WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm kendi açtığı ve reddedilen boşanma davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Hükmü temyiz eden davacı-karşı davalı vekili Av. ... 22.06.2016 tarihli dilekçesiyle temyiz talebinden feragat ettiğini bildirdiğinden, temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz dilekçesinin yukarıda gösterilen sebeple REDDİNE, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 14.07.2016 (Prş.)...

    Davalı ... vekili, söz konusu paranın evlilik birliği içerisinde bankadan çekilerek aynı zamanda kayınbabası olan dava dışı Yüksel'e verildiğini, mal rejiminin sona erdiği tarih itibariyle paranın mevcut olmadığını, boşanma sürecinde geri istemesine rağmen verilmeyen para ile ilgili olarak boşanma davası sonrası açmış olduğu kabül ile neticelenen alacak davasında davacınında tanık sıfatıyla dinlendiğini ve paranın evlilik birliği giderleri ve tüp bebek tedavisinde harcandığına ilişkin tanıklık yapması nedeniyle iş bu dava ile mal rejiminin tasfiyesini talep etmesinin TMK 2. maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu edilen paranın mal rejiminin sona erdiği tarih itibariyle mevcut olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      Dava, "Boşanma ve mal paylaşımı davası bekletici mesele yapılmak suretiyle davalı T9 boşanma davası sonunda müvekkil lehine verilecek alacak haklarını sonuçsuz bırkmak amacıyla taşınmazların diğer davalılar T6 , T4 ve T3 rayiçinin çok altında satarak devir etmesi sebebiyle BK'nun 19.maddesi uyarınca boşanma ve mal rejimi davası sonunda verilecek tazminat ve tüm alacakların toplamı kadar tasarrufun iptali ile İİK'nun 281/1 maddesi kıyasen uygulanmak suretiyle haciz ve satış yetkisi verilmesine" TBK madde 19 uyarınca muvazaalı olduğunun tespiti ile İ.İ.K.md. 277 vd. Maddelerinin kıyasen uygulanması neticesinde yapılan tasarrufun iptaline ilişkin olup, bu tür davalar sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2022 tarihinden itibaren uygulanması gereken, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 01/07/2022 tarih ve 1047 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1....

      Yukarıda ayrıntıları belirtilen, 18.01.2012 tarihli boşanma protokolünün 3. ve 4. maddelerine dayanılarak icra emrinde talep edilen tatil giderleri, sigorta giderleri gibi ev giderlerinin ne kadarının müşterek çocuklar için sarf edildiği, protokolde öngörülen üst sınıra ulaşıp ulaşmadığı tespit edilebilir olmayıp, likit bir alacak olarak borçludan tahsiline ilişkin takibe dayanak ilamda ve protokolde bir hüküm bulunmadığından anılan miktarın tahsili genel mahkemelerde yargılamayı gerektirmekte olup icra takibine konu edilemez. O halde, mahkemece şikayetin kabulü ile borçlu tarafından itiraz edilmeyen 7.600 TL.asıl alacak ve 439,35 TL. faiz dışında kalan alacaklar yönünden icra emrinin iptaline dair verilen 13/05/2015 tarih, 2015/ 41 E. 2015/639 K. sayılı kararın onanması gerekirken Yargıtay 8.Hukuk Dairesince maddi hataya dayalı olarak bozulduğu anlaşılmakla, usul ve yasaya uygun mahkeme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir....

        Taraflar 17.7.2003 tarihinde evlenmiş, 24.1.2005 tarihinde koca tarafından açılan boşanma ve ferilerine dair davanın kabulüne ilişkin hükmün boşanmaya ilişkin bölümü 12.9.2007 tarihinde kesinleşmekle evlilik birliği son bulmuştur. Temyiz incelemesine konu davanın davacısı- boşanma dosyasında davalı sıfatını taşıyan ..., boşanma davasına cevaplarını bildirirken, boşanmaya karar verilmesi durumunda evlilik birliği içinde koca adına edinilen araç için katılma alacağı ve evlilik birliği içinde satıldığını bildirdiği kişisel eşyalarına (takılarına) yönelik alacak isteğinde bulunmuş, boşanma davası ile birlikte görülen ziynet eşyalarına ilişkin talebi bakımından usule uygun açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm 27.7.2009 tarihinde kesinleşmiştir....

          , boşanma davasındaki boşanma protokolünün 5....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen taşınmazlar ve araç nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştur. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemenin davanın reddine dair ilk kararı, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairenin 23.05.2013 tarih, 2012/13148 esas-2013/7769 karar sayılı ilamı ile “... Somut olayda taraflar arasında devam eden boşanma davası bulunduğu saptanmış olup bu boşanma davasının açılmasıyla davacının mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkı doğmuştur....

            Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 s.lı HMK'nun 30. m) bekletici mesele yapılmalıdır, Tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş ve sona erdirecek davanın da henüz açılmamış olduğunun anlaşılması durumunda ise davanın görülebilirlik ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir. Somut olayda; Mahkemece, her iki tarafın kabulündeki Avusturya mahkemesinde yargılaması yapılan boşanma davasının mevcut olup olmadığının tespiti için taraflara bu boşanma davasına ilişkin evrakları ve tercümelerini sunmaları için süre verilmesi, davanın varlığı halinde ise yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca bekletici mesele yapılması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir....

              Davalı ... vekili, davacı asılın boşanma davasında mal rejiminden kaynaklanan alacak talebinden feragat ettiğini belirterek, açılan davanın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, esasa yönelik ise davacının katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, ... 2. Aile Mahkemesi'nin boşanma dosyasında ...'ın duruşmada alınan beyanında ''nafaka, tazminat ve mal rejiminden kaynaklanan hak talep etmediğini'' beyan ettiği, her ne kadar sonraki celse bu beyanını geri aldığını beyan etmiş ise de 6100 sayılı HMK'nun madde 311 gereğince feragatin kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı, feragatin iptali için irade bozukluğu gibi bir iddianın da bulunmadığı görülmekle davacının davasının boşanma davasında vaki olan feragat sebebi ile reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. ... 2....

                Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir....

                  UYAP Entegrasyonu