sonradan boşanan veya dul kalan kızlarının, her birine % 25'i oranında aylık bağlanır.” hükmü yer almaktadır. 5510 sayılı Kanunun 01/10/2008 günü yürürlüğe giren ve “Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması” başlığını taşıyan 34. maddesinde, sigortalının evli olmayan, boşanan, dul kalan kızlarına ölüm aylığı bağlanabilmesi, bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmama veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olma koşullarına bağlanmıştır....
O halde konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve dava tarihi itibariyle haklılık durumları gözetilerek yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden yeniden bir karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, Peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 05.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Ayrıca yine aynı maddede kadının kendi soyadını da kocasının soyadı ile birlikte kullanabileceği belirtilmiştir. Bu düzenleme Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince özel hayata müdahale olarak kabul edilmiş ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. Ve 14. Maddelerine aykırı bulunmuştur. İç Hukukta bu konuda yeni yasal düzenlemeler yapılmamıştır. Ancak Milletlerarası antlaşmalara üstünlük tanınması gerekir. Davacı KTÜ Mimarlık Fakültesinde araştırma görevlisi olup doktora çalışmasını devam ettirmektedir. Evlenmeden önce yaptığı çalışmalarında evlilik soyadı bulunmadığından sonraki çalışmalarında ise evlilik soyadı bulunduğundan çalışmalarının karıştırıldığı ve akademik meslek hayatında sıkıntıya neden olduğu gerekçesi haklı bir nedendir. Davalı eş de davacı kadının sadece kendi soyadını kullanmasına muvafakat etmektedir....
O halde davacı kadının usulünce ekonomik ve sosyal durumunun araştırılarak, halen çalışıp çalışmadığı, sürekli ve düzenli gelirinin bulunup bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin, işten ayrılmış ise kendi isteğiyle ayrılıp ayrılmadığının belirlenmesi, gerçekleşecek sonucuna göre yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 30.05.2017(Salı)...
Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir (TMK m. 175). Mahkemece davacı kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmiş ise de; davacı kadının kendi isteğiyle mi işten çıktığı yoksa işveren tarafından mı işten çıkartıldığı hususu araştırılıp sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 31.10.2018 (Çrş.)...
delillerin takdirinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilip görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK.nun 321.maddesi uyarınca, suça sürüklenen çocuğa verilen ceza yönünden kazanılmış hakları saklı kalmak koşuluyla, BOZULMASINA, 04.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak; Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi uygulamasında (a,b,d,e) ve c bendindeki kendi altsoyu dışındaki kişiler üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından hak yoksunluğunun hükmolunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, (c) bendindeki kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından yoksunluğun ise, koşullu salıverilmesine kadar devam edeceğine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ...'...
(TMK.m.19/1) Davacı kadın sürekli kalma niyetiyle Erzurum’a ‘ailesi yanına’ döndüğü ve kendi yerleşim yerinde boşanma davası açtığı gözetilmeden işin esasinin incelenmesi gerekirken, yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” (Y2HD, 20.04.2006, 21518-5959) B) KADININ İŞYERİNİN BULUNDUĞU YERDE BOŞANMA DAVASI AÇMASI AÇISINDAN DAVA DOSYASININ İRDELENMESİ Bir yerde oturma koşulu belirli bir süre ölçüsüne de bağlı değildir. Burada önemli olan süre değil, sürekli kalma niyetiyle oturmadır. (ZEVKLİLER/ACABEY/GÖKYAYLA, s. 376) Oturmanın ebedilik anlamına gelemeyeceğinden belirsiz süreli olması bile yeterlidir.(Mustafa DURAL, s. 191.) Yeter ki niyet objektif ve dıştan anlaşılabilir olsun....
Bu sebeple, davacı kadının usulünce ekonomik ve sosyal durumu araştırılarak; sürekli ve düzenli çalışıp çalışmadığı, çalışıyor ise elde ettiği gelirin miktarı itibarıyla bu gelirin kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı, işinden ayrılmış ise kendi isteği ile ayrılıp ayrılmadığı araştırılarak kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, yoksulluk nafakası yönünden de eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 12.09.2018(Çrş.)...
ın 27.10.2011 tarihinde ölümünün hemen arkasından 03.04.2012 tarihinde bu davayı açtığı, iddiasında haklı nedenin bulunmadığının anlaşılması karşısında davanın reddine karar verilmesi gerekirken, değişik gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....