 12 nolu ara kararı ile müşterek çocuk için hükmedilen aylık 300 TL tedbir nafakasının karar tarihi (09/07/2019) itibariyle 500 TL'ye yükseltilerek karar kesinleşinceye kadar tedbiren devamına, karar kesinleştikten sonra bu nafakanın iştirak nafakası olarak devamına, Mahkememizin 23/10/2018 tarihli celse 13 nolu ara kararı ile kadın için hükmedilen aylık 300 TL tedbir nafakasının karar tarihi (09/07/2019) itibariyle 500 TL'ye yükseltilerek karar kesinleşinceye kadar tedbiren devamına, karar kesinleştikten sonra bu nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına," ilişkin hüküm fıkralarının infazda tereddüte yol açmamak amacıyla tamamen KALDIRILMASINA, 6100 sayılı HMK.'...
Bundan ayrı, ayrı yerlerde açılan davaların; evlilik birliğinin korunması hükümlerine dayalı olarak TMK. nun 197. maddesine göre açılan tedbir nafakası davası ile boşanma hükümlerine dayalı olarak TMK.nun 166.maddesine göre açılan boşanma davasından ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında boşanma davası olsun yahut olmasın eşler evlilik birliğinin ayrı dava ile korunmasını isteyebilir (TMK. md.201). Diğer bir anlatımla, tedbir isteğinin boşanma davasında istenilmesini zorunlu kılan bir hüküm yasada yer almamaktadır. Kaldı ki tedbir nafakası davası ve boşanma davası aynı sebepten doğmadığı için biri hakkında verilecek hüküm diğerini etkileyecek nitelikte bulunmamaktadır. O halde mahkemece, usulüne uygun birleştirme talebi bulunmadığından; talebin reddi ile davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davaların birleştirilmesine karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; davanın kabulü ile tarafların TMK'nun166/1 ve 163 maddeleri uyarınca boşanmalarına, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine yer olmadığına, müşterek çocuk için aylık 400 TL tedbir - iştirak nafakası takdirine, takdir edilen iştirak nafakasının her yıl güncellenen ÜFE oranında artırılmasına, davacı lehine aylık 400 TL tedbir - yoksulluk nafakası, 50.000 TL maddi, 60.000 TL manevi tazminat takdirine, karşı davanın reddine karar verilmiştir....
Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olup, davacı kadın boşanma davası açmakta ve ayrı yaşamakta haklı olduğunu ispat etmiştir. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine ve davacı kadın ayrı yaşamada haklı olduğuna göre, davacı kadının boşanma davası ile tedbir nafakası ve velayetin tedbiren düzenlenmesi davalarının kabulüne karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 20.03.2017 (Pzt.)...
Aile Mahkemesinin 2018/979 Esas, 2018/1045 Karar sayılı dosyasında, davacı T1 tarafından davalı T3 aleyhine velayet, tedbir, iştirak, yoksulluk nafakası talepli 09.11.2018 tarihinde açılan davanın tensiben 15.11.2018 tarihinde dosyayla birleştirilmesine karar verilmiştir. Birleşen dosya davacısı kadın vekilinin dava dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 7. Aile Mahkemesinin 2017/18 Esas sayılı dosyası ile boşanma davası açtıklarını, velayet ve nafaka taleplerine ilişkin mahkeme tarafından ayrı dava açmaları gerektiği belirtildiğinden dava açtıklarını belirterek dosyanın 7. Aile Mahkemesi dosyası ile birleştirilmesine, çocuğun geçici ve kesin velayetinin anneye verilmesine, 7. Aile Mahkemesinde açtıkları davanın açılış tarihinden itibaren faizi ile çocuk için 5.000,00 TL tedbir/iştirak nafakası, davacı kadın için 5.000,00 TL tedbir/ yoksulluk nafakasının davalı erkekten alınmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Kadın için verilen tedbir - yoksulluk nafakası açısından; Kadın lehine tedbir nafakası takdirinde bir hukuka aykırılık bulunmadığı, takdir edilen miktarın ise günün ekonomik şartlarına, tarafların ekonomik sosyal durumlarına ve hakkaniyete uygun olduğu anlaşıldığından davalı erkeğin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, kusur durumuna, günün ekonomik koşullarına göre kadın lehine yoksulluk nafakası verilmesinin yerinde olduğu, hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının da yerinde olduğu anlaşıldığından davalı erkeğin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Müşterek çocuk için verilen tedbir - iştirak nafakası açısından; Müşterek çocuk lehine tedbir nafakası takdirinde bir hukuka aykırılık bulunmadığı, takdir edilen miktarın ise günün ekonomik şartlarına, tarafların ekonomik sosyal durumlarına ve hakkaniyete uygun olduğu anlaşıldığından davalı erkeğin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir....
Ne var ki, bölge adliye mahkemesince tarafların sair istinaf başvurularının esastan reddine karar verildiği halde, reddedilen istinaf talepleri hakkında ret kararı ile yetinilecek yerde "Boşanma, velayet, kişisel ilişki, tedbir nafakası, iştirak nafakası, tazminatlar, vekalet ücreti, yargılama gideri ve harçlar" hakkında yeniden hüküm kurulması doğru değil ise de; bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK madde 370/2)....