İstinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; Dava konusu taşınmazın 26/10/2011 tarihinde davalı kadın adına kayıtlandığı ,evlilik birliği içerisinde edinildiği ,taraflar arasında başka bir mal rejimi seçilmediği için edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu anlaşılmıştır. Davacı taraf mal rejiminin tasfiyesi dolayısıyla tapu iptal tescil olmadığı takdirde bedele hükmedilmesini talep etmiştir. Kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamaz. Mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp, şahsi alacak hakkıdır (07.10.1953 tarihli ve 8/7 YİBK). Başka bir anlatım ile mal rejimi tasfiye davaları alacaklı eşe mülkiyeti talep etme hakkı vermez. Tarafların 1991 yılında evlendikleri ,Karasu 1....
Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı(743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir(4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu kooperatife davalı eş tarafından 03.06.2002 tarihinde üye olunmuş, dava konusu taşınmaz 2007 yılında teslim alınmış ve boşanma dava tarihinden sonra 07.11.2013 tarihinde davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır(TMK 179.m)....
Mahkemece; bu kredinin mal rejiminin devamı süresince ödenen miktarı belirlenip, belirlenecek bu miktarın TMK'nun 219 vd maddeleri gereğince edinilmiş mal olduğunun kabulü ile tasfiyesi yapılması gerekir iken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir....
Dava, mal rejiminin tasfiyesi istemine ilişkindir. Bilindiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225. maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer. Yargıtay'ın ve Dairemizin uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle alacak davalarının görülebilirlik ön koşuludur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Mal Paylaşımı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından, mal rejiminin tasfiyesi davası hakkında hüküm kurulmaması ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemece verilen hükmün mal rejimi tasfiyesi davasını da kapsadığının anlaşılmasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mal rejimi tasfiyesi davası nedeniyle davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ayrıca maktu vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya uygun bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir....
Somut olaya gelince; eşler, 01.10.2009 tarihinde evlenmiş, 13.09.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir( TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir(4722 sayılı yasanın 10, TMK 202.m). Tasfiyeye konu 01 HV 390 plakalı araç, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 29.06.2010 tarihinde satın alınmıştır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır(TMK 179.m). Mahkemece tasfiyeye konu aracın alımında kredi kullanıldığı hususu göz önünde bulundurularak tasfiyeye konu araç hakkında mal rejiminin tasfiyesi ile artık değere katılma alacağı hakkında karar verilmesi gerekirken delillerin yanlış değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır....
Somut olaya gelince; eşler, 08.08.2004 tarihinde evlenmiş, 29.08.2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Yasa'nın 10, TMK 202.m). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m). Tasfiyeye konu ... plakalı 2005 model ... marka aracın evlilik birliği içinde 05.12.2005 tarihinde satın alınarak davalı eş adına trafik siciline kaydedildiği görülmektedir. Davalı, bu araç için kişisel malı olduğu savunmasında bulunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal rejiminin tasfiyesi ... ile ... aralarındaki mal rejiminin tasfiyesi davasının reddine dair ... 1....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal rejiminin tasfiyesi ... ile ... aralarındaki mal rejiminin tasfiyesi davasının reddine dair...1....
Davacı Nazan'ın boşanma protokolündeki ve protokolü doğruladığı 05.02.2013 tarihli oturumdaki boşanma dava .//.. dosyasındaki beyanı, boşanmanın fer'i niteliğindeki mali konulara yönelik olup, mal rejiminin tasfiyesi dolayısı ile eldeki dava konusu yapılan malvarlığına ilişkin bir açıklama içermemektedir. Mal rejiminin tasfiyesi boşanma davasının eki niteliğinde olmadığından; boşanmayla birlikte karara bağlanması zorunluluğu bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, mahkemece iddia ve savunma çerçevesinde taraf delilleri toplanarak tartışılması ve tüm deliller değerlendirildikten sonra talebin esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, protokolden ve mahkeme içi ikrardan hareketle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır....