Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

eden boşanma davasına sunduğu, katılanın bu durumu, boşanma davasının 20/07/2010 tarihli duruşması sırasında öğrenmesi üzerine, sanık hakkında adli ve idari merciilere şikayette bulunması şeklinde gelişen olayda; Sanığın aksi ispat edilemeyen, katılanın hastalığının niteliği gereği, hastanın kendisine zarar vermesini önlemek için hastalığı ile ilgili bilgilerin yakınlarına verilmesi gerektiği, bu tür hastaların manik depresif dönemlerinde, rahatsızlıklarını kabul etmedikleri ve verdikleri kararların serbest irade ürünü olamayabileceği, bu nedenle, amacının boşanma kararı verilmesini önleme ve aileyi koruma olduğu, hastalık ile ilgili bilgileri, katılanın yasal kocası ve birinci derecede yakınına verdiği şeklindeki savunması, katılanın, daha önce de, sanık doktora eşi ile birlikte gittiklerine ilişkin beyanları, sanığın, kişisel veri niteliğindeki katılanın hastalığı ile ilgili kendi el yazısını içeren belgeyi, suç işleme kastıyla hareket ederek üçüncü kişi ya da kişilere verdiğine dair...

    Davacıya, boşanma kararıyla tanınan kişisel ilişki hakkının alınmasını gerektiren sebep, görüş için aldığı çocuklarını kişisel ilişki süresi sonunda teslim etmekten kaçınması ve çocukları haksız olarak alıkoymasıdır. Davacı, 13.10.2012 tarihinde gerçekleşen bu eyleminden dolayı ... 12.Sulh Ceza Mahkemesinin kararıyla cezalandırılmıştır. Başka bir ifade ile davacı davranışının sonucunu görmüş ve cezasını çekmiştir. Bundan sonra da kişisel ilişki hakkını amacına ve yükümlülüklerine aykırı olarak kullanacağına, kişişel ilişki sebebiyle çocukların huzurunun ciddi olarak tehlikeye gireceğine dair dosyada bir delil ve önemli bir sebep mevcut değildir. Ana ve babası ayrı olan çocukların, ana ve babalarıyla düzenli biçimde ve doğrudan kişisel ilişki kurma hakkı, sadece çocukların değil, ana ve babanın da hakkıdır. Bu tür bir kişisel ilişki, sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya engel olunabilir....

      Velayet kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler. Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK.md.181/1- 2). Velayet ve kişisel ilişki düzenlemesi kamu düzeni ile ilgili olup, aslolan çocuğun yüksek yararına bedensel ve zihinsel gelişimini sağlamaya en uygun çözüme ulaşmaktır. Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır....

      Taraflar ve idrak çağında olan ortak çocuklar ile görüşülerek oluşturulan sosyal inceleme raporunda çocukların fiili ayrılıkta anne yanında kaldıkları, boşanma durumunda velayetlerinin anneye verilmesini istedikleri, uzman tarafından da velayetin anneye verilmesinin onların yüksek yararlarına olacağı belirtildiği dikkate alındığında velayet hakkının davacı anneye verilmesinin yerinde olduğu, davalının bu yöndeki istinaf talebinin reddi gerektiği anlaşılmıştır. Çocukla ana-baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktadır. Ancak, kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır....

      Davacı vekilinin çeyiz eşyası ve kişisel eşyanın aynen iadesi talebi, usul ekonomisi uyarınca Dairemizin 2020/650 Esas sayılı dosyasından tefrik edilerek yukarıda belirtilen esasa kaydedilmiş ve bu dosya üzerinden sadece yerel mahkemenin çeyiz eşyası ve kişisel eşya alacağının reddine yönelik davacı kadının istinaf talebi değerlendirilmiştir....

      Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir (TMK md.323). Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK md.181/1- 2). Çocuk ile ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi; çocuk ve velayet kendisinde bulunmayan ana veya baba için bir haktır (Çocuk Hakları Sözleşmesi md.9/3). Bu tür kişisel ilişki çocuğun sadece yüksek yararları gerektirdiği takdirde veya ana ve babanın bu haklarını amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir (Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi md.4/2). Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır....

      Boşanma ilamı ile kurulan kişisel ilişkide sömestir tatiline ilişkin bir düzenleme yapılmamış olup, çocuğun yaşı, alınan uzman raporu gözetildiğinde annelik duygularını tatmine elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. Bu bakımdan; boşanma ilamı ile belirlenen hafta sonlarında,dini bayramlarda, her yıl Temmuz ayının 1-31. günleri arasındaki ilişki ile birlikte çocuğun eğitim çağında olduğu gözetilerek, sömestr tatilinin bir bölümünde de çocuğun anne yanında yatıya kalacağı şekilde kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine karar verilmesi gerekirken, isteğin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 22.06.2017 (Prş.)...

        Kaldı ki, kişisel ilişkinin değiştirilmesinde istek dava yolu ile gerçekleştirilebilir. Yeni olayların çıktığına veya mevcut durumun kişisel ilişkinin değiştirilmesi gerekliliği iddiasında olan taraf, önlem alınmasını başka bir anlatımla hükmün değiştirilmesini bağımsız ve yeni bir dava ile gerçekleştirebilir. Hükmün değiştirilmesi, boşanma davasının bir devamı değildir. Başka bir anlatımla kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini isteyen tarafın öngörülen diğer önlemlerde olduğu gibi değişikliğin gerçekleştirilmesi için harcı verilerek usulüne uygun açılmış bir davası bulunmalıdır. O halde yukarıda açıklanan hususlar göz ardı edilerek davayı sona erdiren nihai karar verildikten sonra, kişisel ilişkiye yönelik hükmün değiştirilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, kişisel ilişki ve boşanma protokolünün 3. maddesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle taraflar arasında düzenlenen 16.09.2011 tarihli boşanma protokolünün mahkemece aynen tasdik edildiğinin ve müşterek çocuklar ile davacı baba arasındaki kişisel ilişkinin de bu protokol uyarınca tesis edildiğinin anlaşılmasına ve tarafların hakim huzurundaki ifadeleri nazara alındığında, hükmün gerekçe bölümündeki "3. maddesi hariç" ifadesinin maddi hata ile yazıldığının ve sonuca etkili bulunmadığının belirlenmesine göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine...

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma-Ziynet ve Eşya Alacağı Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma ile ziynet ve eşya alacağı" davalarının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, koca tarafından, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen nafakalar ve manevi tazminat, kendisinin reddedilen ziynet ve eşya alacağı davası ile kadının kişisel malına onarım nedeniyle değer artış payı alacağı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı-davalı kocanın onarım gideri olarak talep ettiği alacağının eşin kişisel malında değer artış payı alacağı (TMK.md.227) niteliğinden olmasına; bu alacak isteminin boşanma hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleşmesi nedeniyle incelenebilir hale geldiğine, davacı-davalı kocanın değer artış payı alacağına ilişkin...

              UYAP Entegrasyonu