DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Kadının, boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu ve bunun kocaya bir zarar vermeyeceği ispatlanırsa; istemi üzerine hakim, kocasının soyadını taşımasına izin verir. (TMK.md.173/2) Koca, koşullarının değişmesi halinde bu iznin kaldırılmasını isteyebilir....
Ancak; 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 187. maddesi hükmü uyarınca kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Somut olayda davacı kadının evlenmekle kocası ...'un soyadını almış olup, evlilik birliği sürdükçe ve kocası soyadını değiştirmiş olmadıkça kadın kocasının bu soyadını taşımak durumundadır. Saptanan bu durum karşısında davacının kendiliğinden evlenmekle aldığı soyadını değiştirme hakkı bulunmadığından mahkemece davanın davacı ... yönünden reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yolunda hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan delillerden; tarafların 14.07.2002 tarihinde evlenip iki çocukları olduğu, 17.04.2019 tarihinde kesinleşen anlaşmalı boşanma kararı gereğince boşandıkları, davalı kadının boşanma kararı ile erkek eşin "Vardarbaşı" olan soyadını taşımasına izin verildiği, davalının boşandığı eşinin soyadını kullanmasının davacıya bir zarar vermediği, davalının iş ve sosyal yaşamında Vardarbaşı soyadıyla tanınıp bilindiği, bu nedenle eski eşin soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu, bu iznin kaldırılmasını gerektirecek 4721 sayılı Kanun'un 173üncü maddesinin üçüncü fıkrası anlamında bir durumun kanıtlanamadığı, her ne kadar taraflar arasında ceza davaları görülmekte ise de bu ceza davalarında kadının müşteki olduğu, davalı kadının yasal şikayet hakkını kullanmasının Anayasal bir hak olduğu, davacı erkeğin soyadını kullanmasına engel teşkil etmediği, davalı kadının evlilik sırasında ve sonrasında devam eden...
Dava; boşanan kadının, boşandığı kocasının soyadını kullanmasına izin isteğine ilişkin (TMK. m. 173/2) olup, Türk Medeni Kanununun, üçüncü kısım hariç ikinci kitabından kaynaklanmaktadır. Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair 4787 sayılı Kanunun 4/1. maddesi gereğince davaya bakmak aile mahkemesinin görevine girmektedir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması zorunludur. Bu açıklama karşısında görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenmesi doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASNA, bozma sebebine göre davalının temyiz itirazlarının ve davacının hükümden sonraki feragatinin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 01.12.2008 (Pzt.)...
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 11/07/2017 tarihinde evlendiğini, evlenmekle yasa gereği kocasının soyadını aldığını, kocasının soyadının önünde evlenmeden önceki soyadını da kullandığını, ancak müvekkilinin akademik araştırmalarda bu soyadını kullanırken zorluk yaşadığını, bu nedenle evlilik birliği içerisinde sadece kızlık soyadını kullanmak istediğini, AİHM'nin ve Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru sonucunda verdiği ihlal kararları ile kadının sadece kendi soyismini kullanmasına imkan tanıdığını, Anayasanın 90. maddesine göre temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası bir anlaşma ile bir kanun hükmünün çatışması halinde uluslararası antlaşma hükmünün öncelikle uygulanması gerektiğini, bu sebeple Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin iç hukukta doğrudan uygulanma kabiliyetine haiz olduğunu, AİHM'in kişinin soyadını özel hayat kapsamında değerlendirerek evli kadının kocasının soyadını kullanma zorunluluğunun özel hayata müdahele olarak kabul...
Davalı T5 cevap dilekçesinde özetle; davacı eşi tarafından açılan davayı kabul ettiğini, davaya herhangi bir itirazının bulunmadığını, eşinin evlendikten sonra aldığı ikinci soyadının sosyal, mesleki ve akademik yaşantısında güçlükler oluşturduğunu, davacının davasının kabulü ile, yalnızca bekarlık soyadı olan Karabıyık soyadını kullanmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı Nüfus Müdürlüğü cevabi yazısında; TMK ve 5490 sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmeliğin 55. maddesi gereğince evlenen kadının kocasının soyadını alacağını düzenlendiğini, Anayasa Mahkemesinin 29/09/1998 tarihli kararında evli kadının kocasının soyadını taşınmasına ilişkin hükmün Anayasaya aykırı olmadığına yönelik karar verildiğini belirterek, kadının kocasının soyadını taşımakla yükümlü olduğunu belirtmiştir....
in de nikahla birlikte "...." soyadını kullanmaya başladığı anlaşılmakla 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 187. ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddeleri gereğince evli kadının resmi nikahlı kocasının soyadını alması işleminin nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olduğu gözetilerek dava dilekçesinin HMK'nun 2. maddesinin birinci fıkrası uyarınca görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, davaya bakılıp yazılı gerekçe ile işin esası hakkında ret kararı verilmiş olması yerinde değil ise de, sonucu itibariyle doğru olan ret kararının gerekçesi yukarıdaki gibi değiştirilerek ONANMASINA, 21.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, boşanan kadının eski kocasının soyadını kullanmasına izin verilmesi istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, dava konusu uyuşmazlığın Aile Mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Aile Mahkemesince, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davanın, Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden söz edilerek görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. TMK’nun 178. maddesinde, “Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” hükmüne yer verilmiştir.Anılan maddede sözü edilen dava hakları, aynı kanunun 174. maddesinde ../......
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanan Kadının Kocanın Soyadını Kullanmaya İzin Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 176.60 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.14.03.2019 (Prş.)...
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Kocasının Soyadını Kullanmaya İzin-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından, karşı boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve ziynet alacağı yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise asıl davanın kabulü, tazminatlar, nafakalar, kocanın soyadını kullanmaya izin davası ve ziynet alacağı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Tarafların ziynet alacağına yönelik temyiz itirazlanın incelenmesinde; 6100 sayılı HMK'nın 362. maddesinin 1. fıkrasının b bendi uyarınca "Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar" temyiz edilemez. 02.12.2016 tarihli 6763 sayılı Kanun'un 44. maddesi ile de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen ek madde 1 uyarınca temyiz parasal...