Anılan 56'ncı maddede yalın olarak “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen” ibareleri yer almakta olup, kanun koyucu tarafından örneğin; “sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan”, “hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan”, “gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan” veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir....
Eldeki dava dosyası incelendiğinde; davacının boşandığı eşiyle kurum tespitine esas tarihlerde birden çok kez aynı ikametlerde kayıtlı göründükleri ve kendi beyanlarıyla bu adreslere ikametlerini aldırmaları, Cumhuriyet Savcılığı'nın talimatı üzerine tutulan 10.06.2010 tarihli kolluk tutanağında davacının boşandığı eşiyle birlikte yaşadığının tespiti ile kurum denetmen raporu ve mahkeme safhasında alınan ifadeler göz önünde bulundurularak; kurum denetmen raporunun aksinin ispat edilemediği ve dolayısıyla davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.04.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacılar tarafından maddi tazminat talebinin reddi ve vekalet ücreti yönünden; davalılar tarafından ise manevi tazminat ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm ergin olmayan çocuğa, davalıların ergin olmayan çocuğunun cinsel istismarı sebebiyle, mağdur çocuğun ana ve babası tarafından kendi adlarına asaleten haksız fiil mağduru çocuğa velayeten, diğer çocuğun ana ve babası ile kendisine karşı açılan tazminata ilişkin olup, mahkemece de davalıların Türk Medeni Kanununun 369. maddesi gereğince sorumluluklarına karar verildiğine göre, inceleme görevinin Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren 19.01.2015 tarihli 2015/8 sayılı işbölümü kararı gereğince Yargıtay 3....
Mahkemece, 5510 sayılı Yasa'nın 35. maddesinde aylığın kesilmesine yol açan sebebin ortadan kalkması halinde, 34'üncü maddede belirtilen şartlar saklı kalmak kaydıyla, yeniden aylık bağlanacağı düzenlemesi dikkate alınarak istirdat döneminin sadece çalışılan süre ile sınırlı biçimde 06.05.2011-27.05.2011, 01.07.2013-16.07.2013, 23.09.2013-22.12.2013, 10.02.2015-28.03.2015 dönemleri olarak belirlenip karar verilmesi gerekirken 06.05.2011-28.03.2015 dönemin tamamı yönünden sürekli çalışılmış gibi kabul edilip talebin reddine karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir. O halde; davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davacıya iadesine,10.11.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi. ......
çocukları hakkında 34.maddenin (b) bendinde; “ bu Kanun'un 5.maddesinin 1.fıkrasının (a), (b) ve (e) bentleri hariç bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmayan veya kendi sigortalılığı nedeni ile gelir veya aylık bağlanmamış çocuklardan; 1)18 yaşını, lise ve dengi öğrenim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmayanların veya, 2) Kurum Sağlık Kurulu raporu ile çalışma gücünü en az %60 oranında yitirip malul olduğu anlaşılanların veya 3)yaşları ne olursa olursun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kızların her birine %25 i” oranında aylık bağlanacağı öngörülmüştür. 12.05.2010 tarihli, 27579 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu uyarınca çıkarılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin hak sahiplerinim ölüm aylığından yararlanma şartlarını düzenleyen 60.maddesine göre; “ölüm aylığı, Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen...
Çoğunluk görüşüne göre sanığın evi terk eden çocuğa karşı ayrıca başka bir suç işlemesi halinde bu suç oluşacaktır. Yasa metninde bu görüşü destekler bir düzenleme bulunmamaktadır. TCK.nın 234/3. madde ve fıkrasında yazılı suçun oluşumu için 18 yaşını doldurmamış çocuğun kendi isteğiyle kanuni temsilcisinin bilgisi veya rızası dışında evi terk ederek sanığın yanına gitmiş olması, sanığın yetkili makamları veya çocuğun ailesini durumdan haberdar etmemesi ve çocuğu yanında tutması yeterlidir. Bu itibarla suçun yasal şartları oluşmuştur. Sanığın mahkûmiyetine yönelik mahkeme ilamı yasaya uygundur. Bu nedenle mahkûmiyet hükmünün bozulmasına ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyoruz....
Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri, iç hukuk tarafından çocuğun idrak gücüne sahip olduğunun kabul edildiği durumlarda, çocuğa adli merci önündeki kendilerini ilgilendiren davalarda kendi görüşünü ifade etmesine müsaade edilmesini ve yüksek çıkarına açıkça ters düşmediği takdirde ifade ettiği görüşe gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Mahkemece çocuğa görüşünü ifade etmesi olanağı tanınmamıştır. Mahkemece yapılacak iş; ortak çocuk ...ın olası sonuçları hakkında bilgilendirilerek velayeti ile ilgili tercihinin sorulması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, çocuğun üstün yararının velayetinin ebeveynlerden hangisine bırakılmasında olduğunun saptanması, hasıl olacak sonucuna göre karar vermekten ibarettir....
verilen kararın bizzat suça sürüklenen çocuğa tebliğinin gerektiği, fakat kararın suça sürüklenen çocuğa tebliğ edildiğine dair dosyada bir belgeye rastlanmadığı anlaşılmakla; gerekçeli kararın suça sürüklenen çocuğa usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek, tebliğ belgesi ile birlikte verilmesi halinde temyiz dilekçesi/dilekçeleri de eklendikten ve bu hususta ek tebliğname düzenlendikten sonra incelenmek üzere iadesinin mahallince sağlanması için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 16/05/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Anılan 56'ncı maddede, oldukça yalın olarak “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen” ibareleri yer almakta olup, kanun koyucu tarafından örneğin; “sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan”, “hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan”, “gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan” veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir....
Anılan maddenin gerekçesinde de açıklandığı üzere, düzenleme ile hakkın kötüye kullanımının olası uygulamaları engellenmek istenmiş ve bu amacın gerçekleştirilebilmesi için kötüye kullanımın varlığı belirlendiği takdirde ilgiliyi haktan yararlandırmama; hakkın kötüye kullanılması durumunda haksahipliğinin ortadan kalkması ve dolayısıyla gelir veya aylıktan yararlandırılmama yöntemi benimsenmiştir. 5510 sayılı Yasa'nın 56. maddesinde oldukça yalın olarak; "eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen" ibareleri yer almakta olup kanun koyucu tarafından örneğin; "sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan", " hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan", "gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan" veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir....