Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu kişilere verilen yardım, 506 sayılı Kanunda "dul ve yetim aylığı" olarak, 5510 sayılı Kanunda ise "ölüm aylığı" şeklinde yer almaktadır. 506 sayılı yasanın 23.maddesi ve 5510 sayılı yasanın 34. maddesinde, "evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kız çocuklarına" aylık bağlanacağı hükme bağlanmıştır. Temyize konu dosyada, aylık alan kadının durumu, "evli olup da sonradan boşanan" statüsünde yer almaktadır. Davanın konusu, bu sanığın hak sahibi olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir. Madde metninde, boşanma kararından söz edilmeyip “bir olgu” tanımı yapılmakta, “fiili durum” ile ilgili anlatım yer almaktadır. Buna göre, "boşanan" kelimesinin fiilen boşanan ve "yaşamsal olarak dul” kalan şeklinde anlaşılması gerekir....

    anlaşıldığı, bu durum karşısında da kocasının seçtiği evde oturması gerekirken, kocasına ait bir başka eve kocasından habersiz yerleşen davacının işgalinin haklı bir dayanağı bulunmadığından, müdahalesinin önlenmesi yolundaki dava konusu işlemde de hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

      ın davasının da 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 187. maddesi gereğince kadın evlenmekle kocasının soyadını alacağı ve evlilik birliği sürdüğü ve kocanın soyadı değişmediği sürece bu soyadını taşımak zorunda olduğu ve bu soyadını tek başına değiştirme hakkı bulunmadığından açıklanan gerekçe ile reddi doğrudur. Davacı ... yönünden ise henüz reşit olmadığından 4721 sayılı Yasanın 321. maddesindeki "çocuk anne baba evli ise ailenin soyadını taşır" hükmü gereğince ...'in soyadının değiştirilmesi isteminin reddine karar verilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır. ./.. -2- 2010/4553-11136 Ancak, dava tarihinde reşit olan davacılar... ve ...'...

        Davalı erkek; ziynet ve çeyiz alacağı davalarına yönelik hükmü temyiz etmediğine göre, bu davalar yönünden davacı kadının katılma yoluyla temyiz hakkı da bulunmamaktadır. Bu sebeple davacı kadının katılma yolu ile münhasıran ziynet ve çeyiz alacağı davalarına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Davalı erkeğin temyiz itirazları ile davacı kadının manevi tazminat miktarına yönelik temyiz itirazının incelenmesine gelince; a-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının tüm, davalı erkeğin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. b-Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir (TMK m. 175)....

          Aile Mahkemesinin 2016/67 esas ve 2016/136 karar sayılı dosyası ile açılan boşanma davasında, davalı kadının, kocasının aracının camlarını kırması ve kocaya yönelik hakaretler de bulunmasına vakıa olarak dayanıldığını, 09.03.2016 tarihinde bu davadan feragat edildiği, feragat edilen bu dosyada, davacı erkeğin, kadından kaynaklanan ve kadına kusur olarak yüklenen önceki olayları affetmiş ve hoşgörü ile karşılamış sayılacağı, bu vakıalara dayanılarak davalı kadına kusur yüklenemeyeceği, ancak davalı kadının eşinin babasından evin tapusunun kendi adına devredilmesini istediği, bu talebinin reddi üzerine de, kayın pederine karşı tükürme eyleminde bulunduğu, bu davranışının, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olacak nitelikte olduğu gerekçesiyle, ilk derece mahkemesinin kusur tespiti kararını düzelterek, davalı kadının kusurlu olduğu, ilk derece mahkemesinin boşanma hükmünün netice itibariyle doğru olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....

            İhale anında taşınmazı borçlu kadının kocasının alacağını söylemesi ihaleye katılanlar fiilen engellenmediği sürece ve ihale anında emniyet güçlerine intikal eden ihaleyi engeller nitelikte herhangi bir olay gerçekleşmediği durumlarda ihalede fesat olgusunun gerçekleştiğinden bahis olunamaz. Kaldı ki, fesada ilişkin dinlenen tek tanığın da ihaleye iştirak etmediği, pey sürmediği de nazara alındığında ihalenin fesat nedeniyle feshine karar verilmesi somut olayla ve satış dosyasıyla örtüşmediğinden doğru görülmemiştir. SONUÇ: Alıcı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 28.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı kocanın eşine hakaret etmesi ve fiziksel şiddet uygulamasına karşılık, davalı kadının kocadan izinsiz kürtajla hamileliğine son verdirdiği; böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını gerektiren olayda davalı kocanın daha fazla kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 73.90 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere kusur ve tazminatlar yönünden oyçokluğuyla, diğer yönlerden oybirliğiyle karar verildi. 23.05.2011 (Pzt.) KARŞI OY YAZISI Davacının, kocasının bilgisi olmadan 19.1.2008 tarihinde kürtajla çocuk aldırdığı anlaşılmaktadır....

                < Zina ihbarı üzerine yakalanarak gözaltına alınan, birlikte yakalandığı kadının kocasının şikayetçi olması nedeniyle savcılığa sevkedilen ve şikayetin gerialınması üzerine hakkında delil yokluğundan savcılık tarafından takipsizlik kararı verilen davacının, haksız yere hürriyetinin kısıtlandığı, olayın gazetelerde haber olarak yayınlanması sonucu kişilik haklarının zedelendiği iddialarıyla, uğradığını öne sürdüğü manevi zararına karşılık manevi tazminatın idareden tahsili istemiyle açtığı davayı; davacı hakkındaki ihbarı değerlendiren emniyet müdürlügünün görevini yaptığı, olayın çirkin birşekilde basına yansıtıldığı yolundaki iddiaların ise sabit görülmediği gerekçesiyle reddeden … İdare Mahkemesinin, … sayılı kararının temyizen incelenip bozulması istenilmektedir. İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 3622 sayılı Kanun ile değişik 49.maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür....

                  Türk Medeni Yasasının 173/2. maddesinde "kadının boşandığı koca soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu ve bunun kocaya bir zarar vermeyeceği ispatlanırsa, istemi üzerine hakim, kocasının soyadını taşımasına izin verir" hükmü yeralmaktadır. Somut olayda, uyuşmazlık daha ziyade Türk Medeni Yasasının 173. maddesi ile ilgili olduğundan, Türk Medeni Yasasının 2. kitabında yeralan davanın 4787 Sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca Aile Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Ankara 11. Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 28/11/2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından; her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir (TMK m. 175). Mahkemece davacı kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmiş ise de; dosya kapsamında davacı-karşı davalı kadının üzerine kayıtlı taşınmazların ve aracın bulunduğu anlaşılmaktadır....

                      UYAP Entegrasyonu